ANNE // M
___Orta Anadolu’nun şirin bir köyünde yaşıyorlardı.
___Karı - koca ve İlk çocukları kız, sonra gelen dört çocukları erkek ve sonuncu yani altıncı çocukları kız olmak üzere çiftçilikle iaşesini temin etmeye çalışan sekiz kişilik bir aile.
___Baba, doğmuş, büyümüş köyde. Anne de öyle ve aynı köyden insanlar.
___Orta Anadolu’nun o çoğunlukla verimsiz taşı ve toprağında pehlivanlara yaraşır bir çaba ile toprağını işleyenler.
___Toprak verimsiz, kısır. Ektiğini zor karşılıyor. Kışlık erzak çıkıp, biraz da diğer ihtiyaçları karşılayacak kadar mahsul alındığında bayram edilen yerler buralar.
___Sabah saat 05,00 de başlar hayat. Ama ne hayat. Çalışmak, çalışmak, çalışmak. Ölesiye hem de.
___Çocuklarının geleceği için, hane halkının elalemin eline bakmaması için benzersiz gayretlerin harcandığı öz vatan.
___Bu anlayış ile Baba, toprağa bağlı. Kendi babasından kalma toprağı işlemek ve baba ocağını tüttürmek gayreti ile dolu.
___Anne de öyle. Lakin bir fark var. Köy yerinde doğmuş büyümüş olmakla birlikte hayatın şartlarının günden güne ağırlaştığını, gelecekte çocuklarının bu toprağa bağlılıklarının kendilerine pahalıya mal olacağının farkında olan duyarlı bir insan.
___Zira biliyor ki bugün evin babasının adına kayıtlı o verimsiz 120 dönüm toprak, yarın her çocuk başına 20 dönüme düşecek. Çocukları büyüyüp evlendiğinde, çoluk çocuk sahibi olduklarında, bugün kendine zar zor yeten nüfus başkasının eline bakar duruma gelecek.
___İşte bu hali yediremiyor kendine. Hep bir şeyler yapmanın derdinde.
___Çocuklar hızla büyümekte. Dağa taşa sığmaz olur yüreği. Bir an önce büyük şehre gitmenin hesaplarını yapmakta gece gündüz.
___O’nun çocukları okumalı. Tahsil gibisi yok O’nun gözünde. Çocuklarının içinde yaşadığı toplumda bilinen, tanınan ve sevilip sayılan insan olmaları, tüm derdi, davası.
___Nihayetinde çocukları bey, paşa olamasa da her biri, mümkün ise şehirde adama yaraşır şekilde bir iş sahibi olarak daha nitelikli yaşamanın yollarını bulmalı.
___En büyük çocukları olan kızları, ilk okuldan sonra ev kızı olarak hayatına devam eder nihayetinde. Zira o zamanlar kızların öyle okumaları pek de caiz değildir. Kız izleyen yıllarda köyden bir delikanlı ile evlenir.
___İlk okulu bitiren en büyük oğlunu eşinin bütün dayatma ve muhalefetine karşılık tahsiline devam etmesi için Ankara’ya gönderir.
___Baba için köyde iş gücüne ihtiyaç vardır. Ne kadar çok çocuk o kadar kuvvet demektir. Pek tabi olarak da ırgat.
___Ama anne buna razı değildir.
___Bu anlayış ile ilk çocuğunu, kendi kanatları ile uçmasını öğrenmesi için Ankara’ya göndermeye muvaffak olur.
___Fakat ne yazık ki kendisi çocuğunun yanı başında değildir. Amca yanında kalan çocuk ne derece yakınlık ve hassasiyet gördü ise ancak o kadar başarılı olur tahsl hayatında.
___Okuma konusunda fazlaca bir hevesi olmayan ikinci büyük oğlu da köyde kalmanın neticesinde böyle bir hayale ortak olamamıştır ne yazık ki.
___İşte bu sonuçlar üzerine adamakıllı çileden çıkar anne. Diğer bütün çocukları Ankara’ya gitmeli ve kendileri de çocuklarının başında olmalıdır.
