- 676 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
EYY İNTERNET!
Giderek çoğalan bir nüfusla giderek azalan insanlığın olduğu bir evrende, giderek azalan duygularımızın esiriyiz aslında her birimiz. Ve bu duygu azlığının en büyük sebebi ise İNTERNET!.
Eskiden internet yoktu kitaplar vardı, kitaplar okunurdu kitaplar yazılır çizilirdi. Edebiyat vardı. Eskiden samimiyet, dostluk ve gerçek aşklar vardı.
Ne zaman ki internet kullanımı arttı değerlerimizin her biri birer birer azalışa geçti.
Aslında saymakla bitmez internetin zararları. Faydası da yok demiyorum ama faydaları zararlarının hepsini toplayıp yan yana koyduğumuzda ’devede kulak’ kalıyor. En çok çocuklarımızı daha ergenlik çağına gelmeden sırf ’teknolojiden geri kalmasın çocuğum’ psikolojisi yüzünden aileler başta etkiliyor. Bu konuda tabi ki en büyük sorumluluk ailelere düşüyor. Boşuna dememiş atalarımız ’Ağaç yaş iken eğilir.’
Bilgisayarın tarihine bakacak olursak 1980’li yıllarda resmi kurum ve işyerlerine girmiş ilk etapta. 1990’lı yıllarda ise evlere girmeye başlamış. İşte tamda bu noktada başlamış aileler ve çocuklarla etkileşimi bilgisayarın. Sonrasın da ise adeta her gün yediğimiz yemek gibi her evde neredeyse mecburi ihtiyaç haline gelen bilgisayarlar hızla yayılırken bu artış 2006 yılından sonra % 50’yi geçmiştir.
Bilgisayarların kamu alanlarında, sanat, eğitim ve eğlence alanlarında bir çok faydası vardır. Araştırma yapmak istediğimizde ve uzak bir şehirde iken şıp diye ulaşabiliyoruz her türlü bilgiye. Bu bizleri haliyle mutlu ediyor ve günlük hayatımızı oldukça kolaylaştırıyor.
Yalnız bağımlılık yapan bazı konular var ki neredeyse ’İnsanlığa zarar!
Örneğin; 2000’li yılların başında sadece yazı ile karşılıklı sohbet var iken bu daha sonra sesli ve görüntülü hale gelmiştir. Birbirlerini hiç tanımayan, neredeyse aralarında iki uzay cismi kadar uzaklık olan insanlar arasında gelişen sohbetlerde en çok artan şey ise cinsellik olmuştur. Gerçek hayatta birbirinden hiç hoşlanmayan ve hoşlanmayacak insanlar sanal dünyada birbirlerine aşık ve neredeyse leyla mecnun misali tiryakisi olmuş duruma gelmişlerdir birbirlerinin. Bu sohbetler zamanla gençler arasında bağımlılık yapmakla beraber her akşam konuştuğu kişiyi sanal ortamda bir gün göremediğinde canı sıkılmakta, temin edebilmiş ise telefonla aramakta ve ulaşamadığında o akşam morali bozuk yatmaktadırlar. Bu sebeple ki insanlar boş yere zaman harcamalarına sebep olmakla kalmayıp bu tip olaylar özellikle öğrenciler arasında telafisi mümkün olmayan hatalara sebep olmaktadır.
Genellikle akşamları ve saat 21:00-22:00 civarlarında başlayan sohbetler sabahlara kadar sürebilmektedir. Hem sağlığı bozulan hem psikolojisi bozulan hem de sosyal yaşantıya uzak kalan insanlar dış dünyada ki olaylardan bir haber yaşar iken buda yetmezmiş gibi internetten tanıştığı birinden ayrılan ve karşı taraf bir daha görüşmek istemediğinde canına bile kasteden bir canavar haline dönüşebiliyorlar. Dolandırıcılığın artması, aldatmalar, yalan dolan, özel hayata kast ve faydasından çok topluma daha da zararı bulunan interneti düzgün kullanmadığımızda ve çocuklarımıza düzenli ve aklı başında kullanmayı öğretmediğimizde başımıza haliyle hiç hoş olmayan şeyler gelebilir. Bana bir şey olmaz önlemimi alıyorum demeyin. Özellikle evinize aldığınız veya alacağınız yeni bir bilgisayarı asla çocuk odasına koymayın. Salona veya herkesin televizyon izlediği büyük ortama kurun. Bu sayede aile bireyleri birbirini daha rahat kontrol etme imkanı bulabilirler.
Demem odur ki; Ne çok az kullanın ne çok fazla. Kendinizi kaptırmadan bağımlılık yapmadan ve ailelerimize sevdiklerimize ayıracağımız zamanı internette gereksiz sitelerde harcamadan.
Gelişen teknoloji, kültür ve geleneklerimizi tehdit ediyor. Ve adı konulmaz hastalıklara davetiye çıkarıyor.
Çünkü ’İnternetin başında siz ona, sonradan o size hakim olur.
Ve haliyle, ’Teknoloji gelişti, İnsanlar değişti!
Teknolojinin sevgi ve saygılarımızı, dostluklarımızı ve daha bir çok manevi değerlerimizi yok etmemesi dileğiyle.... Esen kalın...
Ayşe Erdoğan
YORUMLAR
KUTLUYORUM.YAZINIZ BİR GERÇEĞİ VURGULAMIŞ ÇOK HAKLISINIZ. SAYGILARIMLA..