- 1271 Okunma
- 5 Yorum
- 1 Beğeni
kırmızı etekli kadın 2
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Gün ağır yorgunluğunu bırakırken denizin kabaran dalgalarıyla kumsala, denizin en derinlerinde hayat bulan denizkızlarının dudaklarında bestelenmiş mistik bir şarkıyı dinliyordum. Vapurda tanışmamızdan sonra onunla ilk defa buluşmanın verdiği heyecan; ilkokul yıllarıma ait bir hatırayı hatırlatıyordu bana. Heyecanla yürürken, saçlarımın bozulacağına dair tedirginlik bayram sabahlarına mahsus bir neşeyle taranmış saçlarıma gösterdiğim ilgi gibiydi. Ben fark ettim ki şu anda, bu kadın benim hayalimdi. Bu küçük ormanın yanından daha ben çocuk iken arabayla geçtiğimizi hatırlıyorum ama içine hiç girmemiştim bir gün bu ormana tekrar geleceğimi hissetmiş miydim bilemiyorum ama bu ormandan etkilenmiştim. Rengin bin bir tonu dikkatlice serpiştirilmiş gibiydi, kesinlikle tuvalimi alıp bu ormanı çizmeliyim diye düşündüm. Bankta oturuşuma karizmatik bir hava katmaya çalışırken, ormanın bir ucunda onu gördüm, tek parça gül desenli bir elbise giymişti, elindeki çanta da kıyafetiyle aynı şekilde gül desenliydi, sanki ormanın eksik kalan bir parçası tamamlanmış gibiydi, dudaklarında ki pembemsi hafif ruju dışında yüzünde hiçbir makyaj yoktu, basit bir uykunun süslü bir rüyasında olmaktan korktum, korktum yatağımda bulmaktan kendimi. Derin bir nefes aldım ve ayağa kalktım, bana doğru geliyordu gülümsemenin en tatlı haliyle.
‘’ Merhaba, umarım seni fazla bekletmemişimdir’’ dedi. O tatlı ses tonunu unuttuğumu fark ettim, ses tonu o kadar güzeldi ki elinizi ipek bir kumaşın üstünde gezdiriyormuşçasına etki uyandırıyordu sizde ve aklımda o anda ilk geçen şey ‘’böylesi güzel bir kadınla nasıl konuşulur ki’’ oldu Ve sanırsam uzunca bir süre sessiz kalmışım ki ben, başını hafifçe eğip gözlerini açarak cevap verip vermeyeceğim konusunda soru sorarcasına şaşkın bir ifade oluştu yüzünde, ben hemen ‘’ evet, evet yani hayır fazla beklemedim’’ dedim gözlerimi bir boks maçında dinlenmek için fırsat kollayan bir boksör gibi aşağı indirdim. ‘’ oturalım mı?’’ dedim. ‘’ tabi’’ dedi, sonra ise anlatmaya başladı ‘’ Dedem ben küçük bir çocukken buraya getirirdi burayı ikimizde çok severdik, bazen buraya gelip kitap okurum’’ dedi. ‘’ evet gerçekten çok güzel, keşke daha önce gelseymişim’’ dedim ve devam etim ‘’ tabi küçük bir çocukken gelemezdim ailem farklı bir ilde oturuyor ben ise burada üniversite okuyorum ama benimde deniz kenarında kafa dinlemek için gittiği bir yer vardı.’’ Dedim ve o sırada yüzünde bir gülümseme oluştuğunu gördüm benim sormamı beklemeden ‘’ dedem kafa dinlemekten bahsettiğinde bana bu cümle hep ilginç gelirdi. Bide deyimler, deyimler hep ilgimi çekmiştir.’’ ‘’benimde öyle ve hayatımda bazen deyimleri yaşadığımı fark ediyorum.’’
‘’ biraz yürüyelim mi?’’ dedi, bende tabi neden olmasın dedim. Toprağın açık kahverengi tonunda hem yürüyüp hem konuştuk bana hayatından söz ediyor arada da sorular soruyordu, basit soruları karşısında tahtada sözlüye kaldırılmış bir öğrenci gibi zorlanıyordum. Biraz yürüdükten sonra topuklu ayakkabılarını çıkarıp eline aldı, yalın ayaklarıyla basarken toprağa geçtiği yerde eşsiz bir koku bırakıyordu, sanki toprağı bir utangaçlık almış gibiydi, narin ayaklarının arada parmak uçlarına kalkarak yürüyüşü; doğaya sanata dair esin kaynağı oluyordu. Dedim ki içimden ‘’ güzel olmak suç olsaydı eğer, bu kadın ebedi mahkum olurdu.’’ Ne yazık ki ben artık onun mahkumuyum bunu anlamak zor değildi benim için. vakit öyle çabuk geçti ki onunla, ellerinde ruhum ile birlikte zamanı ezip toprağa serpiştirdi. Ve o narin sesiyle en korkunç kelimeyi söyledi ‘’ gitmeliyim’’. O anda doğa bütün canlılığını kaybetmiş, renklerin siyahtan bir farkı kalmamıştı benim için. ‘’ seni tekrar görecek miyim?’’
- Bir hafta sonra burada.
- Anlaştık.
‘’Gitmek’’ bir kelime kimi zaman hüzünle kimi zaman sevinçle gidilir bir yerlere, lakin ‘’bırakılıp gitmek ‘’ birileri giderken geride kalıp izlemek hüzünlü akşamların sarhoşluk sebebidir genellikle. Bugün bir umudun zihnime, bir aşkın ise kalbime bulaştığını hissedebiliyordum. Nefes almanın tarifini değiştirmem gerekiyordu anlaşılan, odamın içinde delice dönerken karar verdim buna. Baktım ve gördüm ki siyahın açık tonları da varmış gökyüzünde, ve yıldızlara bakmak hala güzelmiş mesela. Sonra aklıma Zahrad’ın bir şiiri geldi.
AYRIM
Gigo kendine bir gözlük aldı
Neye baksa hep mavi görüyor
Gökleri mavi- denizleri mavi
Sevdiği kızın gözleri mavi
Mavi görüyor hep neye baksa
Etrafına bakınıyor burnunda gözlüğü
Sen diyorsun ki denizler mavidir
oldum olası
Sen diyorsun ki gökler mavidir
oldum olası
Yeni oldu bu diyor - inanmıyor sana
Gigo kendine bir gözlük aldı
Maviyi mavi görüyor artık
ZAHRAD
Çeviri: Can YÜCEL
MUSTAFA ONUR ORHAN
YORUMLAR
mustafaonur.orhan
1. bölüm kadar güzel ve akıcıydı.
Devamı da gelecek mi merak ettim...
Tebrikler,
mustafaonur.orhan
mustafaonur.orhan
Günün seçkisi olan çalışmanızı can-ı gönülden kutlarım.
Paylaşımların ruhundaki o gizemin esintisi daim olsun yüreklerde.
saygılarımla...
Kaleminiz ve başarılarınız daim olsun efendim...