- 423 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
417- dedem korkut ve türkçe- ard öyk. yeniyazım
Bana anlatılan:
“ Türkçeyi anlamak, bilmek için Dede Korkut’u anlamak bilmek lazımdır .”
İkinciyi anlamak ve bilmekte birinciyi anlamak bilmekle eşittir. Türkçe için bu bir denklemdir. Dede Korkut eşittir Türkçe, Türkçe eşittir Dede Korkut. Dede Korkut form itibariyle bir çalıp söyler kişidir. Soyut bir semboldür. Almanların böyle bir çalıp söyler’i vardır. Ruslarınsa çalıp söyleyeni İgor-İgor’dur. Kamlar, Şamanlar böyledir. Avustralya Şamanları, Afrika Şamanları, Asya Şamanları saymak gerekir. Afrika’da, Cezayir’de tarikat zikirlerinde bu çalıp söyler kişi formu hala vardır. Somut kişi olarak vardırlar. İran’da aşık olarak adlandırılan somut kişiler hala kahvehanelerde çalıp söyler. Gürcistan’da, Irak’ta, Ermenistan’da aktüel ve tarihsel veya soyut sembol olarak vardırlar. Ali Asker, Sayat Novu, Aşuk Şeram bu somut kişilerdir. Batı Gürcistan’da pandurinle çalıp söylyenelr, Şavşatlı Ozanlar, Karabağ’da Ali Asker, Tiflis’te Sayat Novo, Narman’da Sümmani, Çıldır’da Aşık Şenlik, Sarıkamış’ta Mevlüt İhsani, Erzurum’da Yaşar Reyhani, Kafkasya’da Aşık Garip ( Soyut kişi ). Keza Türkmenistanda Aşıklar, Borçalıda kadın Aşık Gülperi, Mikail Azaflı, Hasta Hasan, Rusya’da İgor-İgor, Hititler çağında Ortaanadolu’da Luvi Ozanlar olmuştur. Van, Ağrı muhitinde Dengbejler. Çalıp- söyler kişilere örnek teşkil ederler.
Selimli ozan Şeref Taşlıova, bu model rol ile Dede Korkut’un soyut formasını tek örnekle temsil eder. Çalıp- söyler kişinin, antropolojik kavramsal anlamı şudur: Her dönem, her uygarlık, her coğrafya, somut ya da soyut figür olarak dinsel, sivil, soyut-somut bir anlatıcı, aktarıcı, kadın yada erkek olsun bu figürü yaratır.
Bizim Türkçenin Dede Korkut’u bu evrensel ozan formundan azade değildir.
Yeryüzü coğrafyasında her lisanın bir Dede Korkut’u olmuştur.
Yukarda verdiğimiz hususların hepsine oturmasada her lisanın bir dedesi olmuştur. Türkçe’nin Dede Korkut’u Türkçenin dedesi olmuştur. İngilizcenin ozanı Shakeaspear olmuştur. Shakeaspear somut kişi ve yazardır. Dede Korkut’sa soyut ve aşıktır. Almanca’nın dedesi Greem Kardeşler kabul edilir. Bunlar masalcıdır.
Dede Korkut Türkçeyi inşaa ederken nerelerde olmuştur.
Mısır’da olmuştur, Kuzeyafrika’da, Kenan diyarında, Basra civarında ( SÜMERİSTAN), Asurya’da, Anadolu’da, Balkanlar’da, İran’da, Hindistan’da, Çinistan’da, Moğolistan’da, Sibirya’da, Ural- Altay havzasında, Afganistan’da, Soğdya’da, Deşt-i Kıpçak’ta islam çağında/ islam öncesinde Türkçe oluşarak Dede Korkut’u yaratmıştır.
Dede Korkut vücut buldukça Türkçeyi yaratmıştır. Bu olayın gerçekleşmesi ve dönüşmesi bu iki kavramda yatmaktadır. Dede Korkut eşittir Türkçe, Türkçe eşittir Dede Korkut.
