- 886 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
BENİM ÇOK SEVGİLİM VAR
Oldukça sefil bir çocukluk yaşadım ben. Kurtköy’ün sefilleri deyince, baba-oğul olarak ilk akla gelen biz olurduk. İnsanların sevdiği değil de acıdıkları olabilirdik ancak. Sigara ve soba dumanından kapkara olmuş ahşap tavanı, kırık dökük tahta sandalyelerin ek yerlerini tahta kurularının mesken tuttuğu köy kahvesinin duvar diplerini çevreleyen peyke diye anılan tahta oturaklarını divan olarak kullanıp, tavlayı yastık, pöstekeyi yatak, babamın eski paltosunu yorgan yapıp yattım senelerce. Hem de çocukluğumun en güzel yıllarında.
Böyle bir çocuğun , diğer köy çocukları gibi, kızlara bakmaya, onlara âşık olmaya, olduğunda açık etmeye ne kadar hakkı olabilir ? Ben çocukluğumda herhangi bir kız çocuğu ile oynadığımı bile hatırlamıyorum !
Yine de seviyor işte gönül. Hani şu ferman dinlemeyen gönül. Ben de zaman zaman, kalbimi birine takıp, ben de ona bakıyorum, diyebiliyordum işte. Hem de en güzelini, en popülerini seçiyordum üstelik. Oldum olası sıradanlığa razı olamadım zaten. Popüler diyorsam, herkesin gözü olduğu, kaşı gözü çok güzel , fingirdek olanları değil - ki öylelerinden oldum olası nefret etmişimdir -gönlü, yüreği güzel olanı seçtim daima.
Sefaletin en doruk noktasını yaşadığım o günlerde bile, seçmiştim öyle birini. Ona bakıyorum ben diyebiliyordum. Ama bunu benden başkası asla öğrenemedi. Çünkü sadece kendime söyleyebiliyordum. Gördüğümde de, tabiri caizse, çok acıkmış birinin, lokanta vitrinindeki yemeklere, pastahane vitrinindeki pastalara baktığı gibi bakardım. ( Öküzün trene baktığı gibi sözü biraz ağır geldi. )
Tüm gençliğim böyle geçerken, nasıl olduysa, bir akraba kızı sayesinde, benim de bir sevgilim oldu. Yıllarca onun aracılığı ile mektuplaştık. Yıllar sonra da kader yollarımızı birleştirdi ve evlendik. Çocukluğumun bütün bunalımları evliliğimde ortaya çıktı. Çok kötü bir koca oldum. Fizikî şiddetim olmadı ama psikolojik şiddetimi benim diyen insan evlâdı çekmezdi. Eşim aşırı sabırlı, fedakâr çıktı. İnadına sabretti bana. Yüzüne karşı da, arkasından da aynı şeyi söylüyorum yıllardır : Onun yerine yüz kişiyle evlenmiş olsaydım eğer, doksan dokuzu bana tahammül edemezdi ! Artık doğru mudur, yanlış mıdır yaptığı bilmem ama o sabretmeyi seçti işte.
Dört tane evlât verdi bana. En zor büyüttüğü - büyütmeye çalıştığı - çocuğu kesinlikle ben oldum.Aslında merak etmiyor değilim : Çok samimî olarak cevaplasa, acaba pişman mıdır ? Tabii bana memnun olduğunu söylüyor.
Şimdi Allah üç tane de aslan gibi erkek torun bağışladı. Hayatın en güzel renkleri, meyveleri onlar. Onların sevgileri, ilgileri, tüm yaşadıklarını, çektiklerini unutturuyor insana. Galiba, onlara sahip olabilmek için, yeniden dünyaya gelip, tüm çektiklerini tekrar çeker misin, diye sorsalar, hiç tereddütsüz kabul ederdim.
İşte böyle : Bu gün Sevgililer Günü. Sizin sevgiliniz var mıdır, yok mudur, bilmem ama, gördüğünüz ve anladığınız gibi ; benim bir sürü sevgilim var. Allah, hepimizinkileri bağışlasın, kimseye acılarını, yokluklarını göstermesin.
YORUMLAR
Fikret bey ben eskiden olduğu gibi yine inadına doğru hak bildiği konuşan ve olduğu gibi olan insanları takdir ediyorum burada..Bir insanın kendini eleştirmesi onun değerli bir insan olduğunu gösterir öncelikle.. Yoksa kimileri gibi onun bunun sayfasına girip sivrileni kıskanıp ona buna eleştiri yazmak bu siteden kaçırtmak soğutmak iş değil..Ne güzel zorlukla acıyla ayakta durmak ne güzel böyle değerli bir eşinizin olması umarım her gününüz bir önceki günden daha güzel olur...Çok güzel anlatmışsınız..
Fikret kardeşim merhaba...
Hani bir söylem vardır ya "altına imzamı atarım" diye.
Yazdıklarınız bire bir benimde hayatım.
Çok şükür o eski günler geçti. Şimdi mutlu ve huzurluyuz.
Dallandık,budaklandık, çoğaldık...
ALLAH CÜMLEMİZİN MUTLULUĞUNU DAİM ETSİN...
SELAMLARIMLA...