TOLSTOY'UN SON YILLARI

• 27 Mart 2015 Cuma 17:17:39

Hayatının son yıllarında Tolstoy, büyük romanlar, hatta roman dizileri üzerinde çalışmıştır. Ama, bu yazarın gazetecilik çalışmalarını, makale ve denemelerini bir yana bırakırsak onu gerçek anlamda tanımamış oluruz. Rusçayı son derece büyük bir kolaylıkla kullandığı söylenebilir. Onun elinde, sözcükler birer silah haline gelir. Alman faşizmine karşı savaş sırasında bu silahı kullanmıştır. Lermantov’un deyişiyle söylersek, sesi ’’büyük olaylarda veya büyük yaşlarda kilise çanı’’ gibi yankılanır. Okurları ve tüm kendisini dinleyenleri ateşlendiren sesi, öfke, gurur, şeref ve halkı için sınırsız bir aşkın sesidir. O yıllarda, Tolstoy, Rus halkı Rus tarihi, bu halkın gücünün kaynağı üzerinde her zamankinden daha fazla düşünmüştür.

Sonuçta, 1942 yılında Rus yurtseverliğinin şu tanımını verir:

’’Rusya’yı ekonomik bakımdan öncü bir uygarlık düzeyine sadece devrimci sosyalist plan yüceltebilirdi, sadece bilim, Sovyet Rusya’da , yirmi yıl sonra yabancı gözlemcilerin ’’mucize’’ olarak niteleyecekleri başarıları gerçekleştirebilirdi. Faşizmin Avrupa’yı ittiği bu zavallı durumdan onu sadece sosyalist devrim kurtarabilirdi. Büyük sosyalist planlama Rusya’yı kurtardı. Bu plan, pek çok ulus ve halkın ulusal kalkınmalarının hızlandırılması insancıl ilkesine, bu gelişmeye büyük maddi ve kültürel yardımlar sağlamaya dayanır. Sosyalist plan ülkemizi, her bölümü ve her üyesinin, bir bütünün parçası ve ögesi olarak özgürce var olabileceği ve gelişebileceği tek bir karmaşık organizma, tek bir büyük topluluk olarak görür.’’

En kılı kırk yaran bir incelemeden geçirildiğinde bile, Aleksi Tolstoy’un eseri Sovyet edebiyatının en güzel çiçeklemelerinden biri sayılabilir. Leon Tolstoy’u okumadan eski Rusya’yı anlamak ve tanımak nasıl mümkün değilse, yeni Sovyet Rusya’yı ve edebiyatının nasıl geliştiğini anlamak da Aleksi Tolstoy’u okumadan mümkün değildir.

Yazarın eseri, tarihin çelişkilerini, acıları,heyecanı, büyüklüğü ve gücü, tek kelimeyle, tarihinin belirleyici bir anında, büyük bir ülkenin kaynayan ve kuruluş halindeki dünyasını bir ayna gibi yansıtır