Dresden Nüshası’nın giriş kısmında Tanrı, Allah kelimeleri birlikte kullanılmıştır. Bugün Modern Türkiye’de eş anlamlı kelimeleri biz de kullanırız. Osmanlı döneminden kalma ’imkan’ kelimesiyle beraber, ’olanak’ kelimesini de kullanırız. İhtimal kelimesini olasılık kelimesiyle karşılarız. "Bir ihtimal daha var o da ölmek mi dersin" güzel bir şarkının ismidir. Fakat her iki kelimeden de vazgeçilmemiştir. Anlaşılıyor ki devirler tarihte devrilirken bizzat tarih dediğimiz şey oluşuyor. Tarih: Devrilen eski devrin, yeni devir ile yan yana iç iç’e olması gibi bir fenomendir.
" Dede Korkut şöylamış: Allah Allah dimeyince işler onmaz. Kadir Tanrı vermeyince er bayımaz." (Dresden Nüshası giriş kısmı)
Modern çağ sonrası Dede Korkutların ise devrilen devirler bakiyesi/ yenisini yanyana veya tek görürüz.
Bob Marley’in Pasifik Şamanlarından gelme kelime, hal, tavırları kullanması ve bununla beraber Modern çağ sonrası sanayii, çevre sorunları temaları şarkılarında çalıp- söylendi.
Bob Dylan’da devirlerin devrinde sonlanan bakiye ve yeni sembolleri kullanan Evrensel Dede Korkut figürü içinde düşünülmeği haketmelidir diye düşünürüz.
Ayrıca Dilan kelimesini soyadında taşıyarak New York’a değin götürmüş olması, ninesi Kağızman doğumlu ve burada ölmüştür.
Korkut kelimesini Profesör Abdurrahman Küçük: " Korkut/ Kirkit/ Kirkor/ Kregor..." soyutlamasıyla başka toplulukların örnek aldığını varsaymaktadır.
" Dede Korkut" problemi destan üzerinden mitoloji veya efsaneye sürülmeyecek bir sorundur.
Dede Korkut Destanları Kura/ Çoruh havzasında halâ 12 öykü ve bir de giriş kısmıyla lisani özellikleri yaşamaktadır.
Giriş Kısmında ki kelimeler üzerinden buna şu ispat kelimeleri sunabiliriz.
" Korkut Ata ayıttı: Ahır zamanda hanlık Kayıya dege..."
Ahır kelimesi "SON" eşanlamında kelimedir. Bu havzada halâ halkın ağzında konuşulup durmaktadır.
Dresden Nüshası giriş kısmında: " Alçak yirde yapıluptur."
Burada ki YAPILUPTUR tipinde kelimeler Ardahan’da konuşulmaktadır.
"Ahmetgil gidiptir. Hacılar Hac’dan geliptir. " gibi.
Batı Anadolu’da bu form ise şöyle kullanılmaktadır: " Memet bunu bilipdur/ur."
Aynı nüsha Dede Korkut Dresden Nüshasında "S" harfini "Ş" harfiyle söylemesi, Kura- Çoruh havzasında bugün aynı hal’de söylendiğini isteyen istediği yerde müşahade edebilir.
İSTEMEM = İŞTEMEM
Kura- Çoruh havzasında Dede Korkut’un mezarı Bayburt’tadır diye inan getirmiş yöre halkı her yıl anma törenleri yapmaktadır.
Bu havzadan Kıpçaklar, Araplar, Romalılar, Persler gelip geçmişlerdir. Ve daha niceleri!..
Havzanın zengin unsurları netice olarak SÜMMANİ, ŞENLİK ve ZÜLALİ’de bade içim hali zuhur ettirmiştir.
Devirler, devir, devril, devrile, kalan bakiyeler ve onun yanınca, yeniler ekleyerek, yepyeni LOGOS’lar inşaa etmiştir.
LOGOS’lar ilhamla elbette bade vasıtalı mülhemiyet vaki kılınmış olmalıdır.
Dede Korkut soyut sembolken; Şenlik, Zülali, Sümmani somut kişilerdir. Çağımıza yakın zamanda ölmüşlerdir.
- GERGEDAN MESELİ-
Giriş kısmında gergedan figürü geçmektedir. Ortaasya’da gergedan bulunmamaktadır. Gergedan Afrikan hayvan olduğu bilim adamlarınca kabul görmektedir. O halde Asyasal Dede Korkut’ta gergedanın işi ne olsun?
