- 620 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Mehmet Amca
Onu en son on yıl önce görmüştüm. Sıcak gülümsemesiyle içimi ısıtan verdiği öğütlerle yol gösteren bir derviş gibiydi. Her türlü sosyal etkinliğe katılıyordu. Yardımlaşmayı ondan öğrendim. Mahalle çocuklarıyla her zaman akşam olmasını beklerdik. Mehmet amcayı gördüğümüzde ona doğru koşardık. Onu beklediğimizi bildiği için elinde güzel oyuncaklarla ve bisküvilerle gelirdi. Mahallemizin her şeyinden o sorumluydu sanki. Yaptığımız mahalle maçlarında kırdığımız camlar yüzünden sürekli apartman sakinleriyle tartışmak zorunda kalırdık, Mehmet amca imdadımıza yetişirdi. Onu gören apartman sakinleri birazcık olsun sakinleşirlerdi. Bir daha yapmayacaklar ben onla kefilim derdi. Yıllarımız hep onun yollarını gözlemekle geçti mutluluk kaynağımız oldu. Bir zaman sonra seyrek uğrar oldu mahalleye herkesi huzursuz etmişti bu durum mahallenin ağabeyi neşesi ve dahası her şeyi olan Mehmet amca artık uğramaz olmuştu.
Onu en son on yıl önce görmüştüm. Son gelişiydi sokağımıza. Hava bulutluydu. Güneş bulutun arkasına gizlenmişti. Mehmet amcanın da yüzü gülmüyordu. Bu kez eli boş gelmişti. Onu görünce yine ona doğru koşmuştuk. Yüzünde mahcup bir hüzün vardı. Kusura kalmayın çocuklar elim boş geldim ama bu mahalleden taşınmam gerekiyor dedi. O an hepimiz çok ağladık. Mahallemizin neşe saçan amcası artık olmayacaktı. Bu bir kâbustu. Nedenini bir türlü öğrenemedim aradan tam beş yıl geçtikten sonra bir haber geldi. Bir yandan sevindik diğer yandan hüzün kapladı yüreklerimizi. Bir mektup yazmıştı bizlere onu her okuyuşumda ağladım hala ağlıyorum...
Mektup da şunlar yazıyordu
Merhaba Evlatlarım;
’’Öncelikle hepinizi selam eder gözlerinizden öperim. Mahalleden gidişimin açıklanabilir nedenleri var. Kolay olmadı hepiniz evlatlarım gibiydiniz hepinizin yüreğimde ayrı bir yeri vardır. Mahalleden gitmeyi hiç istemezdim ama dedim ya bir nedeni var sizler çocuklarım gibiydiniz gitmemin nedeni olan öz ve öz çocuklarımdı. Çocuklarımın bıraktığı boşluğu sizlerle doldurmaya çalıştım. Yüzünüzde mutluluk mutluluğum oldu. Bende sizlerle gülmeyi umut etmeyi, beklentisiz gerçekten sevmeyi öğrendim. Ne çok dönmeyi istedim bilemezsiniz ama geride bıraktıklarım her zaman aynı kalmaz biliyorum ya geldiğimde benden nefret eden biri olarak çıksanız karşıma bu düşünce bile aklımı yitirmeme yeter. Yaşım yetmiş beşi buldu. Her tecrübeyi tattım artık tecrübeler benden faydalanmaya çalışıyor. Hep merak ederdiniz hiç tanımamamıza rağmen hayatımızın vazgeçilmezi olan Mehmet amcanın bir ailesi var mı diye. Size her şeyi anlatacağım ama önce bastonum’a uzanmam lazım. Sonra hava kararmaya başladı lambayı yakıp kaldığım yerden yazmaya başlayacağım. Yaşlılık zor oluyor be evlatlarım yerimden kalkmam bile uzun bir zaman alıyor. Ailem vardı elbet benim dünyalar tatlısı bir eşim vardı. Yirmisinde evlendim çeşmenin kenarında su dolduruyordu. Zaten bizim köylü olduğu için tanıyorum kendisini gittim ve konuştum oda mendilini verdi. Nasıl mutlu oldum bilemezsiniz sonra evlendik ve üç de çocuğumuz oldu. Biri kız ikisi erkek. İlkin kız evlendi. Mürvet’ini gördüm görmesine ama