- 697 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Ortaya Karışık
Sömürgelerde algı aşamasında olunan durumsallık, sömürgenlerde kavramlandırılmış konumsallığın bilgisi düzeyindedir.
Merkez ve çevresel konumlanmalar ise, bilmeyen bir "algılayan" ile ’kavramlandırmış’ yönlendirenin varlığı şeklindedir.
Zavallı insanımsı; neden bu kadar insana, verili değeri akla, birikime ve erdemli sevgiye düşmansın?!!
***
Yeni Orta Zaman Yeni Feodalite ve Yeni Vassalı; İnsanımsı:
Bütün analizler veya analizlerin bütünü..
İç, dış.. kıyı ve köşe; hepsi.. tamı ve tümü...
Nasıl ve nereden baksanız saçma !
Akıl yoksa, aklı bozuyorsa birşey veya herşey düşünsel olarak abes.. kalbi, duyumsal olarak bozanı da metastaz yapmış biçimde abselilikledir !
İdeolojik olarak herşeyi "yeni" görünüyor ama; aslında eski..
Yeni feodalite ile eski feodalite arasında "yeni" olan nedir ki?
Rant (toprak kavramsal) ve tekno-sanayi kökenli ayrışma farkı mı?
Fark diyalektik değil, estetik gibi görünüyor.
Sahte zıt-sahte çelişki açmazı gibi; paradigmal kördüğüm hali...
Neden hep alt yapının,üst yapıyı belirlemesini hatırlıyoruz !?
Direk, akla zarar ve ziyan vermek amaçlı çalışıyor; gerekçesi -kâlbi insan- veya gönül insanıymış; ama kalptır..sahtedir; yani tenekedir !
Kurtlanmışı; herşeyin...
Yalçın hoca ’Küfür Romanları’ veya yazıcıları diyordu; ben, insana ve tanımına düşman, kendisi başta, -herşeye hain insanımsı küffarlık- diye tamamlamış oluyorum.
Aklı bozuk adamlardan ’dahi delisi’ zırvalar arayışı veya beklentisi...
Tekno-sanayi kökenli "yeni feodalite"yi ve onun vassalı yeni orta zaman insanını yazmış oluyoruz...
Romalı Mevlana ve Şems; Kürd Said, Nietzsche, Bukowski, Kundera...
Bokbeyinli tem ve tezekyürekli yazın; hasta ruhlu ve hodbin ve de hazin !...
Böyle; yaklaşık...
***
Reis-i Cumhur RTE’nın ülkede uygulamaya koyduğu rejim üzerine tanımsal karalamalar:
Öncelikle korkutma, ihanet ve yağma bileşenli olduğunu belirtebiliyorum...
Despotik "Türkiyeli" Carpe-diemgilliğin rejimi olmaktadır, böylelikle önerimizdir.
An da veya "anı" yaşayanların rejimi şeklinde anlaşılmalıdır.
Dünü yok, bugünü sınırsız sanan, yarını çok.. bölüm-bütün dizgesinden kopuk; olan bitene hiç şaşırmayan.. herşeyi utanmazcasına normal bilmiş ve kanıksamış...
U-topicten, distopic...
Kula kul olmaya ve köleleşmeye tepkili değil; aksine buna son derece ram ve hatta oldukça teşne...
İhanete bile hayret etmeyen; şehit sado-mazoşizminden çokça müstarip...
Üstüne üst ve bir de bilmem kaç seçimdir "oy oranı" rekorları kırılmasına vesile, "tuhaf" bir sukunetin toplumsalıdırlar.
Carpe-d(i)emokrasi olabilir mi peki, tartışmaya açıktır.
Postülat sözcükteki Carpe-d(i)emokrasi ve demokrasi sözcükleri arasındaki -hurufat etimolojik- (harf ve sözcük kökenlilik) mesafesi öyle çok fazla görünmüyor.
Demokrasi, d(i)emokrasi ve demokra(t)si gibi bir etimolojik oyunla yazabiliyorum...
Semant (anlambilimsel) ve onomast (özeladbilimsel) bakmayı da gerektirecek gibi durmaktadır.
Bakmak ve üzerine entelektüel bir ekiple "sular seller" gibi yazılacak katkıları bekliyor.
Sözcük, her türlü tartışma ve polemiğe entelektüel seviye ve sınırları içinde kalmak şartıyla "içiğini çiciğinden" çıkaracak biçimde açıktır.
Bilgi-birikim-bilinç hiyerarşisinden başka "statü" tanımayan kişilere; saygı temelli entelektüel çağrımız oluyor.
Ve dahi !...
Ahmet Kutlu Ayyüce
Ocak-2015
Carpe d(İ)em-OKRASİ: Erdoğ’an’sal yönetsellik.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.