- 11573 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Mehmet Kaplan Kültür ve Dil Kitap Tanıtımı
MEHMET KAPLAN, KÜLTÜR VE DİL, İSTANBUL, Şubat 2012, 208s
ŞAHİN ÇALĞAN
CELAL BAYAR ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM FAKÜLTESİ 2. SINIF LİSANS ÖĞRENCİSİ
Mehmet KAPLAN’a göre; Türkiye’de bazı aydınların kültür ve dil üzerine yanılmalarının iki sebebi vardır:
1)Dil ve kültürü milletin tarihi dışında görmek
2)Kültür ile ilim ve tekniği bir birine karıştırmaları
KAPLAN hocanın yıllarca dil kültür konusu üzerinde durmasının sebebi: Aydınlarımızın kendi kültürüne yabancı kalmasıdır.
Türk Edebiyatı ve Türk Milletinin kültürel Değerleri Bölümü
Türk edebiyatına ait bütün eserlerin doğru bir şekilde incelenirse bizlere çok şey kazandıracağına inanıyor. Her medeniyetin maddi ve manevi unsurlarının bir bütün halinde olduğunu dile getiriyor.
Din ve Kültür Bölümü
Kültür her hangi bir toplumun dininin vücut bulmuş halidir. Din kültürü aşan ve onu besleyen bir kaynaktır. Batı kaynaklarından beslenen aydınlarımız Osmanlı aydınlarından daha uzak kalmıştır halka. Osmanlı dini İslam’dı halk ile ortak yanları vardı. Batı dil ve kültürü ile yetişen aydınlarımız hem eski Osmanlı hem de halk tabakasına yabancı kalmıştır.
Kültür Millet ve Ordu Bölümü
Bir savaşta karşı tarafın askeri sayısını ve cephe durumunu bilmekten daha önemlidir onların felsefesini bilmek. Ordu milleti korur ama orduyu yaratan da millettir. Milleti millet yapan unsur kültürdür. İnsan yığınlarını bir araya getiren kültürdür. Kültür deyince ilk akla gelen şey dildir. Kültür fertleri aşan, onlara yön ve şahsiyet veren bir varlıktır. Kültür bir bakıma insanoğlunun maddi ve manevi ihtiyaçlarının maddeleşmiş şeklinden ibarettir.
Türk Milleti’nin Kültür Değerleri Bölümü
a)Giriş Bölümü
Hiçbir kültür saf değildir. Milli şuur milletin varlığını tanımak ve bilmek demektir. Onu ileri taşımak önemlidir. Kendi kültürümüzü daha iyi anlamak için ona nesnel bir gözle bakmalıyız.
b)Türk Dili Bölümü
Mehmet KAPLAN, yabancı kelimeleri dilden çıkartmaktan çok onu kendi kurduğumuz cümleler içinde eriterek benimsememiz gerektiğini söylüyor.
Dil bir milleti yaşadığı sosyal hayata göre tabakalara ayırır. Türkiye’nin kültür birliğine kavuşması için; Türkiye’de Türkçe bilmeyen hiçbir vatandaşın kalmaması gerekir. Ayrıca ağız veya şive farkının üstünlük veya aşağılıkla hiçbir alakası yoktur.
c)Türk Edebiyatı Bölümü
Türkler diğer Türk devletlerinin edebiyatına kayıtsız kalmıştır Her edebi dönemi kendi çağı içinde değerlendirmek gerekir. Kısacası Türk edebiyatı eski çağlardan bugüne kadar bütün sahaları, devirleri ve sosyal tabakaları ile Türk milletinin yaşam felsefesini anlatır. Onu ne kadar tanımaya çalışırsak kendimizi o kadar anlarız.
d)Türk Tarihi Bölümü
Tarih, milletin geçmişteki hatırası yarına mirasıdır. Her insanın kendi tarih bilgisine sahip olması gerekir. Yaşanılan tarihi yazılan tarih sayesinde bilebiliriz.
e)Türk Musikisi Bölümü
Batıda müzik alet ile ilerler biz ise insan sesi ile buna ulaşmak isteriz. Müzik dilin anlatamadığını anlatır. Mevlana’yı coşturan insan sesi değil neydi. Neyi de insan üflüyordu ama ney insandan çok daha başka şeyler söylüyordu. Alet bizi kâinatın içinde bulunan kozmik musikiye götürür.