Dede Korkut Asyasal değil de Mısır Merkeziyetine bağlı olmasın?
Dede Korkut Teşekkülatında Soğdya’yı merkez saymaya yatkın bilim çevreleri önemsenme olarak Soğdya’yı önsemeleri doğaldır.
Soğdya bir dönüş noktasıdır. Hepsi o.
Mısır ne ola? Mısırsa Firavunizmin Emperyal Merkezidir.
Mısır’ın periferiği çok geniştir. Bu periferiden birisi Yenisey’dir. Mısırın kaba hatlarla Dede Korkutizmde emeği çoktur. Bu noktaya dikkat kesilmek bilim açısından gerekliliktir diye düşünürüz.
Bunu, bu fikri en azından yaklaşım fikir olarak kabul etmekte yarar vardır.
Çünkü: Merkez/ Çevre diyalektiği; Roma ve Çevresi: İskender/ Hindistan diyalektiği olmuşsa. Tarihte olmuşsa. Neden Mısır/ Sibirya diyalektiği kapsamında bir Merkez Çevre ilişkisi tarihte yaşanmamış olsun?
Türkçeye bir strateji aranmaksa arayış: O Dede Korkut destanlarıdır.
Dede Korkut eşittir Türkçe.
Son olarak Kam Püre’nin oğlu Bamsı Beyrek destanıyla yazımıza bitim vereceğiz.
Adı geçen destan’da PAY PİÇME kelimesine rastladık. Bizim Ardahan havzasında PAY BİÇME şeklinde kullanılır.
" Benim yaptığıma bakın. Onun yaptığına bakın. Gelin buna bir pay biçin!"
Dede Korkut’ta sosyoloji pek çok ve coğrafya çok ve geçişlidir.
Hak aşıklığı kurum olarak her coğrafyada karşımıza çıkmaktadır.
Yahudilerde, Hazarlarda, Aşık Karani, Aşık İzani, Ahıska Aşıkları olarak, İran da, Acemler de, Afganistan da Kandahar da Nadirşah’ın götürdükleri Terekemeler de, Peştunlar da, Asurya da, Irakta: Dengbejler de. Balkanlar da, Magrip’te.
Anadolu’da. Gürcüstan’da. Dağıstan Kirkezyan ( Çerkesler) kavimlerde.
Hak Aşuğları bazen kam, bazen aşık’dır.
Evrensel manada bu kurum ve kişiler Karl G. Jung’un o meşhur meseli Kollektif Bilinç veya Arketip’ini - LOGOS- ’u ekspoze eder insanlar olarak kabul etmeliyiz.
Bu hal ve durumu evrensel maksim gibi frame etmemizin yararı sahada çalışan bilim adamlarını rahatlatacaktır. Çünkü Dede Korkutizm ve Şamanvari çalıp- söylerler bu çizgiyi Bir PARADİGMA gibi tahakkuk ettirmiş olmaz mı?
Paradigmanın sağladığı olanaklar bilim yapmağa bu konuda sayısız yarar sağlamaz mı?
Kam Püre Destanından...
" ... meğer Beyrek buna bir gömlek bağışlamıştı. Giymezdi. Saklardı. Vardı gömleği kana mana batırdı. Bayındır Han’ın önüne getirip bıraktı.
Bayındır Han der;
- Bre bu ne gömlektir?
Beyreği Kara Derbent’te öldürmüşler
İşte delili Sultanım dedi"
vardılar gömleği Banu Çiçeğe ilettiler. Gördü tanıdı."
Burası H.z. Yusuf’un hikayesine çok benziyor. Benzemiyor kimse diyemez.
Homeros realizasyonunun bir de negasyonu olmak gerektir. Veya tersin tersi: Dede Korkut’un Negasyonu: Homeros destanlarıdır.
Batı yer, zamanlar ve devirleri Homer de varlık bulduğu gibi doğu dediğimiz yer, zaman ve devirler de Dedem Korkut’ta nitelik bulmaktadır.
Ariflerce bana anlatılanlar... dı.
" Doğrusunu Tanrı bilir!"
Yalçıner Yılmaz
05-06-2013
Ardahan