- 702 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Soykırım Yapan Kimse Çıksın Ortaya !
I. Dünya Savaşı’yla birlikte ( 28 Temmuz 1914 ) iyice belirginleşen Ermeni isyanları 1915 tarihine gelindiğinde daha da alevlenmiş ve gittikçe büyüyen bir ateş topuna dönmüştür. Rumî takvime göre 14 Mayıs, Miladi takvime göre 27 Mayıs 1915 tarihinde kabul edilen ve 1 Haziran 1915 günü dönemin resmî gazetesi Takvim-i Vekayi’de yayınlanarak yürürlüğe giren “Tehcir Kanunu” ile birlikte Ermeniler Suriye’nin Deyrizor Kasabası başta olmak üzere; Şam, Hama, Homs, Halep, Maara, Bab, Mumbidge, Rakka, Ras-el-Ain gibi çeşitli yerlere tehcir edilmiştir.
1915 olaylarının doğru bir şekilde analiz edilebilmesi için öncelikle Ermeni isyanlarının tarihsel gelişim sürecinin kısaca ele alınması gerektiğini düşünüyorum.
1800’lü yıllarda Ermeniler Anadolu’nun doğusunda eyalet kurma girişimlerine başlamışlardır. Bu emelin gerçekleşebilmesi için de öncelikle bu bölgede yaşayan Türkler’in temizlenmesi gerekiyordu. Bu dönemde Kafkaslar’da 100 bine yakın Türk katledilmiştir.
Ermeniler alan genişletme politikasını gerçekleştirmeye çalışırken en büyük desteği kendisiyle aynı dinden olan Hristiyan Ortodoks Rusya’dan almıştır. En nihayetinde 1914 yılında baş gösteren dünya savaşına Osmanlı’da katılmak zorunda kalmıştır. Savaşın tüm olumsuz koşullarını üzerinde hisseden Osmanlı Devleti ölüm kalım savaşı verirken İstanbul, İzmir, Bursa, Afyon, Kütahya gibi çeşitli batı bölgelerinde Rumlar, Anadolu’nun doğu ve güneydoğusunda ise Ermeniler ve bazı Kürt cemiyetleri devletin bu zor anından faydalanarak bölgede bağımsız devletler kurma girişiminde bulunmuşlardır. Bu isteğin masumane tarafı bölgede yaşayan Müslüman Türk ve Kürt etnisitesine mensup toplulukların kıyıma uğraması ve tasfiye edilmeye çalışılmasıyla son bulmuştur. Bu dönemde 200 bin nüfusa sahip olan Kars’ta Ermeni komitacılar 50 bin Türk’ü katletmiş ve 100 bine yakın Türk’ü de göçe zorlamıştır. Böylece Kars’da 40 bin nüfusa sahip olan Ermeniler, tasfiye edilen Türkler’in yerine 35 beş bin Ermeni’nin yerleştirilmesiyle sayıları 75 bine ulaşmıştır. Bu amaçla kurulan Taşnak ve Hınçak cemiyetleri bağımsız bir Ermeni Devleti kurma faaliyetlerine ivme kazandırmak için sistemli terör faaliyetlerine girişmişlerdi. Bunu dışında yine bu zaman zarfında Van vilayetinde 120 bin, Kars’da 60 bin, Bitlis’de 50 bin, Muş’da ise 10 bin Türk Katledilmiştir. Tabi bu rakamlar sadece resmi olarak saptanabilmiş olanlar.
Osmanlı İmparatorluğunun savaştan yenilgiyle ayrılmasından sonra Anadolu emperyalist devletlerce ( İngiltere, Fransa, İtalya, Yunanistan vs.) işgal edilmeye başlanmış, başta İngiltere olmak üzere Osmanlıyı bitirmek amacıyla Ermeni Soykırımı iddialarını da bahane ederek yayılma hareketlerine hız kazandırmışlardır.
