- 482 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
ÇOCUK KİTAPLARI HAFTASI VE ÇOCUK YAYINLARI
Her yıl Kasım ayının ikinci Pazartesi günü ile başlayan hafta, “Çocuk Kitapları Haftası” olarak kutlanmaktadır. Haftanın amacının, aşağıdaki hususları gerçekleştirmeye yönelik olduğunu söyleyebiliriz:
-Kitap okuma sevgisini kazandırmak.
-Anne, baba ve çocukları kitap almaya alıştırmak.
-Daha çok ve kaliteli çocuk kitabı yazılmasını ve yayımlanmasını sağlamak.
-Çocukların, evlerinde kitaplık kurmalarını teşvik etmek.
-Okul ve sınıf kitaplıklarını zenginleştirmek.
-Ders kitapları dışında da kitap okumak.
-Çocuk kütüphanelerinin sayısını ve kalitesini artırmak.
-Kitabı temiz ve bakımlı kullanma alışkanlığı kazandırmak.
-Yeni çıkan çocuk kitaplarını takip etmek, tanımak, almak.
-Okuma teknikleri, özet çıkarma, not alma ve kitap yazma hususlarında çocukları aydınlatmak.
-Çocuklarla yazarların, tanışmalarını sağlamak.
Günümüzde çocuklara yönelik yayıncılık;
a-Çocuk edebiyatı ürünleri (masal, hikâye, roman, şiir, tekerleme, bilmece vb.),
b-Çocuk dergileri,
c-Televizyon yayınları (çocuk programları, çizgi filmler vb),
d-İnternetteki çocuk sayfaları,
e-Bilgisayar oyunları biçiminde yapılmaktadır.
Çocukların bu ürünlerden yararlı bilgi ve beceriler kazanabilmeleri için, bu yayınların; “biçim”, “içerik”, “dil” ve “anlatım” bakımlarından çocukların yaş, cinsiyet ve psikolojik durumuna uygun olması gerekir.
Çocuk, kitabı gördüğünde beğenmeli ve almaya istek duymalıdır. O yüzden çocuk kitaplarının; kalınlığı, baskısı, sayfa düzeni, harf karakterleri, imla ve noktalama işaretleri, resimleri uygun olmalıdır. Resimler canlı, çekici ve kitabın içeriğiyle uyumlu olmalı, hangi yaş grubu ya da sınıf için önerildiği de belirtilmelidir.
Resimler kolay yorumlanmalı, sanat değeri taşımalıdır. Resim ilgili metinle aynı yüzde ya da resimle yazı aynı sayfada yer almalı, metindeki düşünce ve olayların yorumunu içermelidir. Resimlerle metin üst üste gelmemeli, biri diğerini kapatmamalıdır.
Metindeki harflerin puntosu uygun, kitabın adı kısa ve ilgi çekici olmalıdır. “Tombi ile Zombi” türünden anlamsız isimlerden kaçınılmalıdır.
Okul öncesi kitaplarında her sayfanın ¾’ü resim, ¼’ü yazıya ayrılmalıdır.
Dil ve anlatım sade, kavramlar anlaşılır olmalıdır. İlk sınıflarda uzun cümle ve paragraflardan kaçınılmalıdır. Somut kelimeler kullanılmalıdır.
Dilimizde karşılığı bulunan yabancı sözcükler, yöresel ağız ve argo sözcükler tercih edilmemelidir.
Konular ilgi çekici, bilimsel, eğlendirici ve düşündürücü, olmalıdır. Yenilikçi, eleştirici, demokratik, özgür düşünceli insanlar model olarak alınmalıdır.
Erdemli, uygar, insan ilişkilerinde nazik, demokrasi sevgisi olan, değişim ve gelişmeye açık bir kişilik oluşturulmasına çalışılmalıdır.
Demokrasi eğitimine, bağımsız düşünceye, üretici ve verimli çalışmaya uygun, emek ve alın terine saygılı, sağlıklı bir kişilik oluşturmaya katkıda bulunmalıdır.
Yurt, millet sevgisi ve milli değerler titizlikle işlenmeli, çocukların milleti ve ülkesiyle gurur duymaları sağlanmalıdır. Evrensel değerler göz ardı edilmemeli, başka ulus ve ülkeler de aşağılanmamalıdır.
Yaşama sevincini ve bağlılığı artıran, olumlu katkılar sağlamayı telkin eden, doğaya saygı göstererek koruyan, işbirliği yapan bir yaklaşımla konular işlenmelidir.
Çocuklara özellikle okuma zevk ve alışkanlığı kazandırmalıdır. Mizah duygusuna yer verilmelidir.
Kültürümüzde bulunan; Dede Korkut hikâyelerindeki kahramanlar, Nasrettin Hoca, Köroğlu, Karacaoğlan, Hacivat’la Karagöz, Yunus Emre, Hacı Bektaş, Keloğlan vb. kahramanlardan da yararlanılmalıdır.
