- 680 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Nereden Baktım
Nereden baktığına bağlı…Bundan ne anlıyorsunuz? Bana göre farklı anlamları çağrıştıran felsefi bir cümle… Şahsımca tarih,felsefe,edebiyat,sosyoloji gibi kavramları kapsamına alan bu cümle,yorumlamalar için nispeten hayati bir değer taşımaktadır. Olaylara bakış açımız,gündelik olayları etkilediği gibi yaşamımızın kritik safhalarını da etkilemektedir.
Tarih bir bilimdir,ilimdir,geçmiştir,gelecektir;geçmiş ile gelecek arasında köprü görevi gören anlatıdır. İlkokul çağlarımdan itibaren sürekli bu tanımlarla karşı karşıya geldim. Peki tarih,gerçeğin kendisi midir ? Yoksa hayallerle olan kurgusu mu? Olaylar,kişiler,yaşanmışlıklar tüm yönleriyle beraber tarafsız bir biçimde ele alınabilir mi? Kapsamlı bir soru oldu. Bu noktada önem taşıyan husus bakış açımız ve kendimizdir. II.Abdülhamid’in hayatını anlatan bir kitap okumuştum. Abdülhamid’in anılarını kendi yorumlarıyla anlatmıştı,yazar. İstanbul tehlikeye düştüğünde başkentin Bursa’ya taşınması gündeme geldiğinde: ‘’Bizans İmparatoru Konstantin kadar da mı olamadık?’’ demişti,yüce Hakan . Tahtının başında savaşarak ölme arzusunu dile getirmişti. Kitapta anlatılan çok kısa bir kesiti örnek verdim. Bu kitabı kaleme alan yazar, Vahidettin’e karşı hiçbir eleştirisi olmadığından aynı zamanda yüceltir,son padişahı. İki yıl sonra akademik anlamda güçlü bir kalem tarafından yazılmış tarihi kitap okumuştum. Cumhuriyetin ilk yıllarını,kuruluş aşamalarını anlatıyordu.Vahidettin’e itham edilerek; son Bizans İmparatoru Konstantin kadar da mı olamadın ki tahtının başında savaşarak vatanını savunamadın tarzı bir soru ile son padişahı sert bir üslupla eleştirmişti. Siyasi ideoloji bakımından iki zıt fikir... İki farklı roman… Aslında bu anlattığım kısımlar da ortak paydalar var . İnsanın kendi yorumu ile bulabileceği! Ben bir eleştiri yapmadım. Sadece farklı fikirlerin ortak paydalar da nasıl buluşabileceğini örnek gösterdim.
Bu nokta da örnekler başlıklar altında sıralanıp çoğaltılabilir.Tarihi kapsamda değil hayatın her alanında bu varsayımlar gerçekleşebilir.Basit bir örnekle açıklamak gerekirse ne söylenebilir? Bir sınıf ortamı düşünün. Ders işleniyor,sıkıcı bir atmosfer… Bahar ayları gelmiş,dışarı da tatlı telaşlar var…Bahar ile gelen mutluluk haykırışları insanların gözlerinde yankılanıyor. İnsan fıtratın da vardır; elbet sıkılan öğrenciler olur,sınıf ortamında.Okulun yaşının çok eski olduğunu ve yıllardır tadilat yüzü görmediğini düşünün.Bir de yılların vermiş olduğu bir yorgunlukta olan sınıf camı var,hesapta.Arka sıralar da arkadaşları ile şakalaşan afacan bir öğrenci ani bir el hareketi ile camı kırıp elini keser. İşte o an! Farklı psikolojiler olduğunu varsayıp düşünürsek insanların hissiyat dünyası ne olur? O sınıfı temizlemekle görevli olan kişi olağan dışı işlerle uğraşacağı için bu durumdan hoşnut olmaz. Sınıfta olan kurnaz bir öğrenci,ders kaynayacağı için bir mutluluk hazzı duyar. O dersi işlemekte olan öğretmen,çocuğun çektiği acıyı görünce büyük bir üzüntüye kapılır.Çocuğun şakalaştığı öğrenci, o işin sonucunu üstlenmekten korku duyar… Bir olay,farklı düşünceler. Aslında bunu tablo olarak düşünebiliriz. Her şey bir an için durmuş ve insanların yüz çizgileri her şeyi dışa vurmuş! Nereden baktığına bağlı…
Tarihe mâl olmuş insanları eleştirmedim . Anlık yazdığım için aklıma gelenleri aktardım.Diğer örnekte de böyle bir olay olduğunda insanların vereceği tepki aynı olur,mutlak kalır tarzı bir şey de öne sürmedim. Felsefi bir tutumla kendi nazarımda anlık duygu ve düşünce yoğunluğunu yorumladım,kalemimin yazabildiği kadar…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.