- 857 Okunma
- 3 Yorum
- 1 Beğeni
ALTMIŞ SEKİZ KUŞAĞI...
Bazen bir ses, bir koku, bir tat, bir resim, bir görüntü veya bir simge insanları alıp nerelere götürüyor…
Bu yolculuklar kimi zaman özlenen anların, kimi zaman hatırlamak istenmeyen anıların hüzünlü zaman tünelinde yol alıyor.
Değerli bir üyemizin yazıma yaptığı yorumun içinde Alplerde geçen çizgi film HEİDİ den söz eden cümlesine rastlayınca öyle çok heyecanlandım ki…
Aklıma geldikçe içim titrer hala…Dağlara, yaban hayata bayılırım…
Kızımın boynundaki resimli Heidili kolyeyi tuvalete düşürdüğünde döktüğü sesli göz yaşları bu gün bile yüreğimi çok acıtır.
Bir an anıları bırakıp gerçeklere döndüğümde ne çok soru işareti beliriyor o kıt aklımda…
Dünya alemi nereye doğru yol alıyor?
Bu olan bitenler neyin nesi ve nedenleri nelerdir?
Bir gün gerçekten dünyanın sonu gelecek mi?
Kıyamet günü denen bir gün bu günler mi yoksa?
İnsan nesli yaratılalı beri ‘Ölüm’ denen tek gerçek varlığını hiç şaşmadan sürdürüyor.
O günlerden bu günlere gelene kadar toprağa giren faniler ‘kabir azabı’ denen bir inancın haksızlığına mahkum olmuyorlar mı?
İnsanlar yeniden dirildiklerinde, İslami inançlara göre herkesin yaşı 18 mi, 25 mi, yoksa 30 mu olacak?
Bu kurala Müslüman olmayanlar da dahil mi?
Kelimeyi şehadet getiren her kim olursa olsun, Müslümanlığı kabul etmiş ve cennete girmeye hak kazanmış mı olacak?
Kuranın da yazdığı gibi HZ İsa dünyaya geri dönecek. Uzun yıllar yaşayacak. Savaşlar yapacak. Evlenip çocuk sahibi olacak ve bütün dünya alemi Müslüman olduktan sonra mı asıl büyük kıyamet kopacak?
Çocukluğumuzdan bu yana din insanlarımızdan duyduklarımız doğru mu?
Yani; yalan söyleyenlerin dili kökünden koparılacak. Kapı dinleyenlerin kulaklarına kızdırılmış şişler sokulacak. Saçını gösterenler her saç teli kadar cehennem azabı çekecek. Namaz kılmayanlar kızgın saclar üstünde mi kılacaklar?
Daha bunun gibi öğrenmek bilmek isteyeceğimiz neler de neler var…
Fakat zamanımız ve günümüz insanları öylesine bilgili, donanımlı, kültürlü, cabbar ve cevval ki; sanırsın ayaklı dev bir kütüphane hepsi de.
Ve sanırsın ki bu cevherlerin tümü bu Defterde bir araya gelmiş.
İşte bu nedenledir ki; bizim gibi üç sınıfı da aynı derslikte okumak zorunda kalanlar, bu gelişmeye ve bu yoğun kültür birikimine yabancı kalıyorlar ister istemez.
Bizim nesil , ilkokul eğitiminden elinde aklında ve yüreğinde kalanlarla idare ediyor çoğunlukla.
O nedenle böylesine tok gözlü, iddiasız, idealist bir o kadarda romantik, duygusal doğal ve sadeler ya…
Bu günlükte bu kadar dostlar.
YORUMLAR
Gün doğarken, mutlak batışına kulak eğerek, güneşe göz kırpar...Tekrarını mı yaşar gün.yoksa tekrarları mı yaşatır,bilinmez... Bilinen tek şey,gün doğacak ve güneş batacak....
Peki ebedi son ?
Kim bilir,bu varlığın ipini elinde bulunduran,bizi ne zaman sobeleyecek...Belkide bütün bu yaşananlar an'ın küçük bir tekrarı. Ya da an içinde binlerce an...
İlahî Komedya (Tanrı İle Şeytanın Oyunu) !!!