Çocuğun kahramanla öz deştiği göz önünde tutularak; acıma, iyilik, korku, dehşet, kin, özveri, insanüstü, gerçek ötesi kavramlarını iyi ve yerinde kullanan, abartmayan, karakterler seçilerek, çocukta sağlıklı bir duyarlığın geliştirilmesine katkı sağlanmalıdır.
Bir zamanlar İlköğretim Genel Müdürü olan Servet Özdemir bey, görevli olduğu yıllarda yabancı eğitim uzmanları ile Ankara’daki örnek ana okullarını ziyaret ederken, ilgililerin her kurumu gezdiklerinde, tebessüm ettiklerini görerek sebebini sormuş: “Azizim sizin kurumların hepsi bizim Pembe Panter, Tom ve Jerry, Şirinler, Micky Mouse, Ayı Yogi vb. çizgi kahramanlarımızın reklamını yapmakta. Onun için seviniyoruz.” Diye cevap vermişler.
Bir anasınıfının teftişinde beslenme saatine rastlamıştım. Çocukların yemekten önce haç çıkartır gibi, ellerini göğüs hizasında birleştirerek; “Ey Ulu tanrım…” diye dua ettiklerini izledim. “Bizim kültürümüzde yemekten önce ve bu şekilde dua etmek yok. Okul Öncesi mevzuatında da yok. Bu uygulamayı nereden aldınız öğretmenimim.” diye sorduğumda; kendisinden önce de böyle dua edildiği için bunu devam ettirdiğini söyledi.
Öğretmenlerimizin, yöneticilerimizin duyarlı olmaları, programlarda, mevzuatta olmayan uygulamaları öğrencilere aktarmamaları gerekir.
Okunan kitap, çocukta güven, sevgi, iyilik, güzellik, cesaret, hoşgörü, sorumluluk vb. duygularını geliştirmelidir. Topluma olumlu intibak etmesine ve katkıda bulunmasına yardımcı olmalıdır.
İnsanlar zayıf ve güçlü yönleriyle, çelişkileriyle, tutarlılıklarıyla vb. olduğu gibi yansıtmalıdır. Kusursuz, mükemmel karakterleri gören çocuk öyle olamadığını gördüğünde, hayal kırıklıkları, mutsuzluk yaşayabilir.
Çocukların hayvanlara olan sevgi ve merakı göz önünde bulundurulmalı, bunlardan kahraman olarak yararlanılmalıdır. Bu yaklaşım, doğa sevgisini de geliştirecektir.
Çocuk yapıtlarında estetik duygulara yer verilmelidir. Bu etkileme, çocukta zevkli giyinme, yaşadığı mekânları ve çevreyi düzenli, temiz tutma vb. alışkanlıklarını geliştirecektir.
Başkalarının kişisel ve kutsal değerlerine katılmasa bile, saygılı olmayı öğretmelidir. Böylelikle hoşgörü duygusu gelişerek, önyargılardan arınacaktır. Değerler aktarılırken, “iyi, doğru, yararlı” vb. kavramlar, yazara göre değil, ulusal ve evrensel ölçütlere göre verilmelidir.
Az sayıda kahraman olmalıdır. Konular ciddi ya da, komik, mizah yüklü, gerçekçi ya da gerçeküstü de işlenebilir. Unutamadığımız kitaplar, çocukken etkilenerek okuduğumuz kitaplardır. Yazarlar bunu unutmamalıdır.
Okunan kitaplar ayrı dünyaların insanı yetiştirmemeli, ayrıştırmamalı, yasalara uymamaya yöneltmemelidir. Önyargı ve koşullandırıcı anlatımdan uzak durmalı, kimse hor görülerek tahkir edilmemelidir.
Olayın kahramanı ya da olumlu değerler yenilmemeli, kaybetmemelidir. Bu çocukların olumsuz duygular yaşamalarına, güvensizlik duymalarına neden olur. Mutsuz aileler konu edilmemelidir. Abartılmadan, mutlu ailelerin konu edilmesi yararlı olabilir.
Cinsiyet duygularını tahrik edici, “bizi leylekler getirdi”, gibi yanlış bilgi verici, başkalarının sırtından geçinme, kolay yaşama, hayalperestlik, cinayet ve intihar eğilimlerini besleyen ifadelerle, bireysel ve toplumsal şiddet anlatımlarından kaçınılmalıdır.
Yaşama sevincini azaltan, güçlüklere dayanabilme azmini kıran duygulara yer verilmemelidir. Millî duygu ve değerler başkalarını aşağılamadan kazandırılmalıdır. Küfür içerikli sözlere yer verilmemelidir.
Bedensel ve zihinsel özürlüleri küçümseyen; kör, topal, sağır, çarpık, mankafa, alık, kambur, gerzek, aptal vb. ifadelere, lakaplara yer verilmemelidir.
