ŞİİRİN BÜYÜSÜ
Oğuz TÜMBAŞ
İyi ki şiir var; bizi güzellikler, çiçekler,kuşlar, hüzünler, sevinçlerle buluşturan… İyi ki şiir var; duygularımızı varsıllaştıran, umudu, sevgiyi, dostluğu kışkırtan… İyi ki şiir var; barışın, insanca sevmenin, onurlu davranışın, namuslu duruşun, yaşamla buluşmanın aracısı… İyi ki şiir var; dünyanın her yerine ulaşmanın, yoksulluğun, savaşın, kargaşanın, kavganın, açlığın,acının, direnişin ulaşmasını sağlayan…
Bu kadar özenli duyguları içinde barındırmasından dolayı bile iyi ki şiir var demek anlamlı… Onun için iyi ki şiir var; iyi ki şiir bizi çağırıyor avlusuna, odasına, hayatına.
İnsanın öyle zamanları var ki; karamsarlığın, sıkıntının sarıp sarmaladığı öyle anlar olur ki böyle durumlarda sizin o içsel durumunuza aracı olacak iki dize, nasıl ilaç gibi gelecektir. Koca şair Dağlarca, daha yıllar öncesinden durumu sezmiş, şiirin büyüsünü kavramış olmalı ki, “elimde yetki olsaydı, sabah kalkar kalkmaz, ilk işim herkese şiir okutmak olurdu” demek gereği duymuş. Kuşkusuz sabahın bir vaktinde, sevdiğiniz bir şairin dizelerinden küçük alıntılarla kapıyı açıca, ne denli mutlu başlarsınız kim bilir güne.
Çünkü şiirin olduğu yerde kapkaç, vur kaç, ihanet, kin, haset, aymazlık olmaz. Çünkü şiir kavrar insanları; sevdalanır, aşık olur, hoşgörü sunar, sevgiden yana koyar tavrını şiir. Şair yeniden yaratandır; zamana kumaş seçen, biçen, onu en uygun, en seçkin biçimde giydirendir.
Büyü, bir insanın karar verme mekanizmasını onun özgür istenci dışında etkileyerek, o insana yaptırılmak istenenlerin gerçekleşmesini sağlamak amacıyla uygulanan bir yöntemdir. Şiir elbette büyü değil, şair elbette büyücü olamaz. Ama şiirin büyüsü dilindedir; anlatımında, söyleminde, içeriğindedir. Verili olana karşıdır, muhaliftir, başkaldırır düzensizliğe, soysuzluğa, namussuzluğa, soytarılığa. Ondan, o sivri dili yüzünden hep dışlanmış, derisi yüzülmüş, asılmış, işkence görmüş, hapisler yatmıştır. Oysa içinde hiç sönmemiştir şairin sevgi alazları, duygu fırtınası…
Şiirin büyüsü kuşkusuz dilinde, içeriğinde, sözcüklerin işlevinde, anlamında, anlatımında…Yeter ki siz iyi kullanın sözü, sesi, sözcükleri… Aşkıyla, sevgi seçenekleriyle, umudu, ezgisi, sezgisi, hüznüyle… Şair büyücü değil elbette; o sesin, sözün, sözcüklerin büyüsünü şiirin düğmesine basarak sunar okuruna…
Şiirin büyülü dili şairin sözcüklere, dizelere kattığı, içeriğini varsıllaştırdığı, yeniden yarattığı, kurguladığı, imgelerle donattığı dildir; büyü şiirin bu oluşumdan kaynaklanmaktadır. Cahit Sıtkı “ Şiir öyle bir nesnedir ki kelime çıkardın mı, hatta kelimenin yerini değiştirdin mi büyüsü bozulur, sihri kaçar.” derken, sanırım şiirin gücünü anlatmak istemiştir. Geçmiş dönemlerde, divan şiirinde olsun, halk şiirinde olsun, cumhuriyet döneminde olsun şairlerimiz çok soylu uğraşlar, emekler vermişlerdir. Bir sözcüğü kaldırmak, yerini değiştirmekle şiirin büyüsü bozulmaz mı? Kimi şairlerimiz, bir sözcük için, bir tümce için haftaları,ayları, hatta yılları beklemişler.
Şiir dilinin büyülü ustası Ülkü Tamer şiiri gecenin kardeşi olarak düşünür, duvarcının türküsüne katar, cambazların dengesi, hokkabazların seyircisi gibi görür; ateşin habercisi, yangının kundakçısı olarak düşünür ve sonunda noktayı koyar : “yanardağın üstündeki kuştur şiir.” der. Hızını alamayan Tamer usta “ŞİİR” adlı şiirinde; “ Şiir her gün yeniden başlar. / Her sabah uyanır, yıkar kelimelerini, / harflerini tarar. // (…) Her şeyi büyütür içinde. / Her şeyi küçültür. / Çünkü gariptir yüreği. / hiçbir yüreğe benzemez / şiir yüreğinden başka” diyerek bütün sevincini, duygusunu açığa çıkarır.
Siz bakmayın şiir öldü, şiir okunmuyor, şiir battı diye yaygara koparanlara… Ne şiir batar, ne ölür, şair yazmaya devam eder, sözünü söyler, içini döker, sözün büyüsünü paylaşır şiiri sevenlerle. Yeter ki şair çağına, zamanına tanık olsun, sahip çıksın, toplumla, kendi halkıyla, dünyayla bütünleşsin, sorumluluk bilinciyle üretsin.
Bunun için şair, hevesli, şiir okuru, şiir sevdalısı hep birlikte düze çıkarmalıyız şiiri. Kolaycı değil, gerçekten zoru göğüslemeli şair. Şiir işçisi olmalı, emekçi katına ulaşmalı. Her övgüye kanmamalı. Özeleştiri yapmasını bilmeli. Şiir üzerine yazılan, şiir bilgisi içeren kitapları okumlaı, onlardan yararlanmalı. Usta şairlerin deneyimlerinden, kültürlerinden payını almalı.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.