- 544 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
YALNIZLIK YAZILARI
.....kar yağdığı gündü ,sabah fark ettiğim bu beyaz çöl ruhuma mutluluk duyguları yaymış ince bir sevinç sıcaklığı hissetmiştim evden çıktığımda , kadife yağışları ile kar daha bir coşkuya dönüştürdü sevinçlerimi,şehre bir beyaz buse bırakır gibi sessiz sedasız düşüyor gibiydiler , bu kar beyaz şölen karşısında birikmiş hüzünlerim kaybolup gitmişti , sır dolu uzanmış şehre bakıyorum Topkapı sarayı ve yarımada İstanbul karlar altında insana düşler kurduruyor , beyazın bu sessizliği şehrin sabahını saran sis tozlarına benziyor ,kar taneleri her biri birbirinden farklı , birer melek gibi huzur verici iniyor yere ve İstanbul hiç alışık olmadığı kadar mutlu harika bir fotoğrafı kayda geçiriyordu, ağaçların kar ile kaplı görünümleri bedeninden ayrılan ruhun beyaz ve ışıklı tasavvuru gibi,yürüyorum derin hayaller kurarak , ne rüzgarın ıslığı ne de kuşların ötüşleri kar karşısında ilgimi çekmiyor , içli hikayeler okuyor gibiyim,kar ve soğuk kamçılarını sallarken yalnızların dünyasında neler oluyordu beni düşünce sancılarına atan bu duyguyu gün boyu taşıyacaktım…
……hava serindi ,alnım üşüyor ellerim sızlıyordu ,kuru bir yaprak gibi soğuklar karşısında titriyor bir o yana bir bu yana ne yapacağımı bilemiyordum , caddeler kalabalık ve çok can sıkıcı ,trafik tam bir çıkmaz ,araçların kimi kaza yapıyor ,kimi çarpıyor kimi şöförler aniden bağırıyor ,kornaları yerli yersiz basıyor,beklenmedik kavgalar ve mağdur olan güzel insanlar…vb uzayıp giden bir sabah orkestrası,her şey, evet her şey beni rahat bırakmıyordu sanki,oysa şu sıralar ince bir hüznüm var ve buruk günler geçiriyorum,işte bu yüzden sessiz duvarlardan farksız dolaşıyorum ,kalabalıkların içinde çok yalnız biri gibi,kentin şa şalı yerlerine çıkıyorum hiçlik akıyor caddeler ve vitrinler, ölümlü bir dünyanın kötü rüyalarından farksız bin maske takmış insanlar,manşetlere çıkan haberlerle ün yapmış yerlerin gündüz ve geceleri bela sağıyor olduğunu hatırladım, görsel ve yazı medyası şehri paranoya,cani,katil ve psikopat dolu olarak gösteriyor,tabi ki gerçek değil ,neredeyse birkaç iyi insan kalmış kıymetli taşlar gibi yerlerinde duruyor ve onlarda hayalet gibi orta görünmüyorlar, işte medya dediğimiz,medya terörü bu,buralardan insanın kaçıp gitmesi gerekirmiş gibi bir algı fotoğrafı tanıtıyorlar ,bunca duygu düşünce anaforunda yüzüm paramparça olmuş hissediyorum,ne zaman dışarı çıksam kulağıma gelen hoyrat kahkahalar kirli lügatlerden fırlamış üsluplar ve topluma bilinç altı yıkama ,insanımızı dönüştürme ve ayrıştırma gayretleri mide bulandırıcı, bu yüzden oluşan hastalıklı fikirleri dinlemekten kendimi koruyorum, ne zaman şehre insem bunları duymak,tanık olmak, oluşturulan umutsuz ve saldırgan bakışların örneklerine rastlamak beni rahatsız ediyor ,sokaklardan sokaklara geçiyorum anlamını yitirmiş onca görüntü ses çöplüğü sağanağı altında nabzım yavaşlamış kalbimin sancıları çoğalmıştı neredeyse,kendimi şehrin doğal ve ruhani manzarasına veriyorum,uzakta boğaz buğulu bir mavi ile ne güzel gülümsüyordu, çağlar açan medeniyetimizin sembolü ulu mabetlerimiz ve ezanlarla süslü minarelerimiz her şeye rağmen tüm iç ve dış ihanetlere rağmen kış ortası yazdan bir güneş gibi parlıyordu , işte diyorum gerçek bu …!!!,ben buldum istanbul’umu...
mustafa kaya
2015
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.