- 1290 Okunma
- 3 Yorum
- 1 Beğeni
HER YENİ GÜN SENSİZLİK ANNE...
Bildiğim her şeyi unuttum anne sen gittikten sonra. Ne haftanın günlerini saymak kar ediyor ne de mevsimleri.
Her yeni gün sensizlik anne.
Her çocuk özlemimin yankısı.
Her kadında seni görüyorum.
Her yemek ekşi, içtiğim suyun tadı acı çünkü bardağa sen doldurmuyorsun suyu.
Gündüz ve geceden ibaret değil gün. Zifiri karanlık günün yirmi dört saati. Özledim anne. Leylak kokan kokunu özledim.
Babamı hiç böylesine endişeli görmemiştim o güne değin. Sabahın kaçı hatırlamıyorum bile derken kapının yumruklanması ile açtım gözlerimi. Oysa ki senin Şevketli dokunuşuna alışkınımdır uyanmazdan önce. Ne kızarmış ekmek kokuyordu ev ne de soba yanıyordu. Anladım ki bir şeyler ters gitmekte.
Koşarak açtı kapıyı babam. Sayısız fotoğraf gösterdiler içeri girer girmez. Bir anda bembeyaz kesildi babamın yüzü. Neyin resmiydi de bu denli korkmuştu. Apar topar götürdüler babamı ve giderken tembihledi babam bana:’’Ben gelene kadar hiç bir yere kıpırdamayacaksın…’’Sonra da üstüme kilitledi kapıyı. Ev çok soğuktu anne en az babamın elleri kadar.
Zeynep’i kaybettim bu hengamede. Bir de baktım ki yatağın altına düşmüş. Bacağı yine yerinden çıkmıştı anne. Sen olsan hemencecik takardın. Kopuk bacağını baş ucuma koydum usulca ve girdim yorganın altına.Açtım hatta şimdi de açım ve yarın ve öbür gün. Sana açım anne gittiğin günden beri doymak bilmiyorum ne de susuzluğum geçiyor.
Geç geldi babam o gün. Yüzü beş karıştı hiç olmadığı kadar. Ne senden bahsetti ne de okşadı başımı.’’Odana git ve sesini dahi çıkarma…’’demesine kalmadı ki ona nerede olduğunu ve ne zaman geleceğini sordum. Cevabını alamadığım gibi ilk kez böylesine korktum babamdan. Zeynep ile yeniden odama gittik. Kızgınlıkla fırlattım Zeynep’i. Belli ki yanlış bir şey yapmıştım ya da sen yanlış bir şey yapmıştın. Yuvarlanarak önüme kadar geldi Zeynep’in kopan kafası. Dokunmaya dahi kıyamadığım en sevdiğim oyuncağım geçen doğum günümde bana aldığın. Bir öfkeye esir ettim onu anne ve en endamlı bebeğimdi senin gibi.
Günler günleri kovalıyor anne. Değil konuşmak babamın yüzünü dahi göremez oldum. On gün geçti ki gidişinin ardından senin hiç mi hiç sevmediğin o kadın geldi evimize. Hani geçen sene memlekete gittiğimizde babamı seneler sonra gördüğüne çocuklar gibi sevinen Nebahat Abla…
Oldu epey geleli. Sana ait bütün resimleri kaldırmıştı babam. Kıyıda köşede sana dair ne varsa arda kalan onları da Nebahat Abla kocaman bir torbaya doldurup çöpe attı. Neler oluyor, hala anlamış değilim. Bana yeni esvaplar aldı. Ve diktiğin o elbiseyi de bir çırpıda yırtıp attı. Önce elbezi yaptı sonra o elbezini bile kullanmaz oldu.
Babam çok mutsuz ve çok üzgün. Seni özlediği için mi yoksa kızgın olduğu için mi inan ki hala çözemedim.’’Kızgın değilim’’ dese de her sorduğumda tek bir açıklama dahi yapmıyor ardından.
