- 656 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Uydurulmuş Dinden İndirilmiş Dine Ne Zaman Döneceğiz?
M. NİHAT MALKOÇ
Manevî değerlerin yozlaştırıldığı sığ bir çağda yaşıyoruz. Günümüzde her şeyin sahtesi çıktı. Zamanımızda İslâm’ın içi boşaltılmış, tabir caizse posası kalmıştır. Bir değiştiremedikleri şey, Allah’ın muhafaza edeceğini vaat ettiği Kur’an-ı Kerim kaldı. Onun hükümlerini de eğip bükmeye başladılar. Kur’an’dan işlerine geleni çıkarma gayreti içerisine girdiler. İlim adamı kisvesine bürünmüş bazı filim adamları, kelime oyunlarıyla Kur’an’ın hükümlerine muhalif yorumlar çıkarıyor; böylece insanların akıl ve idraklerini çeldiriyorlar.
Günümüzde Müslümanlar, kutsal kitapları olan Kur’an-ı Kerim’i bir kenara bırakmış, hiçbir dayanağı olmayan rivayetlere sarılmıştır. Oysa İstiklâl (Marşı) şairi merhum Mehmet Akif Ersoy, Safahat’ında “Doğrudan doğruya Kur’an’dan alıp ilhâmı,/Asrın idrâkine söyletmeliyiz İslâm’ı” diyordu. Fakat bazıları birçok yerde Kur’an’ı devre dışı bırakıyor. Talihsizce bir yol izleyerek hadislerle ayetleri yarıştırıyorlar. Kur’an-ı Kerim’i anlamada hadisten Kur’an’a doğru gidiyorlar. Peki, hadisler olmasaydı Kur’an anlaşılamayacak mıydı? Bir mümin, hadisler olmasaydı dinini Kur’an’dan öğrenemeyecek miydi? Şayet böyle bir durum söz konusu olsaydı (haşa) Kur’an’ın yetersiz olduğu akıllara gelmez miydi?
Kur’an, zamanımızda birilerinin sermayesi olmuş. O birileri, normal bir insanın Kur’an’ı anlayamayacağını söylüyor. Bu zalimler Kur’an’ın anlaşılmaz ve kendini ifade edemez bir kitap olduğunu seslendirerek Kur’an’a ve Allah’a iftirada bulunuyorlar. İstiyorlar ki bu millet dini anlamak için onların ayaklarına kapansın, eteklerinden öpsün, muhtevası safsata ve rivayetlerle dolu, ne idüğü belirsiz masal kitaplarını alarak keselerini doldursunlar. Onun için “siz Kur’an’ı anlamazsınız” diyorlar. Allah, onları Kur’an’ın birçok yerinde yalanlıyor: “Biz Kur’an’ı sana her şeyin apaçık bir beyanı olarak indirdik” (Nahl, 89)
Günümüzde cemaatlerin ve tarikatların marifetiyle(!) özünden uzaklaştırılmış bir din inşa ediliyor. Ayetlerin ahkâmı rivayetlerle sulandırılıyor. Böylelikle de idrakler darmadağın oluyor. Allah’ın indirdiği gerçek din gidiyor, yerine uydurulmuş din ikame ediliyor. Kur’an’ın belirttiği ahkâm üzere yaşamayanlar rivayetlerle zihinlerini bulandırıyorlar. Eskilerin söylediği çok güzel bir kelâm-ı kibar vardır: “Kişi inandığı gibi yaşamazsa, yaşadığı gibi inanır” Gerçekten de öyledir. Bu söz bugünkü insanların durumunu çok güzel ifade ediyor.
Günümüzde Müslümanlar rivayet ve menkıbelerle inşa edilmiş, uydurulmuş bir dine dört elle sarılıyor. Bu uydurulmuş dinin argümanlarından biri de kandil geceleridir. Kur’an’da ve hadislerde yer bulamadığımız bu geceler Müslümanları tembelliğe alıştırıyor. Yıl boyu dine uymayan davranışlarda bulunan, dilini yalandan ve gıybetten alıkoymayan, gözünü haramdan sakınmayan, hak hukuk tanımayan, namazı ya cumadan cumaya kılan ya da hiç kılmayan insanların sonradan uydurulmuş kandil gecelerinde yapacakları ibadetlerle pür ü pak olup sevapları toptan götüreceklerine inanmaları ne büyük bir aldanıştır. Bu inanç Müslümanları günlük ibadetlerden ve dinî hassasiyetten de uzaklaştırıyor. Çünkü nasıl olsa kandil gecelerinde sabahlara kadar ibadet edip arınacaklarını sanıyorlar. Yıl boyu günde beş vakit namaz kılmak yerine, güya bir gecede işi hallediyorlar. Müslümanlık belli gün ve gecelere hapsedilerek gerçek İslâm’ın içi boşaltılıyor. Kandiller piyango gecesine dönüşüyor.
Zamanımızda Müslümanların İslâm’la irtibatı, Osmanlı’nın II. Selim Döneminde kutlanmaya başlanan belli kandil gecelerine hasrediliyor. Kulluğun vakti daraltılıyor. Oysa Kur’an-ı Kerim bizden, hiçbir dinî dayanağı olmayan, belli gün ve gecelerde ibadet etmeyi değil, devamlı ibadet etmeyi istiyor; ibadette devamlılığı esas alıyor. Kur’an’da bu gecelerin kutsiyetine dair hiçbir bilgiye rastlanmıyor. Peygamberimiz bu gibi gecelere hayatı boyunca yer vermemiştir. Sahabe döneminde de böyle geceler söz konusu değildi. Kadir Gecesini hariç tutarsak, bu gecelerin kutsiyetine ve kutlanmasına dair hiçbir dinî hüküm bulunmamaktadır. Ez-cümle: “Bu millet Kur’an’la bağı koparılmış bugünkü uydurulmuş dinden, Kur’an’dan kuvvet alan ve ona dayanan indirilmiş dine dönmek için daha ne kadar bekleyecek?”
YORUMLAR
Enteresan bir çalışma.
Dikkatle, ilgi ile okudum.
Katıldığım çokça bölümü var.
Bunun yanında yanlış olduğuna inandığım kısımlara da rastladım.
Tarikatlar ve cemaatler konusunda, yerden göğe kadar haklısınız.
Dini Kuran'dan öğrenme konusunda ise az durup düşünmek lazım.
Kendi dilimizi adam gibi konuşamıyor, anlayamıyoruz da,
Arapçayı nasıl anlayacağız?
Çalışırsan olur tabi ki ama,
günümüz koşullarında zor biraz bu işin üstesinden gelmek.
Bu nedenledir ki, mecburen birilerinin yardımına ihtiyaç duyuyoruz.
Bu iş, yazıldığı kadar kolay değildir yani.
Yardım aldığımız insanlar, kendi çıkarları doğrultusunda yönlendiriyorlar maalesef olayı.
Ker konuda durum aynı değil mi zaten?
Kandil geceleri konusuna gelince, size katılmıyorum bu konuda.
Kandil geceleri, günah çıkarma geceleri değildir.
Bir vesile ile,
din konusundan uzak kalan insanlar, az buçuk sevap kazanıyorlar belki bu vesile ile.
Fena mı oluyor yani?