- 588 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Kurşun acısını düşünmek yüzümüzde kan izi bırakmaz…
Kurşun işlemiş yüzler vardı bir zamanlar karşımızda, hızları tetik çekme zamanları ile azalan, o kadar çabuk yandı ki canımız, yaz güneşinin en kızgın yakışı bile bu kadar hızlı değildi, sonra o kurşunun acısı bedenimizi delip ciğerimize saplandı ki anladık her yanış, her yakarış sevgili acısı kadar değilmiş...
Sonra sustuk, içimize işledi bu acılanma, yüzümüzün rengi değişti, acının tadı bulaştı dilimize ve sustuk, sakinleşti, kızgınlıkları sakladık yüreğimizin dışına ki kendi acımızla kavrulma zamanları başladı.
Herkes kurşun yarası sandı ama biz biliyorduk ki sevgili acısıydı bu…
Ve her şeyimizle birlikte tüm benliğimizi de ortaya koyarak erteledik tüm kasılmışlıklarımızı bedenimiz sarsılırken.
Burnumuzda bir koku, içimizde bir hasret sızısı kaldı.
Kurşun acısını düşünmek yüzümüzde kan izi bırakmazdı…
Ben tek kişilik yaşamımda iken, şimdilerde artık iki kişilik düşünür oldum. Bir seni sonra da kendimi düşünürken, öfkeden ve de yalnızlıktan uzak, yaşamın şekilsiz acıları ile boğuştum durdum...
Artık üzerimde kendi düşüncelerim ile kendi varlığımın içinde sen de varsın...
Artık hisler kelimelere bulaştı, düşüncelerin tümü de hislere bulaştı..
Bundan sonrası, hayatı başka başka düşüncelerle de ağırlaştırmaya gerek yok sanırım, çünkü bu anlatımların hepsi yaşamın içinde zaten ters yüz olarak var, hangisi önde ve ne şiddette bilinmez…
Sadece düşünülür dudaklardan düşecek tek kelime yüzümüzde nekadar donuk kalacak…
Ve artık biz kendimizle beraber kaç kişilik düşünüp yaşam savaşı vereceğiz…
Bir an gelecek ki kirlenecek tüm yaşamız, sedece nefes almaların zorluğu basınca ciğerlerimize, etrafımızda görmek isteyeceğimiz kim olacaktı. İşte zaman tüm sorulara cevap verirken bunu asla bilemeyecek çünkü hep gizlimizde saklı kalmış biri olacaktı diye sözümüz vardı kendimize...
Belki de bu yaşamın düşüncede varlığı olacaktı tüm sarkıntı düşünceler yok olunca…
Biliyorum ki, unutmam da mümkün değil ki, bir gün ansızın, hiç bekelemediğim anda, kendi halime acılanırken, sabahı erken olmuş bir gün donümündan sonraki sabahın erkeninde, beklenmediğin bir anda, “sever misin beni” dermişin gibi bir bakışla karşıma çıkmıştın…
İşte o andan sonra bu güne uzanan bir yolculukla, ne kadar zaman geçti bilmiyorum ama, sanki yüzyıldır sever kaldım seni…
Sebebini, böyle ansızın sevmenin sebebini mi düşündün, çünkü gözlerin ve de gülümsemenin en anlamlısı ile düşmüştün yüreğimin mantıksız kalmış, soyut bir kısmına…
Ki, galiba sevmek buymuş dedirterek sevmeye bulaşmış oldum senle…
Bu günlerde her şeyin ardından, erkendi bitip tükendiğimiz derken, kaç zamanın kayıplıklarının hesabını kendi varlığımıza mühürlerken, bu bitirileşlere sebep olan kendi güçsüzlüğümüz müydü?
Yoksa, sadece umarsız bir duruş muydu beraberce yaşadığımız adına bizim sevdamız dediğimiz, bir var oluş muydu aslınsa
sahiplenemediğimiz.?
Bu, bir çeşit sorularla geçiştirmekti belki de aslında sadece yaşamın tüm özlemlerinin içinde kalan var oluş duygusu değil miydi ki biz birbirimiz için varız derken bile doğan şüphe duygularından şaşarak yaşamak..
İnsanın canı bir kere yanmaya başlamasın, şartların altında ezilmeye gör ki her an tekrar yanacak bir canı beklerken, o canla yaşarsın.
Özlemini bile çekersin bir tek kelimenin, hele buğulu bir sözün, neden hep aldılar elimizden de yerine bu acılanmaları bıraktılar bize derken bile dilindeki o acıyı hissedip beklersin bir buğulu söz...
Ama o buğulu söz çıktığı buğulu dudaktan asla gelmez dersin bir daha, çünkü kaybettiğin zamanlar örtmüştür hepsinin üsütünü kırağı tutturarak...
Ama çoğu zaman hiç beklemediğim bir zamanda ise, çünkü sendeki beni görüyorum der gibi hayata yeniden bir bakış atmak istersin, bilirsin imkânsız olduğunu da sadece bir benlik mücadele ümididir bu ki artık kendini kendinle savaşa davet bile edersin. Oysa herşey hercai bir menekşeden dönme bir duru beyaz gül olsun diye düşünürken zaten tekrar kalmış olursun hayatın imkânsızlıklariyle…
Evet sevgili, erken bitirdiğimiz bir yaşamın parçalarıydık biz, hep yarınlar bizim olacak dediğimiz hâlde…
Mustafa yılmaz
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.