Dün Nebahat Abla ile semt pazarına gittik. Taşıdığım torbalar o kadar ağırdı ki kollarım tutmaz oldu. Oysa sen hiç kıyamazsın (kıyamazdın) bana. Okula da eskisi kadar sık gitmiyorum, biliyor musun? Kız kısmı neden okusun ki deyip aklına girdi babamın bir kere. O ise asla sesini çıkarmıyor. Önceleri salonda uyuyordu Nebahat Abla.Artık değil. Hem artık gök gürlediğinde yanına gitmeme de izin vermiyor babam.’’Artık koca kız oldun. Korkmamalısın.’’diyor.
Nurten Teyzeyi hatırlıyor musun anne? Yan komşumuz. Dün onu diğer kadınlarla konuşurken duydum. Senin adın geçiyordu. Sonra beni görünce sustular. Saliha ne zaman beni görse kıs kıs gülüyor.’’Senin annen var ya…’’demesine kalmadı ki annesi tuttuğu gibi kolundan içeri sürükledi.’’O kızla artık tek kelime dahi konuşmayacaksın’’ deyip payladı Saliha’yı.
Bu sabah salona yeniden yatacak yer hazırladı Nebahat Abla. Önce anlamadım ama sonradan gördüm ki memleketten gelecek oğulları için yapmış o döşeği. Hiç kimse bana senden tek kelime dahi bahsetmiyor ve bu olanlara hiç bir anlam veremiyorum anne.
Nebahat Abla beni hiç mi hiç sevmiyor. Varsa yoksa oğulları. Son zamanlarda çok kilo aldı. Hele ki karnını görmelisin. Gün geçtikçe daha da büyümekte. Babam sonunda ağzındaki baklayı çıkardı. Bir kardeşim olacakmış ve ben de çok mutlu olmalıymışım. Oysa ben çok mutsuzum ve kardeş filan da istemiyorum. Anne seni o kadar çok özledim ki…Neredesin kim bilir…
Senden kalan tek resmi her gece öpüp kokluyorum. Yere düştüğünü görmemiş olmalıyım ki babam resmi bulup yırttı. Ama ben ne yapıp edip buldum o parçaları onlar yattıktan sonra ve ellerimle tek tek yapıştırdım. Söz, bu sefer kaybetmeyeceğim. Artık göğsümde resmin anneciğim.
Ben sadece büyümeyi bekliyorum anne ve büyüdüğüm gün gelip seni bulacağım ve ömür boyu yanında kalacağım. Biliyor musun sen gittiğinden beri on santim uzadı boyum.
Şimdi gitmeliyim anne. Yeni doğan kardeşime süt ısıtmalıyım. Zaten okula gitmeyi de bıraktım o doğduktan sonra.
Az daha bekle anne her neredeysen ve asla bir yere kıpırdama olduğun yerden.Bu sana yazdığım son mektup. Okula gitmediğim gibi yazıp okumam da yasak artık. Yazdığım son iki mektubu bulduktan sonra bütün defter ve kalemlerimi ortadan kaldırdı Nebahat Abla.’’Daha faydalı işler yapmalısın. Bundan sonra sana kağıt kalem de yok’’ deyip bir hışımla çıktı odamdan kalan son defter ve kalemimle.
Yazmasam bile seni düşünmeye ve sevmeye devam edeceğim anne. Kimse buna engel olamaz. Bunu hissettiğine adım gibi eminim.
Büyümeme ve seni bulmama az kaldı. Seni seviyorum anne her ne yaptıysan ve her neredeysen.
Kızın…
YORUMLAR
Gülüm Çamlısoy
Eşlik etmeniz ne büyük incelik.
Güzel bir gün dilerim.
Sevgilerimle Ayşe hanım...
Gülüm Çamlısoy
Çok teşekkür ederim.
Gülüm Çamlısoy
Ne koklamaya kıyar insan ne de uzağında geçer zaman...