- 541 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
GÜNAH KEÇİSİ
Memleketin başını kim belaya sokar sizce: İdareciler mi, edebiyatçılar mı?
Bu meseleyi kıyas yoluyla biraz irdelemeye ne dersiniz. Örneğin yakın tarihimize bakalım.
Dünyanın hakim güçleri öksürse bizim idareciler hemen nezle olur. İngiliz savaş gemilerinden kaçan Alman savaş gemilerinin mürettebatına, askerlerine fes giydirerek Rus Limanını bombalattık cirmimize bakmadan. Birinci Dünya Savaşına gaflet içinde girdik. Bir anlamda Almanlar öksürdü biz nezle olduk.
Memleketi savaşa sokanlar, Üç Paşalar ( Enver-Talat- Cemal) 2 Kasım 1918 tarihinde bir Alman deniz altısına binerek soluğu Almanya’ya alabildiler. Rahmetlilerin her biri ecel şerbetini başka bir memlekette içti. Sonuç: Güzelim memleket önce Mondros, arkasından Sevr’e sürüklendi. İşgüzarlık işte böyle bir şey. Yapacaksan sonuna kadar kendi kavganı yap öyle değil mi?..
Kore ile bizim ne çıkar bağımız, bağlantımız vardı ki binlerce Anadolu evlâdı dünyanın öbür ucunda dilini dişini bilmediği diyarlarda kan dökmeye gönderildi. Sonra elin ecnebisinin dilinde alay konusu olduk: ” Türkiye’nin tek bir ihraç ürünü vardır o da Mehmetçiğinin kanı” denildi.
Bugün de dünden pek farklı değiliz. Afganistan’da bizlere bir rol biçildi soluğu orada aldık. Nasıl olduysa oldu Afganistan meselesi NATO ile ilişkilendirildi.
Sam Amca Orta-Doğuya “Arap Baharı” getirecek biz bu filmde guya esas oğlanı oynuyoruz. Farkında değiliz ki figüran bile değiliz, git çekice gel küreğe, dün terörist diye ilan ettiklerimize bugün can güvenliği sağlamak için Mehmetçiğin iman dolu göğsünü siper edip kendi toprağımızdan Suriye’ye geçmeleri için himaye sağlıyoruz. Niye ? ABD öyle istedi diye. Canım Memleketimin sınırları kevgire döndü. Davul bizim boynumuzda fakat çomak başkasının elinde olunca, çomak kimde ise makam onun istediği biçimde çalınıyor özetle söylemek gerekirse: İncirlik bizim memleket ama!?..
Olguların tarihine bakacak olursak hep idarecilerin yersiz, zamansız ve isabetsiz kararları ülkeleri sıkıntıya sokmuştur sokmasına da ceremeyi hep edebiyatçılar çekmiştir. Edebiyatçıların ülkemizi ne sıkıntıya ne de yıkıntıya sürükleyecek hiçbir niyeti, hiçbir eylemi olmamıştır ama onlar hep günah keçisi ilan edilmişlerdir. Bu bağlamda Nâzım Hikmet ismi Türk edebiyatının günah keçisidir.
Bilenler bilir eskiden Yahudiler her çeşit günahı işler. Daha sonra da bu günahları bir erkek keçinin üzerine yazarak kötü ruhu (Azaleli) yatıştırmak için keçiyi Kudüs dışındaki bir uçurumdan aşağı atarlarmış.