- 531 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Çekim Yasası
Çekim Yasası
Evrendeki tüm varlıklar, potansiyellerine, yazılımlarına yani ruhlarına göre çekime tabidir! Bunu fizikte “Kütle çekim” olarak biliriz! Benzer şekilde tüm ruhlu varlıklar, evrenden çeker; tüm canlı ve cansız varlıkların ruhu yani yazılımı vardır! Şuurlu varlıklar mesela insan bilinçle çekim yapar, diğerleri doğal olarak yazılımlarına yani ruhlarının potansiyeline göre çekim yapar! “Adem’e meleklerin itaati” buna işarettir! Yani şuurlu çekim, şuursuz olan soyut-somut şeyleri kendine çeker! Bunu kendi gelişiminde kullanır!
Bakınız evren, inancı ödüllendiriyor! Kişi inançlı olduğunda başardığı şeyin "İyi-kötü" olmasının evren için bir farkı yok! Hayır da şer de tercihe göreceli! İnanan kişiler, kendilerini en başa oturtarak bir sistem kurduğunda başarıyor ve diğerleri onu destekleyerek veya protesto ederek daha da yükseltecektir. "Çekim yasası", inanca bakar!
"Çekim yasası" gereği en fazla "Şeytan" dan (Lanet de etseler, aynı etki) bahsedenler, en fazla şeytanı çekenler oluyor! Yine "Çekim yasası" gereği kavga ve mücadele üzerinden gidenler en fazla huzursuz olanlar oluyor! Yine "Çekim Yasası" gereği, başka insanların kendi aralarındaki kavgaya bir şekilde dahil olanların, gereksiz yere sopa yemesi kaçınılmaz! "Kavgada aracı yer sopayı"
Toplumsal alanda bunu düşünelim başka toplumların topraklarını almayı övmek “Vaat edilmiş toprak veya seçilmiş ırk” söylemi ya da başka toplumların aralarındaki haksız kavgalarına girmek; sonuçta, bulaşana da oradaki olumsuz hava bulaşacak! Boyutları bazı çok kapsamlı olur!
Bir şey ne kadar çok protesto edilir ise o kadar gelişir! Şeytana ne kadar çok lanet edilir ise "Lanet" açısından o kadar başarılı olmuş demektir şeytan. Misyonu olan “Lanet” güçlenecek!
Bazı saçmalıklar kasten yapılır ki tepki görsün. Reklamın kötüsü olmaz!
Öyle ki direnç de kabul de “Çekim yasası” açısından aynı hizaya geliyor. Kayıtsız kalmak veya sadece kişi kendi açısından olumlu olana yönelmek durumunda bilinçli insan.
Elektriğe direnen tel, etrafı aydınlatır. Bu direniş, amaçlanan aydınlatma açısından fayda sağlar; direnen açısından ise kayıptır. Yani telin elektriğe direnişini öyle kullanır ki bilim adamı, bu dirençten faydalanır!
Direnmeyi seçen tel, istese de istemese de ya aydınlatacak ya da ısıtacak! Tel direnmeyi seçmiş çünkü seçimine bakmalı telin. Yani direneni de kullanırlar. Tamamen nötr kalsa, o alanda kullanılamayacak!
Demek ki neymiş; herkes kendine iyi olana bakacak, kendi toplumunun refahı ve barışı için çaba sarf edecek bu da tüm Dünya’ya örnek olacak! Yoksa haksız kavgalarda taraf olup iyiden kavgayı azdırmak, kavganın olumsuz etkisinin bulaşmasını da netice verir!
“Adem’e meleklerin itaati” buna işarettir! Yani şuurlu çekim, şuursuz olan soyut-somut şeyleri kendine çeker! Bunu kendi gelişiminde kullanır!
Son tahlilde; evrensel potansiyeller “Çekim Yasası” gereği birbirini çeker! Kütlesi çok olan kütlesi az olanı çeker! Datası kuvvetli olan da zayıfı çeker! Şuurlu olan da şuursuzu çeker!
İnsan açısından bakılınca şuurlu bilinçli olanlar diğerlerinin potansiyellerini kolayca çeker! Şuurlu olanlar gelişir diğerleri şuurluları geliştirir! Bu süreçte bir adalet var! Yani şuurlu olmaya doğru insanlığı çeken bir mekanizma var! Yani salt şuur çekimi var!
Tanrı’nın çekimi var yani. Aşk gibi! Kuvvetli bir şuur diğer şuurları çekiyor ve bütünleşmeye doğru bir etkileşim var!
Burada dikkat edilmesi gereken şu; mutlak adalet var ve hükmediyor, hiçbir çekim rast gele değil, bir kurala yasaya bağlı! İnsan şuurlu bir varlık olduğundan bu yasayı da istediği gibi kullanır! Yani “İyi-kötü” kullanımdan söz etmiyorum, sadece yasanın içeriğine uygun kullanım var!
Elektriğe direnen tel gibi kullanımlar da yasaya uygun. Şuurlu olan şuursuz olanı cümle içinde kullanır! Bu kelimeyi cimle içinde kullanmaya benzer! Kelimenin de bir şuuru vardır ama cümle kuran, daha şuurludur! Yani bu yasayı bilenler kendi kurgularını kurar ve başarılı olur!
Sonuçlar açısından ise mutlak adalet hükmeder; kurgu başarılı olduğunda sonuçları olur! Bu sonuçlar dahi, “İyi-kötü” göreceliliğinde açığa çıkar ama evren açısından denge önemlidir! Yani denge kurulduğunda mutlak adalet de sağlanmış olur! “Cennet ve Cehennem” birbirini dengeler! Herkes kendi kurgusunun sonuçlarını yaşar ne tercih etmişse, çekmişse onu bulur!
Bir zamanlar dini ayıplayanlar, dindar olmak zorunda kalır; dinsizleri ayıplayanlar da dinden çıkar! Bu kaçınılmaz. Ayıplama olmayacak sadece kendi tercihinde samimi ol yeter! Din başka inanç başka! İnanç, bireysel alanda çok kapsamlı işler! Kapsamı daraltmasın öğretiler!
“Her şeyin kendince iyi olanına bak, tercihinden memnun ol ya da memnun olacağın şeyleri çek!” kaidesince insan tüm tercihleri ve çekimlerinden bizzat sorumludur, çünkü sonuçlarını yaşayacak! Şuurlu tercih, sonuçtan memnun olunacak bir tercihtir! Evren, inancı ödüllendiriyor ve inananlar başarıyor, bu başarının “İyi-kötü” olması da evrensel adalet açısından önemsiz; sonuçları yaşanacak çünkü ihmal yok, erteleme var gibi görünür o dahi yok, işleyişte mutlak adalet var!
İnan, başar ve sonuçlarını yaşa! Memnun kalacağın tercihlere inan ve seç, çek ki sonradan evrensel adalet gereği bu tercihlerin yansımasından rahatsız olma! Bakınız, “Doğru çekim yap veya yanlış çekim yapma!” da demiyorum; sadece evrensel adalet hükmeder, seçimlerini sonuçlarına razı olduğun şekilde şuurlu yap!
Saygılarımla,
Ahmet Bektaş
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.