Hamdiye’ye Mektuplar- 10 / Hz Mevlana Mesnevi adlı kitabında bir hikaye anlatır.
’Kaderin değişmez yanları da vardır, değişen yüzü de vardır. Annenizi, babanızı seçemezsiniz. Doğduğunuz memleketi, cinsiyetinizi, hatta kişiliğinizin bazı bölümlerini siz seçemezsiniz. Seçimimiz dışında kalanlar neredeyse seçme yetkimiz olanlardan daha fazladır. Eşinizi bile seçme sansınız olmamış.’
---------------------«»---------------------
hamdiye ( 12/10/2008 )
---------------------«»---------------------
Hocam nasılsınız, inşaallah iyisiniz. Bugün bloğunuza tıkladım, Safiye’yle ilgili yazıları okudum çok üzüldüm. Allah yardımcısı olsun. Hocam, oğlum için vereceğiniz duayı şartlarıyla terkip halinde verebilir misiniz? Hocam birde şunu sormak istiyorum, kendi kendime düşünüyorum da eşimin alkolik olması benim günahımdan dolayı ise, ben onunla yaşamakla ona zulmetmiş olmuyor muyum, yok eğer onun günahındansa o bana zulmetmiş olmuyor mu? Hocam siz bana eşiniz namaza da başlayacak demiştiniz, aslında ben artık onu kurtaramayacağımı kabullenmiştim, sizi ilk aradığımda boşanmayı düşünüyordum, üç buçuk yaşında olan kızımı kötü etkiler diye kararımı kesinleştiremiyorum. Ben artık onu alkolden koparmaya zorlamanın ona işkence gibi geldiğini düşünüyorum. Benimde artık bünyem bu durumu kaldırmıyor, yanlış yapmaktan da korkuyorum çocuklarım açısından. Hocam hangi hallere tahammül edemiyorum, o halleri yaşatıyor Mevla sanki bunlar da benden bunları da hazmet diyor. Her şeyin doğrusunu Allah bilir.
Sevgiyle.
---------------------«»---------------------
Tarih:13 Aralık 2008 Cumartesi 00:47:12
RE: selam üzerinize olsun
Selam Hamdiye,
İnsanın başına gelenlerin büyük bir bölümü doğuştan kaderinde olan şeylerdir. Her kul Allah’ın belli esmalarının yoğun tecellisi ile doğar. Bir kısmı ise dünyada yaptığımız zikir ve öğrenme, yapıp etme yoluyla tecelli eder. Bizim yaşayışımıza etki eden bazı tecelliler ise imtihan içindir. Karşılığında ya dünyada ya da ahirette mükâfat olarak bize dönecektir. Bazı olaylar ve etkiler ise yaptığımız hataların, sevapların karşılığıdır.
Kaderin değişmez yanları da vardır, değişen yüzü de vardır. Annenizi, babanızı seçemezsiniz. Doğduğunuz memleketi, cinsiyetinizi, hatta kişiliğinizin bazı bölümlerini siz seçemezsiniz. Seçimimiz dışında kalanlar neredeyse seçme yetkimiz olanlardan daha fazladır. Eşinizi bile seçme sansınız olmamış.
Ama onunla daha güzel ilişki kurarak, daha az acı çekebilirsiniz. Ne o sizin günahınızdan dolayı, ne de siz onun günahından dolayı evli ya da eziyet çekiyor değilsinizdir. Bu sizin şu ana kadar kaderinizdi. Şu andan sonra da belki kaderiniz, belki ileride değişecek. Bunu bilmek mümkün değildir. Böyle düşünmek bir çözüm değil.
Benim verdiğim ayeti okumaya devam eder, tecelli edinceye kadar sabırla, samimiyetle Allah’a yalvarırsanız, ya eşiniz hidayete erer, artık rahatım dersiniz, ya da sizi ondan, onu sizden, herhangi bir şekilde kurtarır. Bunu bilmek te mümkün değildir.’Gün doğmadan neler doğar’, diyen bir atalar sözü duydunuz mu, daha önceden.
Boşanacaktım diyorsunuz. Boşanmak var mı bakalım kaderinde.
Diyelim ki boşandın, geleceğinin bugünden daha kolay olacağını da nereden çıkarıyorsun.’Boşanmak allahın tiksindiği helaldir’, hadisini biliyor musun? Boşandığın takdirde çocukların durumunun ne olacağını, ruhsal dengelerinin nasıl etkileneceğini vs. kestirebiliyor musun? Vebali yüklenmeye hazır mısın?
Durumunuzun nasıl olduğunu bilmeden, sizi ve eşinizi tanımadan, ben size nasıl bir fikir verebilirim ki.
Benim söylemek istediğim, o duanın size kurtuluşu getireceğidir. Nasıl gelir o kurtuluş bilemem. Allah bir yol gösterir. Olacak ne ise olur ve hayatınız düzene girer. Bunun için en içten duygularla, ihlâslı, yani samimi olarak zikir etmeli, sonucunu beklemelisin.
Namaz ve zikir ruhsal dengeni yerine getirir, daha sağlıklı düşünmene sebep olur. Sabır birçok problemin çözümünün anahtarıdır.
Sana önerim; o duayı okuman, tecellisiyle değişimleri beklerken, sabırlı davranmandır.
Kırkbir gün içinde göreceğin rüyaları anlatırsan duruma göre yeni dualar da verebilirim.
Kocanızın içkiyi bırakacağını kesin ifade ile söylemedim. Belkide bırakır, namaza başlar dedim. Daha önce böyle hallerin olduğunu anlatmak istedim. Belki de adam ölür kurtulursun, Belki boşanır kurtulursun, bunu bilemem. Ne olacaksa duanın tecellisinden sonra olacak. O dua sana okursan tabii, ferahlık, selamet, ışık olacaktır. O duanın anlamı
’Allah inananların velisidir. Onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır’demektir.