Ezelin hikmetinden,ebedi bir hikayenin içinde yaşamaya çalışan insan,aklının yenemediği duygularını Tanrı'ya hibe ediyor. Şeytan bu durumda,insandan geride kalan aklın tamamını istiyor. İnsan, Tanrı ile şeytan arasında tercihini yaparken,yaşadığı dünyada, ölümsüzlük uğruna aklını şeytana feda edebiliyor.Ölüm geldiğinde ise, bu kez Araf'ın öbür yanına geçmek,aklını ve duygularını sınırın diğer tarafına geçirmek için, aklı ile duyguları arasında yeni bir savaş veriyor.
Savaşın insanın içinde hiç bitmemesi ,İlahî Komedya'nın insan aklının dünyasına yazılırken,insan aklından Tanrı'nın kulağına fısıldanmasına,şeytanın engel oluyor.
İnsan bütün her şeyi aklıyla yenebileceğine inanırken,ölüme karşı, duygularıyla engel olmaya çalışır. Tanrı'ya her duygusal yalvarışın ardından,anlamını bilemediği duaları defalarca sayar.Duaların ardından insan kendine geldiğinde;Tanrı'nın aklının her zerresinde olduğunu unutur; ve insan yeniden şeytanla yarım kalan yolculuğuna devam eder.
Son bir ölüm yoksa,ölüm bir son değilse,insan bedenini terk ettiğinde ruh,İlahî Komedya'nın en önemli oyuncusu insan,şeytan bu oyunun içinde, insanın ebedi yol'daşı;Tanrı ise bütün bu senaryonun sahibi-dır.
Üç dilek,üç ölüm, ve ölümün sonunda Araf ! Ya Araf'ın diğer yanı hep bu yan,yani dünya ise? Ya gerçekten biz,bu dünyanın değişmez,yok olmaz oyuncuları isek? Ya sürekli gece-gündüz gibi her sonun başlangıcında yeniden,yeniden kendimizi yaşıyorsak?
Bence de İlahî Komedya (Tanrı İle Şeytanın Oyunu) !
Oyun uzun,senaryo ise bizin kader oyunumuz ! ''Var mısınız İlahî Komedya’da ölümsüzlük oyununa ?'' :)
saygılar,sevgiler
DEVRİM DENİZERİ
Ancak perde bu cümleyle kapanıyor sanırım...
Gün doğarken, mutlak batışına kulak eğerek, güneşe göz kırpar...Tekrarını mı yaşar gün.yoksa tekrarları mı yaşatır,bilinmez... Bilinen tek şey,gün doğacak ve güneş batacak....
Peki ebedi son ?
Ne güzel ve ne yerinde bir ileti. Çok makbule geçti...
Sağ olasınız.
Selamlar.
İnsanlığın sonu,zamanın sonu,evrenin sonu bir son olacak elbette ama tasavvur ettiğimiz gibi mi,her gün çeşitli sebeblerle binlerce insan ölüyor bu insanlığın sonu olmasa da onların sonu,bazı insanlar ölmesin o zaman görelim duru mu,diyeceksin ki ölümsüz insan var mı,bilimsel ilerleme bu hızla sürerse bazı oligorklar bu bilgiyi kendilerine saklayacak bence,selamla
DEVRİM DENİZERİ
SELAMLAR...
Sorular,sorular kovalıyor duruyor, bu dünya düzeni ve evrenin işlemesindeki mucize yaratıcıya işaret diyorlar,gerçekten bu işleyişi yaratan varsa yandık diyor ve ekliyorlar hangi dinden olursa olsun bir aileden çocuk alınıp dier dinlerdeki ailelere verilirse çok büyük bir yüzdeyle çocukların ruhu duymadan o dine ait oluyor,dile getiren ateistler ret ediyor,bir dine inananlar çürümüş kemikler birleşip insan olacaına inandıktan sonra haksızlıkmış,yok başka birşeymiş anla mı kalmıyor elbet yeniden diriltecek güç her şeyide güzelce
halleder bana kalırsa inançlı olsam da kapitalist sistemlerin dini desteklemesi bir çapanoğlu meselesi olduğu üzerinde şüphelerim var çünkü ahiret inancı olmazsa bu zenginlikteki eşitsiz bölüşüm kaos ve yıkım getirirdi kendini kandırmaz cennetini bu dünyada kurardı,çok geniş bir konu yaz yaz bitmez ,selamla.