Eşek, domuz, yılan, köpek vb. hayvan adları küfür olarak kullanılmamalı ve hayvanlar aşağılanmamalıdır.
Günümüzde anlamsız isimlerle, kalitesiz ve ucuz kitaplar marketlerde yer almaya başlamıştır. Anne babalar alışverişlerde bu kitapların içeriğini incelemeden ucuz diye alarak çocuklarına okutmamalıdır.
Televizyonlarda, yukarıda saydığımız özelliklere uymayan birçok “çocuk çizgi filmleri”, “animasyonlar” yayımlanmaktadır. Çoğu yabancı kaynaklı ve oldukça sakıncalıdır.
Bu yayınlar kendi ülkelerinin inanç ve kültürlerini telkin etmenin yanında, çocukları korkutan, ruh dünyalarında tahribatlar yapan telkinlerde de bulunmaktadır. Örneğin; He-Man “gölgelerin gücü adına” sloganıyla hayali bir kavramı, şiddeti yıllarca çocuklarımızın beyinlerine kodlamıştır.
Anne babaların TV programları ve çizgi film seçimlerinde de duyarlı olmaları, seçici davranmaları gerekir.
Ne yazık ki ülkemizde yerli yapım çocuk çizgi filmleri yok denecek kadar azdır. Son zamanlarda “Pepe” çizgi filminin çocuklara kazandırılması, geçenlerde galası yapılan ve beş yılda ancak tamamlanabilen “Evliya Çelebi ve Ölümsüzlük Suyu” adlı çizgi filmin izlenmeye sunulması sevindiricidir. Fakat yeterli değildir.
Devletin ve eğitim kuruluşlarının; çocuk TV yayınlarında, internetteki çocuk sayfalarında ve bilgisayar oyunlarında kaliteli ve bol ürün üretmeleri zaruridir.
Çocuk Kitabı Alırken Nelere Dikkat Edilmelidir
1. Yukarıda anlatılan özellikleri taşımalıdır.
2. İçerik, biçim, dil, anlatım, çocuğun gelişim özelliklerine ve yaşına uygun olmalı.
3. Yanınmış çocuk yayınevleri ve çocuk yazarlarının eserleri tercih edilmeli.
4. Çocuğun hoşlandığı kitaplar alınmalı, zorlamadan, severek okuması sağlanmalı.
Unutmamak gerekir ki, doğru alınan bir kitap çocuğumuzun yaşantısına olumlu güzellikler katarak mutlu edebileceği gibi, zararlı olanları da dünyasını karartabilecektir.
Anne baba ve eğitimciler olarak, çocuklarımızın geleceği bizlere emanettir. Bu sorumluluğu laikiyle yerine getirmek zorunda olduğumuzu unutmamamız gerekmektedir
YORUMLAR
Ben alevi olduğum için yemek duasının yemek öncesinde ve dedemler zamanında okunduğunu belirmek isterim. Hatta sonu sofrayı kuran kaldırsın gibi esprili bir biçimde bitiyordu. Öncesinde de Allah'a olan sevgi ve herkes için istenen iyi dilekler sıralanıyordu. Ama küçük ev dizisi gibi bir dua etme şekli değildi tabi. Bizce bizim kültürümüzceydi. Gerçi ben küçük ev dizisini de seviyorum o ayrı.
Soru biz demokratik bir ülkede mi yaşıyoruz. Demokrasi herkesin birbirinin hakkına saygı duyması gibi bir şeylerdi ben ilkokuldayken ya da lise de. Ama her doğan çocuğa sadece kendi kültürünü öğretmeye çalışmak sadece bencilliktir. Barış, sevgi nerede diye sorar bu gün de ve dünde doğan çocuk. Ya da sormalıdır belki de.
Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür. Ve bir orman gibi kardeşçesine ve Nazım gibi cesaretle olmalıydı. Belki olmadı belki oldu. Bunu yaşayan her çocuk büyüdüğünde kendi gösterecek.
Sevgiler, saygılar...
Entellektüel-41
Yazımın bütününü düşünürseniz, demokrasi eğitimine vurgu yapıldığını da hatırlarsınız...Hatta farklı inançlara katılmasa bile saygı duyulması gerektiği de vurgulanmakta...Kimseyi hor görmeme, rencide etmeme vb...
Nazım'ın o sözlerine sizden daha çok katıldığımı ifade ediyorum... Yazım da bu doğrultuda kaleme alınmıştır...
İlginiz için teşekkürler...
calipso
Ayrıca siz alevilere küfür bile etseniz ben hiç üstüme alınmam beni zerre kadar rencide etmez. Bizler sizin sandığınız kadar ezik değiliz.
Sonuçta ben sadece kendi fikrimi söyledim. Mevzuat dediğiniz her sene birilerinin kafasına göre değişen bir şey. Ama Yunus Emre de Mevlana da bizim kültürümüz ben hepsine saygı duyarım.
Saygılar, sevgiler...