Sonucunda Allah vadinden dönmez, ayetin anlamına göre tecelli eder. Bütün ayetler için geçerlidir. Allah dilediğine zenginlik verir ayetini de okursan zengin olursun. Ama yeterli okumak ile olur. Bir kere on kere demekle olmaz. Günlük yüzlerce kere okuyarak, kırk günleri bulup, tecellisini beklemek gerekir.
Oğlun da aynı duayı okusun.
Oğlunuz namaz kılıyor mu? Kıl desem kılar mı?
Sana önceki yazdığım mektupları tekrar tekrar okumanı, söylemek istediklerimi hazmetmeni tavsiye ediyorum. Bu mektubu da defalarca okuyup söylediklerimden doğru anlamlar çıkarmanı bekliyorum.
Sabır, sabır, sabır.
Herşey Allahtandır. Belki de ahiretin, o kocanın elinde, dilindedir. O koca senin en azından şimdiye kadar kaderindir. İsyan etme.’Külli şeyün sebeba’ her şeyin bir sebebi vardır. Yaptıklarını çekiyorsan, çek ödeş, ahirete kalmasın. İmtihansa sabret sınıfını geçip cenneti hak et. Dertlerden kaçmak istersin de, yer değiştirerek, koca değiştirerek olmaz.
İnsanlar için dertlerden kurtulmanın yolu, Allah’a yalvarmaktır. Biz de sana onu önerdik.
Çocuklarının kusurlarını düzeltme şansın yoksa acıyıp durmak neyi çözer. İsyana girer bu senin düşüncelerin. Aklı yerinde, sağlığı yerinde olduğu halde, güzelliğinde kusur mu aradın. Ya sakatlar... Allah kulu değil mi. Onların anneleri yok mu? Sen önce aklını başına topla da, çocuklarına da doğruyu anlatma şansın olsun.
Ya sabır, ya sabır, ya sabır.
Gecen hayırlı olsun.
Neden sana yazarken cümlelerim hep sert kelimelerle kuruluyor anlamıyorum..Bunun senden kaynaklandığı kesin.Bak Esra’ya yazdıklarıma,Safiye ile yazışmalarımıza.Beni anlıyorsun değil mi.Sen de ki isyandan kaynaklanıyor,bütün bunlar.Allah sana öfkeli.Çok tövbe et.Annene küs ve kinlisin.babana küssün.Allah’a isyandasın.Kocaya daha beteri...Senin isyan etmediğin kutsal ne kalmış ki.Sen bu halinle bir de nikah bozarsan,başına gelmedik kalmaz.Bel ki çocuklarının hatırına daha beterinden korunuyorsundur.
Annenle ve babanla barış. Onlar nasıl kusurlu olurlarsa olsunlar barış. Allah için barış. Yaptıkları onları ilgilendirir. Senin ana baba hakkını gözetmemen de senin acılarının sebebidir.
Secdelerde ağla, çoooook ağla, af dile. Anne babasına isyan edenlerin burnu sürtülür de sürtülür. Ta ki Allah’ın hakkını, Anne, Baba, koca Hakkını teslim edinceye kadar sürtülür de sürtülür.
Bunları söylemek benim için ne kadar zor biliyor musun?
Seni içinde bulunduğun gaflet uykusundan uyandırmak için olduğunu, şefkat ve merhamet cümleleri olduğunu anlayacağını umarım.
Hz Mevlana Mesnevi adlı kitabında bir hikâye anlatır. Şöyledir. Özetle.
Adamın biri, evvel zamanda, Atıyla bir şehirden bir şehre yolculuk yaparken, yaklaşmakta olduğu kasabanın hemen dışında, yol kenarına sınırı olan bir elma bahçesinde, yola yakın, uyuyan bir kişi görür. Adam ağzı açık uyumaktadır. Ağzından bir yılanın girmekte olduğunu, son bölüm girerken görür.
Beş on metre ilerden gördüğü olay karşısında, adamı kurtarmak maksadıyla, başucuna varır varmaz, elindeki kamçıyla birkaç defa vurur ve bağırır;
-Kalk ulan, Çabuk uyan. Yol kenarında uyumaya utanmıyor musun?
Adamcağız uyku semesi,
-burası benim bahçem. Sana ne. Demek istese de, adam;
--Bak şu mendebura, bir de ukalalık yapıyor, deyip birkaç kere daha kamçı savurur. Adamı şaşkına çevirdikten sonra, isyanının cezası olsun sana,
-Ye ulan, şu çürük elmaları diyerek, ağaçların altına düşmüş, güneşte bıklanmış, pişmiş elmaları yedirir. O elmaları yerken, bağırıp korkutmaya, vurup incitmeye devam eder ki, şaşkınlığı devam etsin. Yeterince, yarı çürük elma yedirdikten sonra,
-Çık ulan şu yola, der. Adamcağız bir yandan beddua edip, hakaretler yağdırırken, bir yandan gücünün son sınırında koşmaya devam eder. Bu arada;
--Allah’ın belası sen kimsin. Bu ne zulüm. Ben sana ne yaptım. Sen Allahtan korkmaz mısın? Allah cezanı versin. Zalim adam.
Sayıp dökmektedir. Derken içi bulanır, istifra eder.
Kusarken içindeki yılanı da kusar. Aklı başına gelir. Hemen, yolcunun çizmelerine yapışır,
-Allah senden razı olsun. Sen Cebrail misin? Hızır mısın? Seni bana Allah gönderdi, diyerek dualara başlar ki;
Sen olsan o durumda, kim bilir ne güzel dualar edersin.