GÜZ GÜNÜNDE KIRSAL
GÜZ GÜNÜNDE KIRSAL
Zile- Alaca yolunun yapılışı, bitmeyen senfoniye dönmüştü. Yolun bitirilmesini sabırsızlıkla bekleyen Zileli bir esnaf, “yolun bitirilme şerefine deve kesme” sözü vermişti. Sözünde de durdu Allah için. Basından öğrendiğime göre. Yolun hizmete girmesinden sonra gazete ilanlarıyla tedarik ettiği deveyi yetkililer ve kalabalık huzurunda kurban ederek vadini yerine getirmiş.
Bir sonbahar gününde adı geçen yolda emektar korsamızla, oğlumla beraber, Alaca yönünde ilerliyoruz. Asfalt yol, uçsuz bucaksız ovanın ortasında bir uygarlık sembolü gibi döne dolana uzanıyor. Tarlalarda sonbahar uyanışı gözleniyor. Uzun kuraklık günlerinden sonra yağan yağmur, ilaç gibi gelmiş, toprağa yeni bir ivme kazandırmış. Yol ve dere kenarlarındaki çimler; güneşle beraber yüzeye hücum etmiş, beyazdan sarıya, sarıdan yeşile doğru renklenme gayretindeler.
Pırıl pırıl güneşli bir günde patates ya da pancar söken, kırmızı örgülü plâstik çuvallarına soğan dolduran, önlüklerindeki buğday tohumlarını sürülüp hazırlanmış tarlaya savuran, eken çiftçiler. Bir çobanın yönetiminde otlayan koyun sürüleri… Velhasıl ekim yağmurları araziye canlılık getirmiş. Zaten harmanı kaldıran çiftçinin gözü havalarda, “Bir yağmur yağsa da çift çıksa” dualarındadır.
Ekim ayı, ekin ayıdır, bu yörelerde. Ekin dedikse yalnız buğday ekilir, bu mevsimde. Buna güzlük buğday denir. Ekimde ekilen buğday, kar yağmadan önce çillenir, birkaç dal verirse korku kalmaz. Kendini kurtarmıştır. Vaktinde yağan kar, onu yorgan gibi sarar ve korur.
Uzun ve kurak geçen yaz mevsiminin sonunda bu kısa gezintiyle rutin yaşantımızdaki miskinliğimizi üzeremizden attığımızı hissettik. Kahraman çiftçilerimiz kadar olmasa da temiz hava aldık. Kırsalı doya doya yaşadık, gözlerimizle…
Haber saatlerindeki karamsarlığı yol boyunca unutur gibi olduk. Fakat gerçeklerden, acı gerçeklerden kaçılmıyor. Allah sonumuzu hayır eyleye. Günler ne getirse katlanacağız. Başka çare mi var?
GÖKTEN NE YAĞDI DA YER KABUL ETMEDİ!
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.