ABD eski başkanı Reagen’in danışmanı Bruce Fein Ermeni Tehciri ile alakalı yaptığı açıklama da şunları dile getirmiştir: “Beyaz Saray araştırma yaptı, Ermenilerin 2 milyon Müslüman Osmanlıyı katlettiği ortaya çıktı.” demiştir.
Ermenilerin iddialarına göre 1,5 milyon Ermeni’nin katledildiği büyük bir yalandan ibarettir. Çünkü dönemin toplam Ermeni nüfusu 1.221.850’dir. Osmanlı devleti altı yüz küsür yıllık siyasi varlığı boyunca hiçbir halka dilinden, dininden, etnik kökeninden gibi nedenlerle ne asimilasyon girişimlerine ne de soykırım hamlelerinde bulunmuştur. Bu bilinçle hareket eden bir devlet otoritesi olsaydı, bugün bu tür mülahazalar üzerinde konuşuluyor olmazdı. Tehcir esnasında savaş ortamının koşulları dikkate alındığında sürgün edilen Ermenilerin bu yolculuk esnasında çeşitli nedenlerden dolayı hayatlarını kaybettikleri acı bir gerçektir. Bu anlamda özür dilenmesi gerekiyorsa bir Türk vatandaşı olarak kendi adıma özür diliyorum. Ama tarihin bizlere sunduğu deneyimlere dayanarak Ermenilerin özür dilense bile bununla yetinmeyecekleri kanaati vuku buluyor bende. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Ermeni meselesi için özür dilerse, Ermenistan’da katledilen Müslüman Türkler ve Kürtler için özür dileyecek mi? Özetle demek istediğim; şayet bir soykırım yapılmışsa bu tek taraflı değildir, iki tarafta birbirine soykırım yapmıştır.
Son olarak şunları söylemekte fayda görüyorum: “Amerikalılar Amerikanın yerlileri olan siyahilere soykırım yaptılar, Almanlar Yahudilere soykırım yaptılar, Ruslar Kafkaslarda ki Türklere soykırım yaptılar, Sırplar Bosnalılara soykırım yaptılar, İngilizler ve Fransızlar tüm dünyayı sömürgeleştirerek soykırım yaptılar, Franko İspanyası Katalonlara ve Yahudilere soykırım yaptılar, Ermeniler Anadolu’da Anadolu Türklerine Hocalı’da ise Azeri Türklere soykırım yaptılar… anlayacağınız soykırım yapan yapana!
Bugün tarihlerini soykırım üzerine inşa eden devletler Türkiye’yi Ermenilere yönelik soykırım yapmakla suçluyorlar. Eh doğal olarak şu soru geliyor insanın aklına; insanlık tarihi bu kadar soykırım hadisesiyle dolu olduğu halde, neden Uluslararası platformda sadece Türklere yönelik soykırım iddiaları gündeme geliyor ?
“Asıl sistemli soykırım hareketi bu olsa gerek!”
Özkan Çalış
YORUMLAR
Güzel bir çalışma.
İlgi ile okudum.
Bir konuya da ben değineyim izniniz olursa.
1916 Nisanında, Ruslar Doğu Karadeniz'i işgal ettiler.
Bu işgalden kaçan halk, yollarda perişan oldu, açlıktan, hastalıktan kırıldı.
Rum ve Ermeni çetelerce öldürüldüler.
Bolşevik ihtilali olunca, işgal ettikleri bölgelerden çekildi Ruslar.
Muhacirliğe çıkanlar da geriye, terk ettikleri topraklarına geri döndüler.
Ancak,
dönenler gidenlerin yarısı kadar bile değildi.
Bırakalım dünyayı, ülkemizde kaç kişi bilgi sahibidir bu olay hakkında?
Biz,
Ermeni diasporasının onda biri kadar bu konulara eğilsek,
hiç bir kuvvet böyle saçma iddialarla karşımıza gelemez.
Bir vurdum duymazlık hastalığı var bizlerde.
Tarihimizden bu güne kadar akıp geliyor.