___Çocuklarından özellikle birisi okumaya çok hevesli ve herkesçe başarılı olacağı konusunda ortak kanaat yaratan bir çocuktur. Diğer ikisi de fena değildir. Lakin bu birisi özellikle annenin köy ile ilgili düşüncelerinin tamamen sonlanması ve artık köyde yaşamanın bir anlamı olmayacağı hususundaki düşüncelerinin kemikleşmesine yol açmıştır.
___Bu defa her zamankinden daha farklı bir tavır ve tondan konuşarak çıkacaktır kocasının karşısına.
___- “Artık tahammülüm yok, çocuklarımın burada bir gün daha fazladan kalmalarına. Şunun şurasında iki ay kaldı okulların bitmesine. Bu çocuğun ilkokulu bitirmesi ile birlikte ailece Ankara’ya gideceğiz. Zaten birisini koca şehirde tek başına bırakarak, diğerine de bir hedef göstermeyerek geleceklerini harcadık. Bunlara, bu geride kalanlara aynı kötülüğü yapmayacağız. Yapılmasına da izin vermeyeceğim.”
___- “Bu toprakları terk edersek millet bize ne der. Nasıl terk ederim baba ocağını. Biz buraya aitiz, çocuklar da”, diyerek karşılık verir kocası.
___Bu sözler üzerine daha bir diklenir kocasının karşısında. Oysaki elli ki yıl öncesinde, buralarda kadının, eşinin karşısında öyle yüksek tondan konuşması, karşılık vermesi veya aksi tavırlar göstermesi asla kabul görmez. Böyle bir tutum çevre tarafından çok yadırganacağı gibi, önce eşi cezalandırır bu anlayıştaki kadını hoyratça.
___Şu var ki anne, haklıdır sonuna kadar. Çocukları vardır, onların geleceği ve onlardan mütevellit olacaklar vardır telaş ve hassasiyetinin temelinde. O sebepledir ki her türlü cezayı göze alarak dikilmiştir kocasının karşısına. Asla geri adım da atmayacaktır.
___- “Eğer” der “sen gelemeyeceksen, yani gelecekte bizi namerde muhtaç etmesi kaçınılmaz olan baba ocağını terk edemeyeceksen, ben çocuklarımı alır ve giderim. Nasıl olsa açlıktan ölmeyiz. Bu son kararımdır. Bir daha ne söylerim, ne de tartışırım çocuklarımın istikbalini.”
___Baba adeta şoka uğramıştır. Bu kararlılık karşısında donup kalmıştır. Bin bir emekle edinilen bu toprakları terk etmek, muhtemelen o dünya iyisi babasının ruhuna ağır gelecektir. Zaten kendisi de gitmeyi istememektedir.
___Günlerce düşünür. Uykuları kaçar. Huzursuz hisseder kendisini. Bu hali başkaları ile de paylaşamaz. Zira karı sözüne gitti diyerek çevresi tarafından kınanmaktan endişe etmektedir.
___Fakat biraz düşününce karısının düşüncelerindeki haklılık payını görmekten aciz de değildir.
___Şöyle de bir gerçek vardır yanı sıra. Kendisi elli yaşındadır artık. Bu yaştan sonra şehirde ne iş yapabilecektir. Hadi diyelim iyi kötü bir iş edindi. Büyük oğlu da çalışmaktadır. Etti iki maaş. Köyde kalan ergen yaştaki oğluna da bir iş bulunduğunda üç kişi çalışacak yedi kişi yiyecektir. Kardeşinden kendisine bırakılacak bir gecekondu da vardır başlarını sokacak. Sonuçta;
___- “Herhalde” der, “köydekinden biraz daha ehven olsa da katlanmalıyız galiba bu duruma” diyerek kendi kendisini alıştırmaya çalışır Ankara’ ya gitme fikrine.
___Bir akşam karısını ve çocuklarını toplar başına. Herkes bir şeyler olacağını hisseder nedense. Merakla beklerler ne diyeceğini. Derin derin nefes aldıktan sonra ağır ağır konuşmaya başlar;
___- “Ben” der, “Çok düşündüm. Annenizle tartışmalarımızı biliyorsunuz. Anneniz çok haklı. Artık köyden gitmemizin zamanı gelmiş de geçmiş. Ben galiba bunu hissetmekte biraz geç kaldım. Bu bakımdan annenize teşekkür ediyorum bu hali görmeme yardım ettiği için. Hazırlanın. Bir ay sonra, okullar bittiğinde ailece Ankara’ya gidiyoruz.”
