EFSANE KENTLER !
EFSANE KENTLER !
YAZAN : YAHYA AKSOY
Sözlükler efsaneyi şöyle tanımlamakta: Olağanüstü varlıkları,olayları konu edinen ve eski çağlardan beri söylenegelen hayalî anlatı,söylence.
Dillerden, gönüllerden düşmeyen efsane kentler .geçmişten geleceğe dünya kültür mirası olarak uzanırlar.
Ünlü gezginler , efsane kentlerin kale,sur, saat kulesi, anıt gibi farklı sanat eserleri hakkında tarihe not düşerler. Bu bilgiler ışığında kentler sonsuzlaşırlar.Gelecek kuşaklar geçmişi onlardan öğrenirler.
Tarihi süreç içerisinde, ağaç kovuğunda başlayan insanlığın yaşamı daha sonra gelişen bilim ve teknolojilerle bu günkü konuma gelmiştir Düne bakarak ,bugünden yarınların nasıl olacağını çıkarmak mümkündür.
İnsanlığın geride bıraktığı yaşam merkezlerinden bazıları sosyal ve kültürel özellikleri ile tarih boyunca görkemlerini korumuşlar ve isimlerini efsaneleştirerek etkin bir şekilde yaşatmışlardır.
Kral ve İpek Yolları üzerinde önmeli yerleşim ve yönetim merkezi olan efsane kentleri yaratan, o kentlerde tarihi süreç içerisinde yaşanan efsane olaylar olmuştur.
Yer,zaman ve mekân kavramları efsane olayların yaşandığı kentlerle bütünleşerek geçmişten bu güne yansımakta ve geleceğe akıp gitmektedir.
Coğrafi konumları ,antik yapıları ,efsaneleri, yaşanan olaylar ve farklı yöneticileri nedeniyle tarihin kaderine damga vuran kentler, unutulmayarak dillerde ve gönüllerde yaşıyor ve hep hatırlanıyor.
Sİ-an, Kaşgar,Turfan, Buhara, Semerkand, Merv, Horasan, Babil,İşkodra,Plevne, st. Petesburg, Nürnbeg,Lozan ve daha pek çok kent ülkemizde ve dünyada bunlara örnek gösterilebilir.
Uygarlık mitleri, efsaneleri, söylenceleri sözlü kültürün temel taşları olarak "somut olmayan dünya kültür mirası" içerisinde unutulmaz yerlerini alırlar.
Dün ve yarın kavramları, sonsuza uzanan iki uca sahiptir. Dün, bugün ve yarın ilişkisini, "Atalarımız koruk üzüm yediler evlatlarının dişleri kamaştı" halk sözümüz çok güzel anlatmaktadır.
Sözlü kültür değerlerinin tarihe yol göstererek ışık tuttuğunu en güzel örnek olarak eski destan şairi Homeros ’un, MÖ IX. yüzyılda yazdığı ve Turuva savaşlarını anlattığı İlyada ve Odisseia destanlarında görmekteyiz.
Sözlü kültür ürünleri destanlar,mitolojiler tarihe ışık tutarlar.Bunun en güzel örneği Homeros’un ünlü İLYADA ve ODYSSEİA destanı’nında görmekteyiz. Elinde bu destanlarla 1870 ’de yöreye gelen Alman araştırmacı H.Schliman, üst üste on kattan oluşan TROYA(M.Ö.3000-2500) (HİSARLIK) kalesinde yaptığı kazıların her katmanında bir kent kalıntısına ve altın hazinelerine ulaşır. Bütün buluntularından en değerli olanlarını, tarihi eserleri koruma bilincinin olmadığı bir dönemde Almanya’ya kaçırır.
Efsane kentin tarihi hazineleri yağmalanır. Bulunduğu yerden kaldırılarak başka yerlere götürülür. Oysa tarihi eserler çıkarıldıkları topraklara aittir.Ait oldukları yerlerde kalmalıdırlar.Bu bir tarihi zorunluk ve sorumluluktur.
Efsane troya kenti, bir yanı Ege Denizi’ne ve bir yanı Çanakkale Boğazı’na bakan üçgen biçiminde Hisarlık tepesinde kurulmuştur.
Efsane kentler; kimi antik yapıları, sanat eserleri ,kaleleri, surları, saat kuleleri ile anılırken kimileri de destanları, masalları,öyküleri,türküleri, tapınakları, mahkemeleri, yetiştirdiği yazarlar, devlet adamları, düşünürler ve sanatçılarla anılarak hep gündemde kalırlar. Her antik kentin iç içe girmiş bir efsanesi, bir öyküsü ve imajı vardır.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.