f)Türk Plastik Sanatları Bölümü
Bu sanat atlı göçebe hayatta miras kalmıştır. Halı kültürü ve hayvan figürü yaygındır. Yerleşik hayata geçmekle bu kültür de çoğalmıştır. İslamiyet ile birlikte bu eserler daha da çoğalmıştır. Fakat bu eserlerin birçoğu günümüzde kayıptır. Kültür eserlerine sahip çıkmak için günümüze, geleceğimize bu eserleri tanıtmalı ve onları bilinçlendirmeliyiz.
g)Türk Şehirleri Bölümü
Eski Türk mimarisine vurgu yapılmıştır. Yeni mimarinin, apartmanların eski mimariyi yok ettiğini kalanları da boğduğunu dile getirmiştir. Ahmet Hamdi’nin Beş Şehir ’ine vurgu yapar onların hakkında bilgi verir. Bugün ise kalanların korunması ve etraflıca incelenmesini söyler Mehmet KAPLAN.
h)Türkiye’nin Tabi Güzellikleri ve Servet Hazineleri Bölümü
Güzellikleri görmek ve onları değerlendirmek de bir kültür hazinesidir. Tabiatı işlemek bir kültür işidir. Tabiatımızda var olan zenginliklerin farkına varmamızdan bahsediliyor.
ı)Kültürlü İnsanlar Bölümü
Bir memleketin maddi ve manevi kültürünü yaratanlar o memleketin kültürlü insanlarıdır. Tanrı insana gerekli beceriyi verir ona ulaşmak kişinin elindedir. Örneğin Türkler atı evcilleştirerek birçok işte ondan faydalanmıştır.
i)Türklük ve İslamiyet Bölümü
İslam ile Türklerin yaşam şekli benzer olduğundan Türklerin İslamiyet’i kabulü kolay olmuştur.
j)Çağdaş Türk Kültürü ve Medeniyeti Bölümü
Bir milletin kültür ve medeniyeti hakkında en iyi bilgiyi onun şehirleri, kütüphaneleri ve müzeleri verir. Tarihi kültürün terbiyesini alarak yeni eserler ortaya koymak gerekir.
Tanzimat’tan Cumhuriyet’e Kadar Türk Kültüründe Gelişmeler Bölümü
Kültür gerektiği konularda kendini yenileyebilmelidir. Kültür demek bakım demektir.
Tanzimat’tan Cumhuriyet’e kadar dil birçok değişim yaşamıştır. Dil ile kültürü de bir birinden ayırmadığımız için bu değişimin kültür üzerinde de büyük etkileri olmuştur. Tanzimat döneminde Şinasi ile başlayan bu değişim Servet-i Finun döneminde Halit Ziya ile Milli Edebiyat ’ta Ömer Seyfettin ile ve daha birçok şair ve yazar ile birlikte değişen yaşam koşulları, ihtiyaç ve inançlar ile birlikte değişen edebiyat dil ve kültür de değişime uğratmıştır.
İslamiyet Yeni Bir Kültür Kaynağı Olabilir Mi? Bölümü
İslam birçok yazar ve şairimizi derinden etkilemiş ve onların edebiyat felsefelerine yön vermiştir. Böylece diyebiliriz ki İslamiyet yeni bir kültür kaynağı olmuştur.
Bir İşçi Kültürü Yaratmak Mümkün Müdür? Bölümü
İşçilere yaptıkları işin aşamaları anlatılarak onların yaptıkları işte daha verimli olmalarını sağlama düşüncesi olabilir. Monoton olan işçi ile aktif işçi farkına vurgu yapılıyor.
Türk Tarihi Türk Kültürü ve Türkçe Bölümü
Kültür birikim demektir.
Dil ile düşünce arasında sıkı bir ilişki olduğunu, dilin onu konuşanların düşünce ve hayal dünyasını tayin ettiğini söylüyor. Yaşam biçimi ve dil arasında çok büyü bir bağlantı vardır. Kültürün yaşam şeklini dilin nasıl etkilediğine vurgu yapılıyor. Dilimizin ve milli kimliğimizin kuvvetli olduğunu, bunu korumak ve geliştirmemiz gerektiğini vurguluyor.