___Der demez bir bayram havası doldurur evin içini. Öyle ki bu sevinç dalgası sadece yan duvarlara komşu olan akrabalar tarafından değil, mahalleli tarafından dahi duyulur.
___Baba sonra kalkıp yerinden, her zaman en kıymetli bildiği kişilere yaptığı gibi karısının gözlerinden öper bir büyük sevecenlikle. Sonra çocuklarını kucaklar kollarının yettiği kadar, yüreğinin olanca sıcaklık ve şefkati ile.
___Çocuklar önce minnettar bakışlarla babalarının ellerini öperler sıra ile. Sonra o vazgeçilmez kadın, o yalnız çocuklarının değil, ilgiye muhtaç her garibin annesi, çocuklarının yılmaz koruyucusu, sığınılacak en emin liman ve iyiye dair söylenilebilecek daha hangi nitelik varsa hepsinin sahibi annelerinin başında birikirler.
___Sarılırlar sımsıkı.
___Öperler doyasıya.
___Yanaklarından süzülen yaşlara karışır gözlerinden akanlar
___Anneleri yüreği ile sarılırken çocuklarının hepsine
___-“Hadi göreyim sizi. Ömrüm armağan size. Mahcup etmeyin beni. Olur mu?” diye fısıldar çocuklarının kulağına.
___Çocuklar “”anammmm”” diye tekrar sarılırken cennetlerine, hep birlikte ağlaşmaktadırlar doyasıya.
___Şu satırları yazanın hüznüne katık ederek, o anların heyecan ve mutluluğunu yeniden yaşamakta olduğu gibi.
___Başardılar elele vererek. Ezilmediler büyük şehrin ihtişamının altında. Başarılarının bir büyük çoğunluğunu görebilme mutluluğuna erişti anneleri. O’nu mahcup etmediler. Dahasını da görebilmesini isterlerdi. Ancak, O, gerçek dünyaya intikal etti, Ankara’ya geldiklerinin yirmidokuzuncu yılında.
___O, benim annemdi.
___Bir anaç kadın.
___Ailesi, bunun koşutunda çocukları söz konusu olduğunda hiç bir engel tanımayan bir cengaver.
___Kimseden yardımını, ilgisini esirgemeyen bir iyilik meleği.
___Yeri asla doldurulamayan tek sevgili.
___Hep özlenen.
___Can ağacım.
___Baş tacım.
___Mekanı cennet olsun.
___Bu anlamda tüm annelerimizin anneler gününü kutluyorum.
___Ebediyete intikal edenlere rahmet diliyorum
___Ve çocuklarına nacizane bir tavsiyem.
___Hayat bir var bir yok misali ince bir çizgi üzerinde.
___Annelerinizi sevin doyasıya.
___Bıkmadan, yorulmadan.
___Nasıl ki sizi sevmekten bıkmadılarsa.
___O’nlar da bıkmayacaktır sevilmekten.
09.05.2015
YORUMLAR
sağolun.
tüm geçmişlerimize rahmet dilerim.
anne bir evin, ailenin, hatta tüm çevresinin temel direğidir..
keşke onlar hiç acı çekmese, gadre uğramasa ve hep gölgelerini muhafaza edebilseler üzerimizde
ne var ki doğal süreç hepimiz için çalışıyor azimle
teşekkür ederim ilginize
tüm sevdiklerinizle sağlıklı ve mutlu bir gelecek dilerim
selam ve saygılarımla
Çok duygulandım okurken, ağlamadım dersem yalan söylemiş olurum
Anne deyince akan sular durur.
Hakikaten cengaver yürekli, ileriyi gören, fikri aydın, zihni aydın bir kadınmış anneniz.
Cesareti, kararlılığı ve sımsıkı sarıldığı umudu sayesinde evlatlarına aydınlık bir gelecek bırakmış.
Ne mutlu size, nurlar içinde uyusun, mekanı cennet olsun kıymetli annenizin.
Saygıyla...