görmez olaydım. Çocukları olmuyor diye damat dediğim evlatlarımdan ayırmadığım adam kızımı tekme tokat dövüp eve yolladı. Boşandılar ama benim deli kızımın gönlü hala o adamdaydı. Kızımı kaç kere dövdüm bir daha gitme o adamın yanına diye. Kızımın sözleri hala çınlar kulağımda. Baba ne kadar kötüde olsa onunla aynı yastığa baş koyduk. Sevmek elimde olsaydı emin ol ki daha beni ilk dövdüğü an vazgeçerdim ondan ama gel gör ki deli gönlüm aklımı dinlemiyor sanmıyorum ki seni dinlesin dedi. Ama damadım olacak adam kızım ona son gidişinde yanında bir kadın görmüş ve bizim kızla dalga geçmiş, kızım gururuna yediremediği için intihar etti. Mahallede çıkan söylentiler artık orada yaşayamayacağımızı gösteriyordu. Başka bir ile taşındık kızımın acısı azıcık da olsa dinmişti. Çocuklarıma dört elle sarıldım. Onların hataya düşmemesi için elimden gelen her şeyi yaptım. Onlarda beni dinlediler ve aile birliği içinde iş yapmaya başladılar yaptıkları her işte birlikte hareket etmeye başladılar. En büyük mutluluğum oldu. Hanımım Fadime, kızının ölümü üzerine en fazla iki sene dayandı. Oda kızı gibi göçtü bu dünyadan kaldık iki erkek evladımla baş başa. Onlarda gün geçtikten sonra aynı kıza sevdalandılar. Aralarında hep bir kargaşa yaşandı. Kız da ikisini de kullandı. Bunu öğrenen büyük oğlum önce kızı sonrada kendisini öldürdü. Küçük oğlumla bir başımıza kaldık. Onu okutmaya çalışsam da bir zamandan sonra onu da burslu okumaya yatılı bir okula verdim. Bende düştüm yollara ve herkesin derdine çare bulmaya çalıştım. Kelin ilacı yoktu ama tecrübeleri vardı. Herkese ders olan tecrübeler... Sonra çocuğum aradı beni okuldan mezun olmuş ve müdür olmuştu. Yanına çağırdı bende gittim ve onunla yaşamaya başladım. Gelinim çok iyi torunlarım sizler gibi kokuyor. Onlarla hayata tutunmaya çalışıyorum. Kalemin ucu bitmek üzere hadi kalın sağlıcakla. Oğlum ne zaman öleceğimiz belli değil, hakkınızı helal edin. Benim helal olsun gözlerinizden öperim’’
MEHMET AMCANIZ...
Mutluluk kaynağımız Mehmet amcayı Kadıköy de bir banka oturmuş vaziyette gördüm. Yanına gittim aradan on sene geçtiği için tanımadı. Kendimi tanıttıktan sonra çok sıkı sarıldı. Ve adresini verdi. İstanbul’a bir gezi için gelmiştim. Onu görmeden dönmek istemedim. Verdiği adresi sorup soruşturdum ve evi buldum. Bahçenin önü çok kalabalıktı. Bende kalabalık arasından sıyrılıp evin bahçesine doğru ilerledim. . Herkesinin yakasında Mehmet amcanın fotoğrafı vardı. Ne oluyordu bir türlü anlamıyorum. Bu kalabalık da neyin nesi neden herkes ağlıyor? Birden ayağım bir şeye takıldı. Bir tabut çok korktum. Sonra biri yaklaştı yanıma, kirli sakallı ve esmer biriydi. Otuzlu yaşlarındaydı ağlamaktan kızaran gözlerinden belliydi ölen kişinin yakınıydı. Peki, ölen kimdi. Yanıma yaklaşan adam elini uzattı ben Nazif maktulun oğluyum sen kimsin. Ben Mehmet amca için geldim bu adresi verdi yanlış geldim herhalde dedim. Adam iyice süzdükten sonra doğru adrese geldin, ama aradığın adam benim babam dedi. O an jeton düşmüştü anladım ki hayatımızı anlamlandıran Mehmet amca da tıpkı eşi ve çocukları gibi göçmüştü bu hayattan.
Hakkını helal et Mehmet Amca seni hiç unutmayacağım...