Dil, Milli Birlik ve Edebiyat Bölümü
Dil edebiyatın temelidir, edebiyat ise bir milletin ruhudur. Edebiyata sahip olmayan ve edebiyatları gelişmemiş milletler, milli birliği vücuda getiremezler.
Dil Üzerine Düşünceler Bölümü
Dili düzgün kullanmayı ve düşüncelerimizi dil ile aktarırken hangi anlamlara gelebileceğini düşünerek aktarmamız gerektiği üzerinde duruluyor.
İfade Vasıtalarının Değişmesi Bölümü
İlk, insan sesini dil haline getirmeden önce, amacını hareket ve tavırlarıyla anlatmış olmalıdır. Bazı cemiyetler, hatta şahıslar arasında bu hareketler özelleşir. İlim veya bazı medeniyet tarzları da bazı hareketlere özel manalar verir. İnsanlar arasında uzun bir süre tavır ve hareket dili ile ses, yani konuşma dili hâkim olmuştur. Kelime ve ses her zaman insanoğluna kuvvetle tesir eden bir vasıta olmuştur. Yazının icadı insanlık tarihinde yeni bir yer açmıştır. Konuşma ve yazının tecrübe çağına kadar düşünce faaliyetinin esası olması çok dikkate değer sonuçlar verdi. Modern çağ, dile inanmaktan kurtularak tecrübeye dayanmak suretiyle başlar. Tecrübe esas olduktan sonra, dil hakikatleri başkalarına nakleden bir vasıta haline gelmiştir.
Konuşma Dilini Kayıp Mı Ediyoruz? Bölümü
Bilim ile birlikte yeni buluşlar beraberinde yeni kelimeler türetiyor, onları kabul ettiriyor. Herkesin üzerinde uzlaşacağı ortak bir dil oluşuyor. İlime ve cemiyet olaylarına kapıları açık kalan edebiyatın dahi, konuşma dilinin dar çerçevesini kırmak zorunda kaldığını belirtiyor.
Dil ve İnsan Bölümü
Dil insanın evidir. Ev malzemeleri tabiattan alınmış, fakat değiştirilmiş yeni bir şekle sokulmuş bir mekândır. Evin dışı tabiata içi ise insana göredir.
Önemli olan dili bir bütün olarak ele almaktır. Kelimelerden çok onların bir araya gelişi sıralanış biçimi önemlidir, bunu yapan da insandır. Kelimelerin bir biri ile olan ilişkilerini anlamak önemlidir. Evin çatısını sağlam kurmak gerekir. Eskiler nesre inşa derler. Yazı hatta konuşma dili de ev gibi inşa edilir. Beyit ev demektir. Tıpkı ev gibi inşa edilmiştir ve o evin içinde insan oturur.
Dilin Canlandırma Gücü Bölümü
Sanat eserlerinde güzel, kullanılan malzemeye değil onu bir araya getiriş tarzına bağlıdır. Kelimeleri kullanarak bahsi gecen şeyi düşüncede canlandırmak önemlidir.
Dil ve Kültür Bölümü
Dili yaratan hayat sosyal hayattır. Anne çocuğuna bir oyuncak verir: ‘’Bak sana otomobil getirdim ‘’ der. Böylece çocuk, oyuncak otomobil ile otomobil kelimesini öğrenir.
Her millet dilini ve kültürünü yüzyıllar boyunca yoğurur. Bu esnada o, akan bir nehir gibi, içinde geçtiği her topraktan bazı unsurları alır. Her medeni milletin konuşma ve yazı dili karşılaştığı medeniyetlerden alınma kelime ve deyimlerle doludur. Bu bakımda her milletin dili, o milletin çağlar boyunca yaşadığı tarihin adeta özetidir. Dile bu gözle bakılırsa işte o vakit anlam kazanır.
Ortak Dil Ortak Kültür Bölümü
Kendi milletinin nereden geldiğini, neler okuduğunu neler düşündüğünü bilen yeni nesiller, bugünü ve yarını daha iyi anlayacaklardır. Ortak bir kültür, ortak dile dayanmak suretiyle meydana gelir. Ortak dilden maksat bugün en azından yüz bin kişinin anladığı dildir ki, bugünkü gazete dili, ona örnek olabilir.
