KÜFÜR ÇÖZÜM DEĞİL...
İnsanın dışının görünüşü içinin aynasıdır, derler. Aynı minval üzere dil, gönlün aynasıdır; kalp temiz olursa, dilden güzel sözler çıkar...
Dil, kültür ve iletişim aracı olup, esasta konuşmaya dayanır. Kişinin üslûbu ve kullanılan kelimeler sahibinin kültür düzeyi hakkında bir fikir verir. “Üslûbu lisan ayniyle insan!”-Y.K.Beyatlı
Aklı karışan, ruhu kararan,
Dengeyi bozan küfre baş vurur...
Gerçekten kaçan, âcizlik duyan,
Karamsar olan küfre baş vurur... ‘2006’
Dil; kendini ifade etmek, duygu ve düşüncelerini aktarmak ve iletişim kurmak amacıyla kullanılır. Dili kullanmada herkesin aynı derecede başarı göstermesi beklenmez. Ancak kullanılan dilin ve üslûbun etik ve ahlâkî değerler bazında usturuplu ve ölçülü olması gerektiği hemen herkesin malûmudur...
Dil, canavar gibidir, serbest bırakılırsa parçalar, ama önce sahibini... Kişi, dilinin altındadır; konuşunca ne olduğu anlaşılır... Ruh ve beden sağlığı yerinde olan insan kolay kolay küfretmediği gibi küfürden de medet ummaz...
’Küfür’ kelimesinin menşei Arapça ’kufr’ olup, iki anlamı vardır:
1.Sövme, sövmek için söylenen söz, sövgü.
2.Tanrı’nın varlığı ve birliği gibi dinin temellerinden sayılan inançları inkâr etmek ve bu yolda söylenen söz.’Bkz. TDK Türkçe lügatler...’
’Küfürbaz’ kelimesi ise aynı kökten türemiş olup,
kufr ‘Arapça’ + -bāz ‘Farsça’ = kufrbāz ‘Anlamı: Kaba sövgüleri çok kullanan, ağzı bozuk, ahlâksız, küfrü âdet edinmiş olan.’
Bütün yaratılanları Yaradan’dan dolayı sevdiğimize göre, yaratılanlara acı söz söylemek, onları aşağılamak, zulmetmek, haksızlık etmek hiç kimseye hak olmadığı gibi hiçbir mantıkla ve iz’anla da açıklanamaz...
Küfür edene, küfür savurana ’küfürbaz’; küfre gidene ise ’kâfir’ denir... Kutsal inancımızda küfretmeyi de bir nevi ’küfre gitmek’ olarak tefsir eden bazı mesnetler olsa gerek! Durup dururken kim kendisini inkâr etmek ister ki...
Küfretmek bir ’deşarj’ aracı mıdır?
Genelde kendisine yetmeyen, var’la yetinmeyen ve haddini bilmeyen ’asosyal’ insanlar mukayeseler yapmak suretiyle ’aşağılık kompleksi’ geliştirirler. Öyle ki her vesileyle küfre baş vurmak onlar için âdeta bir çözüm, bir çıkış yolu olarak gözlemlenir. Aslında bu, onların has zafiyetlerinin bir ürünüdür...
Küfretmek, aşağılık duygusunun bir yansıması olup, halk arasında külhanbeyi ağzıyla ’sinkaf’ edebiyatı ‘!’ diye bilinir... Bu ’kıytırık’ ağız, genel olarak köprü altı yaşantısıyla yoğrulmuş ve sokak kültürüyle haşir neşir olmuş insanların sergilediği bazen görsel, çoğu zaman işitsel bir kirlilik ‘pollution’ olmaktan öteye geçmez...
Belki de bir ihtiyaçtır deşarj olmak istemek... Deşarj olmanın pek çok yolu vardır, lâkin hangi yolla deşarj olursak olalım, hiç kimseye ve hiçbir şeye ne madden, ne de mânen asla zarar vermemeliyiz. Toplum hayatını düzenleyen ve herkes için geçerli olan hukuk kurallarını cezai müeyyideleriyle birlikte dikkate almamız elzemdir...
Haz duyarak tatbik mevkiine koyabileceğimiz bazı yöntemler:
--Şiir okumak/yazmak
--Şarkı türkü söylemek/dinlemek
--Resim çizmek/seyretmek
--Karalama yapmak/çiziktirmek ‘doodle’
--Yürümek, koşmak, yüzmek
--Pedal çevirmek
--Kültürfizik yapmak
--Enstrüman çalmak
--Müzik yapmak
--Bir şeyler yemek/içmek
--Bilgisayarla oyalanmak
--TV izlemek
--Güzel düşler kurmak
--Bir dostla sohbet etmek
,...
Aman dikkat! Yaşımız başımız ne olursa olsun, asla unutmayalım ki küfür, sahibini hiçbir surette yüceltmez ve onurlandırmaz... Küfretmek ve bunu bir maharet, hatta marifet sanmak ne şecâat, ne de fütüvvet arz eder...
Her fenalıktan sakınmanın yolu, dili tutmaktır, zira en büyük belâ dilden gelir... Üstelik sonuçlarına mutlak surette katlanmamız gereken bir menfiyete angaje olmayalım...
Tipleme:
İçki içerek kendinden kaçar,
Her dem bayramlık ağzını açar;
Etrafa galîz küfürler saçar,
Ol hâl-i pür-melâli çar nâçar... ‘2006’
Küfürsüz, küfürden ve küfürbazlardan uzak nice huzurlu, esenlikli ve mutlu yaşantılar dileğiyle...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.