Siyah beyaz gökkuşağıma gülüşünü katan DENİZ’im;
Yalnızlığın yosuncuklar bağladığı yüreğime, kimi zaman karanlık kimi zaman yıldızlı gecelerde kollarını sarardı dalgalar… Ensemde deniz feneriyle yarışırken ay ışığı, gözbebeklerim sahile uzanan sarp kayalıkların eteğinde, ulaşılması zor bir liman gibi, gidişini izlerdi ufukta gıcırdayan güneşin.Gün karanlık, sessizlik yedi nota, bütün olasılıklar imkansız ve sus dedikçe konuşan, sardıkça kanayan yaralarım. Su gibi akar ömür… Dakikalar yelkovanın dudaklarından bir bir dökülür saatlere. Ve akrep her saat başı tik tak sesleriyle yıpratır bedenleri. Bedenler yıpranır zamanla, taş yürekler ufalanır. Ufalanır ve dirilir başka yüreklerde… Ardından usulca merhabalar başlar... Merhaba yeni gün, merhaba ufalanmış yüreğim, merhaba ufalanmış yüreğimden yeşeren umutlarım… Ve merhaba dünyamı terse döndüren; Suyu (Tuzlu) olsa da gülüşü (Tatlı) olan ’’ DENİZ’ im… ‘’
HASAN KARAAĞAÇ
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.