Ortak Dil, Kültür Dili ve İlmi Terimler Bölümü
Dil, hayatın kendisi kadar canlı ve karmaşıktır. Bir sosyal cevrede günlük hayatta kullanılan kelime ve cümleler, ortak dili meydana getirir. Kültür asıl kaynaklara gitmek ve onların sularından bol bol içmekle edinilir. Tarihin içinden gelmeyen hiçbir şey olgun değildir. Benim milletim bin yıl İslam medeniyetiyle yoğrulmuşsa, benim onu anlama ve ondan olmam için, ne kadar zor ve zahmetli olursa olsun onun kültürünü öğrenmem zorunludur.
Kültür Dili Bölümü
Kültür kaynaklara girmektir. Yazılı edebiyat kültür dilinin en büyük hazinesidir. Zira onlar bize eski çağda yaşamış olan insanları tanıtır. Onları saklar ve korur.
Kültür(Yazı) Dili İle Konuşma Dili Bölümü
Yazıya gereken önemi vermeyen millet kültürsüz kalır. Bir dili konuşmak yetmez o dilin eserlerini de bilmek gerekir.
Türk üniversitelerinin geri kalma sebeplerinden biri kitaba gereken önemi vermeyişidir. Kültür sadece bugünkü eserlerle değil eski eserleri de içine alır. Din, edebiyat felsefe kültürün en büyük kaynaklarıdır. Bunlar arasında sürekli karmaşık bir ilişki vardır. Ortak dil, çeşitli ağız ve şivelerden gelme kelime ve ifadelerle beraber okul, gazete ve kitaplardan gelen unsurları da içine alır.
Konuşma Dili ve İlim Dili Bölümü
Günlük konuşma dili, canlı ve sıcak olmakla beraber, lügat bakımından sınırlı, cümle yapısı bakımından basittir.
Ortak dil, şive ve ağızlardan daha geniş bir kelime ve ifade kadrosuna karşılık gelir. Büyük şehirler ortak dili oluşturan potalardır. İlim dili ortak dilden bazı kelimeleri alsa da kelime kadrosu ve kelimelere verilen mana bakımından çok farklıdır. Tek bir ilim dili yoktur. Her ilmin kendine mahsus terim ve işaretlerden ibaret bir dili vardır.
Türkiye´nin bugün en çok muhtaç olduğu şeylerden biri, herkesin aynı manada kullanacağı, üzerinde anlaşmaya varılmış bir ilmi terimler lügatine sahip olmaktır.
Dilde Gelişme Bölümü
Hangi alanda çalışıyorsanız o alan ile ilgili terimleri öğrenmeli ve kullanmalısınız. Türkiye´de arılaşma hareketi eski eserlerden faydalanmaya engel olduğu gibi, yaşayan dili de binlerce kelimeden mahrum etmiştir. Bu bir ilerleme değil gerilemedir.
Nazım Hikmet´in Dili Bölümü
İngilizce gibi Türkçe ´de bir imparatorluk dilidir. Nazım Hikmet şiirlerinde işte bu dili kullanmıştır. Nazım´ın yaptığı, kelime daracığını alabildiğine genişletmesi ve değişik şiir cümleleri meydana getirmesi.
Dil ve Edebiyat Bölümü
Edebiyatsız insan dilsiz insan gibidir. Edebiyat; derinleştirme, işleme, geliştirme, düzen verme ve iyice belirtme demektir. Edebiyat dil ile vücuda gelen bir sanattır.
Dilde Aşırılık ve İtidale Dair Bölümü
Dilimizde kalıplaşmış yabancı kelimeleri çıkartmanın yanlış olduğunu, bunun yerine dilimize yeni giren kelimelere karşılık bulmamız gerektiğini anlatılıyor.
Dil Anarşisi, Sebep ve Çareleri Bölümü
Dil konusunda karşılaşılan meseleleri demokratik ve ilmi yollardan halletmek yerine, zorbalık ve başıboşluluk yoluna gidilmektedir. MEB, öğretmenlerin görevlerini kötüye kullanmaması gerektiğini ve öğrencilere zorla bir şey kabul ettirmenin yanlış olduğunu söylüyor(sebebi). Bir şeyin kabul edilmesi için Millet Meclisi´ de onaylandıktan sonra olacağından bahsediliyor(çaresi).
