Ah o eski sinemalar
Bugün pazar, yani tatil günü. Hava yine karlı, puslu. hiç sevmem böyle kapalı havaları. Ruhum
sıkılır, aynı hava gibi sislenir, puslanır. Böyle günlerde canım bir şey çekmez, oturur kalırım. Oysa eski günlerde olduğu gibi sinema salonları olsa, sinemaya gitsek, kalabalığa karışsak. Ankara’da var ama otobüsle gideceksin. Şurada çarşı içinde bir sinema salonu olsun isterdim. Dışarıya bir duvara afişleri asılsın.
Bir iki yıldır sinemaya gittiğim yoktu bir kaç ay önce İstanbul’da kızımla gittik. Hümeyra’nın boş rolde olduğu gerçekçi güzel bir filmdi. filimde ağladım. Baktım ki kızım da ağlamış..
Eski sinemaları, sinemalı günlerimizi özlüyorum. Anneannemlerin evinin yanındaki Özer sinemasını ve orada seyrettiğim filmleri, o üstüne dizildiğimiz dört beş sıra sinema duvarının
yanına yapılmış o derme çatma yeri. Yine de sanıyorum sekiz on kişi sığardı. Aşağıdaki seyircilere kuş bakışı bakardık. Oradaki insanlar geliyor gözümün önüne. Hepsinin isimlerini unuttum ama görüntüleri gözümün önünde. Annemin babası ağababbamın, anneannemin sesleri hala kulaklarımda. Gereksiz şeyler yünden ağababamın anneanneme kızmalarını hiç unutamam. Bu sinema sayesinde yabancı filmleri de seyrederdik. Bizim buradaki sinemalara nadir gelirdi yabancı filmler. Çünkü pek rağbet görmezdi. Çoğunlukla yerli Türk filmlerine gidilirdi. Vurdulu kırdılı filmler sadece erkeklerin gittiği günlerde gösterilirdi.
Aile matinesi günleri çok eğlenceli olurdu. Burası o zamanlar küçük bir kasabaydı. Hemen hemen herkes birbirini tanırdı. Arada örmek için el işlerini bile getirenler olurdu. Bir yerden
diğer tarafa seslenirlerdi:
- Kıız Ayşe! Hoca dayı seni nasıl gönderdi sinemaya?
-Lâfa bak hele. Kız sen beni hiç mi tanımıyon! Hoca dayına soran kim. Arasın da bulsun beni sinemada. Türkân Şoray’ın filmi bu! Hiç kaçırılır mı?
Sinemada gülüşmeler sarardı ortalığı.
Ayşe teyze:
-Kız sen söyle Fadime! Ya sen nasıl uyuttun Mehmet ağayı?
Yine gülüşmeler arasında:
-Sen hoca dayıyı camiye savuşturmuşsun. Ben de dükkanına yolladım. Adam ekin, bulgur satacam derken karıyı mı hatırlar..
Ayşe teyze en yukarılarda oturan sinema sahibinin akrabaları olan kesimdeki Ayla’ya dönerek o kalın sesiyle:
-Bakıyom sizin tuzunuz kuru. Bizim gibi sinemaya parayla girmiyosunuz. Kıkırdayın bakalım.Bedavacılar sizi!
Aralarından biri:
-Ne yapalım. Amet ağa senin de kardeşin olsaydı.
- Kız, Allah’a mı karışalım şimdi. Öyle değil mi Türkân?
Türkân sinemacının kardeşiydi..
Yine yarı loş sinema salonunda gülmeler, konuşmalar.
Eğer film dramsa gözyaşlarımızı sinemadan çıkmadan silmeye çalışırdık. Dışarda aydınlığa çıkınca a a,şunlara bakın ağlamışlar demesinler diye.
Annem bize sinema izni verirdi.Babam ise gitmemize hiç karışmazdı.Üstelik bizde çocukken sinemaya bedava girerdik. Ya babam gönderdi derdik, ya da babam bizi belediyenin odacısıyla
birlikte gönderirdi. Bunu babamdan biz isterdik, Amed ağa bize inanmıyor diye.
Yazın ise açık hava sinemaları vardı. Şimdi bir tane sinema yokken küçük kazada iki açık, iki kapalı salon sineması vardı. Açık hava sinemasına akşamları ailemizle birlikte giderdik. Orada solunan hava da bir başkaydı.
ŞİMDİ SİNEMA YOK, TİYATRO YOK..Eve çakılıp kalıyoruz çoğunlukla televizyon başına ya da bilgisayarın başında pineklemeye. Bazen düşünüyorum. Ne yapıyorsun sen diye. Kalk silkelen kendine gel. Hava bozuk, moral bozuk.. Tamamlamam gereken resim odamda bana bakıyor yarım kayıklarıyla. Yelkenli olacaklar inşaallah direklerini yaparsam.. Denizin kıyıya vuran dalgalarını biraz daha üstünden gitmeliyim.
Kar yağışı hızlandı. hava biraz açar mı acaba. Hava bozukluğu yüzünden bugün Keçiören Türk sanat müziği koromuz da ertelendi. Akşam telefona mesaj çekmişler..
Ah bir sinemamız olsaydı..
11. 01 2014 / Nazik Gülünay
YORUMLAR
Harikasın dost ya nerelere götürdün...
Yazlık sinemalarımız vardı..masalarda aileler otururdu..
Kışlık sinemaların önü kitap değiştiğimiz, okuyuyp, alıp sattığımız mekanlardı..
Sen söyleyince hatırladım.. Epeydir ben de sinemaya gitmiyorum..
Film izlemek sinemada izlemek kadar keyif vermiyor ama... Beğendiğimiz repliği geri alıp izleyebiliyoruz. Anlayamadığımız yeri geri sarabiliyoruz. her dönemin kendine özgü güzellikleri var..
Anımsattığın için sağol dost..
glenay
Yorumunuza çok teşekkür ederim,
selâmlar..