- 513 Okunma
- 2 Yorum
- 1 Beğeni
HAYYAM DÖNEMİNDE İRAN ŞAHI KİMDİ?
Nâzım Hikmet, Çankırı Cezaevinde Kemal Tahir ve Hikmet Kıvılcımlı ile birlikte yatmakta iken sağlık sorunları nedeniyle 5 Aralık 1940’da Çankırı Cezaevinden Bursa Cezaevine nakledilir. Oda arkadaşı bu kez bir başka edebiyatçımız; öykücülüğümüzün yüzakı Orhan Kemaldir.
Bursa Cezaevine incelemelerde bulunmak üzere gelen genç bir Adalet Bakanlığı müfettişi Nâzım Hikmeti biraz silkelemek, küçük düşürmek ve ezmek için ayağına çağırtır.
Nâzım Hikmet önemli bir mevzu için çağrıldığını düşünerek gayet ağırbaşlı edebiyatçı tavrı ile kapıyı tıklatıp içeri girer. Genç Müfettiş oturduğu yerde istifini bozmadan buyurgan bir ses tonu ile Nâzımı, kapanan kapının arkasında adeta ayaklarından yere mıhlar:
- Nâzım Hikmet sen misin der.
Nâzım Hikmet:
-Buyurun efendim benim der.
Uzun. alaycı ve ezici bakışlarla Nâzımı tepeden tırnağa süzdükten sonra müstehzi bir eda ile:
-Çıkabilirsin der.
Bu davranış Nâzım Hikmet’i çok incitir. Koğuştaki odasına doğru birkaç adım atar. Geri döner, kapıyı tıklatır, içeri girer.
-Müfettiş Bey size bir şey sormak istiyorum. Ömer Hayyam’ın yaşadığı dönemde İran Şahı kimdi der.
Bu soru müfettişin hiç hoşuna gitmez. Nâzımı azarlarcasına:
-Ben ne bileyim İran Şahı kimdi der.
Nâzım Hikmet:
İşte bu işler böyledir müfettiş bey. Yüzyıllar geçecek benim kim olduğumu, neden Bursa Cezaevinde bulunduğumu herkes bilecek, ama, sizin kim olduğunuzu, buraya neden geldiğinizi ve ne iş yaptığınızı, ne işe yaradığınızı hiç kimse bilmeyecek der.