Dil Öğrenilir ve Öğretilir Bölümü
İstenilirse öz Türkçe veya tamamıyla uydurma bir dil de çocuklara evde, okulda veya özel bir çevrede öğretilebilir. Yalnız böyle bir dilin işe yaraması için en az iki kişinin aynı ses veya yazı işaretlerini aynı manaya gelecek şekilde kullanması gerekir. Dil bir konuşma ve anlaşma vasıtasıdır. İki kişinin anladığı dil iki kişilik bir dildir. Bir kelime ne kadar çok sayıda insan tarafından kullanılırsa, anlaşma sahası da o kadar geniş olur.
İşaretleri Değiştirmek Bölümü
Yol işaretleri değiştirilirse, trafik ne hale gelir? Karma karışık olur, arabalar birbirine girer ve yüzlerce insan ölür. Cumhuriyet devrinde belli bir tarihten sonra yetişen nesilleri eski kültürden uzaklaştırmayı gaye edinen insanlar, milyonlarca insanın bildiği kelimeleri değiştirmeye kakmışlardır. Türkçede karşılığı bulunmayan kelimelere karşılık bulmak faydalı, fakat düşünce trafiğini düzenleyen kelimelerin kabaca değiştirilmesi Türkiye´de nesillerin kafasını karıştırmış, kültür akışına sekte vurmuş, kavram kargaşası doğurmuştur.
Resmi Dil Türkçe Bölümü
Resmi dil Türkçe olduğuna göre devletin ona çeki düzen vermesi gerekir. Bunun da kurulacak resmi bir dil akademisi ile gerçekleşeceğini belirtiyor.
Türk Kültür ve Medeniyetine Ait Kaynak ve Vesikaların İlmi olarak Yayınlanması Bölümü
Milli kültür ve medeniyetimizin en ince ayrıntısına kadar bilinmesine ihtiyaç vardır. Bunların bilinmesi bizi sadece geçmiş hakkında aydınlatmayacak, elde edilecek vesikalar(belgeler), yaratılacak yeni kültür ve medeniyet eserlerinde de birer yapı taşı olarak kullanılacaktır.
Eski Eserler Nasıl Yayınlanmalı? Bölümü
Ben eski eserlerimizin batılı Türkologların yaptıkları gibi ilmi bir şekilde yayınlanmalarını daha faydalı buluyorum. Bunlar; metnin aslının fotokopisi, satır satır çevirisi, açıklamalar olmak üzere üç kısımdan ibarettir.
Öz Türkçe ve Osmanlıca Hakkında Bir Münakaşa Bölümü
Dilin ölçülü olmasını vurguluyor. Ne sadece Osmanlıcayı ne de öz Türkçeyi istiyor. Dile girmiş yabancı kelimelerin kalıplaşmış olanlarının dilden atılmasını yanlış buluyor. Osmanlıcayı da sadece eski kültürü ve edebiyatı anlamak için bilmenin önemini vurguluyor.
Dil Güveleri Bölümü
Türk milletinin asırlardan beri kullandığı kelimeleri öz Türkçe değildir diye genç nesillerin kafalarından silmeye çalışanlar, en değerli kültür eserlerimizi tahrip eden dil güveleridir. Onlarla savaşmak milli mücadele kadar kutsaldır. Dil ile milli ruh ve kültür birbirinden ayrılmazdır. Dil kültürün temeli ve taşıyıcısıdır. Onu yıktınız mı milli ruh ve kültür diye bir şey kalmaz. Dil güvelerinin istedikleri de bundan başka bir şey değildir.
Dili Neden Bozuyorlar? Bölümü
Türkiye’de öz Türkçe ve devrik tümcecilerin büyük bir kısmı, moda, yenilik, ilerilik diye bu akıma katılıyorlar. İşin doğru ve meşru olan bir tarafı da var: Ölen kelimelerin yerine canlılarını koymak, yeni kavramlara karşılık bulmak.
Sonuç olarak;
Kaplan hoca, bu önemli görüş ve düşünceleriyle, yıllarca öğrencilerine ve içinde yaşadığı topluma yol ve yön göstermiştir. O, hayatı boyunca Türk diline, Türk edebiyatına, Türk kültürüne hizmet etmiş, aydın olmanın, Türk milletinin değerlerine gönülden bağlı olmanın gereğini yerine getirmiştir. Türk milleti, hayatını Türk edebiyatına ve Türk kültürüne adayan ve bu örnek insanı her zaman rahmetle, minnetle ve şükranla anacaktır.