Şerefle bitirilmesi icap eden en ağır vazife hayattır. -- toegueville
glenay
glenay
@glenay

HAYAT ÜNİVERSİTESİ

29 Eylül 2014 Pazartesi
Yorum

HAYAT ÜNİVERSİTESİ

8

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

1020

Okunma

HAYAT ÜNİVERSİTESİ

HAYAT ÜNİVERSİTESİ




Edebiyat defteri sitesinden bir arkadaşımın facede yazdığı, facedeki hangi üniversitede okuyorsun
Nazik veya Ali, Ayşe sorusuna kimi şakacı ve aynı zamanda gerçekçi kimselerin "Hayat Üniversitesi" demesine takılmış arkadaşım.Bende sizin tuzunuz kuru nasılsa,ne güzel öğretmenler eşliğinde sınıfta bir masaya rahatça kurularak okumuşsunuz. Ya o hayat üniversitesine gidenler ne yaptı benzeri bir
yanıt yazmıştım.Arkadaşın bana ne dediğini bilmiyorum. Çünkü o zamandan sonra girip, bakmadım yazdığına..

Şimdi bu Üniversiteyi belkide pekiyi dereceyle bitiren biri olarak Üniversiteye nasıl başladığımı yazayım.

Bir sonbahar günüydü diye başlasam nasıl olur.Evet, bir sonbahar günüydü. Eylül’ün ilk yarısı. Bizim
sınıfta olan sarı saçlı tembel, okuldan sık sık kaçıp arkadaşlarla orda burda sürten arkadaşım orta
okula yazılmış ve okul formasını da mahallenin terzisi halama diktirmeye gelmişti. Sen de gidiyor musun Nazik, dedi.

Üzülerek:

"Babam beni göndermiyor."

"Gelsen iyi olurdu."

"N’apıyım, göndermiyorlar."

İlkokul öğretmenimizin ortaokula gidip başarabilecekler listesinde olmayan tembelZübeyde ortaokula gidiyor ama listede olan ben gidemiyordum.Bu durum çok canımı sıktı; bir yandan da sevindim.Sinirli
öğretmenimizden sonra daha pek çok öğretmenin kahrını çekmeyecektim.Aman sende boşver dedim.
Güzel geçen yaz tatilinden sonra sıkılmaya değmezdi. Çocukluk işte, böyle düşündüm.

O kış kur’an kursuna yazıldım. Yoo, yazılma kayıt falan yoktu o zaman. Doğrudan başıma annemin uygun gördüğü beyaz bir uzun tülbenti örterek kursa gittim. Kursta altı, yedi kişiydik. Sokaktan ve
mahalleden kızlardı bunlar. Sonradan kan kardeşi olduğum Nazife de vardı.Hocamız yine mahalleden
sakallı bir dedeydi. Bir okul sırasının çevresinde oturur elif cüzünü ezbere okurduk. Sözgelimi elif üstün e, elifasa(elif esire)i, elif ötür (elif ötüre)ü diye korodan okurduk. Birden devlet okulundan
mahalle mektebine transfer olmuştum. Benim küçüğüm kardeşim bir gün bizi pencereden seyretmiş,
güle güle bizim halimizi annemgile anlattı. Doğru dedim, yalanın yok. Onunla birlikte ben de kahkahayla güldüm.

Bu hocanın dersi sanıyorum on beş gün sürdü. Tam Kur’an okumaya başlamıştık ki esas hocamız geldi.
Bu genç, beyefendi, bilgili, kendini yetiştirmiş bir insandı. Ondan önce hayata bakmayı öğrendik.
Onun bizim çocukluğumuzu anlayışla karşılaması bize yetti. Gerçek bir okul gibi teneffüse çıkıp oyun
oynardık.Mahalledekiler,bunlar ne biçim kur’an kursu öğrencisi diye hocalara bizi şikâyet ederlermiş.
Üç yıl, ortaokulda geçecek süreyi burada tamamladım. Başarıyla bitirdim kursu, bir belge aldım.Hoca
beni ve halamın kızını da hoca yapmayı, kur’anı tamamen ezberlettirmeyi denedi ama olmadı.Annem
benim sabah ezanında kalkıp ezber yapmalarıma dayanamadı.(burda ortaokulu bitirdim.)

Sıra liseye geldi.
Sokağımızda halamın evinin hemen yanında biçki,dikiş, nakış kursu vardı. Çocukken buradaki kızları korkutmayı çok severdik. Her mahallede olduğu gibi bizim mahallede de bir deli vardı: Deli Acem.
Deli Acem zararsızdı. Sadece kızları kovalamayı severdi. Onların kendinden kaçmasından büyük bir
keyf alırdı. Birgün kursta bir iki kız kalmışken Acemi kızların yanına saldık. Kızlar çığlık çığlığa kaçıştı
biz de nasılsa eğlendik. Annem beni bu kursa götürüp elleriyle teslim etti.On beş yaşındaydım.Tahta
merdivenlerde heyecanla yukarıya çıkışımı hiç unutmam. Başımda şifon yeşil bir eşarp vardı. O eşarp
masada bıraktığım için bir arkadaş ütü yaparken yanacaktı. Sanki aynı renk eşarp olması şartmış gibi aralarında topladıkları parayla benzeri bir eşarp almışlardı. Ben sessiz kalmıştım. Gittiğim ilk gündü
daha kimseyi tanımıyordum. Bu kursa bir yıl gittim. Kurs sonunda apandistim patladığı için sergide
bulunamamıştım. Oysa giysilere kartondan kış başları yapmıştım. Bunların giysilerde nasıl duracağını
çok merak ediyordum. Hocamız ve kızlarhastaneye beni ziyarete geldiklerinde heyecan nedir ilk kez
tatmıştım. Heyecandan, sevinçten konuşamamıştım. Bu kurs böyle bitti.(yani lise.)Çok güzel gecelik,
sabahlık işlemiş dikmiştim.İki elbise, etek ve bulüz hariç tabii.Burası bana terzilik kapısını açtı. Daha
sonra kardeşlerim, annem, anneannem, teyzem derken komşulara dikmeye başladım ve Çubukta
beğenilen, aranılan bir terzi oldum. Hâlâ elbise diker misin diye soruyorlar. Terziliği bıraktım diyorum.

Üniversiteye gelince:

On dokuz yaşındaydım.Terziliğe ısınma turlarındayken Çubuk’a Akşam Kız Sanat Okulu açıldı.Annemin
masraf fazla olur diye( İki kız gidecektik çünkü)karşı çıkmasına karşın babamın yumuşak ve iyi kalpli
olması sayesinde buraya kayıt yaptırdık. Modada resim var diye ona severek yazıldım. Kardeşimle
birlikte ise dikiş ve nakış bölümüne de yazılmıştık.Buraya iki yıl devam edip belgelerimizi aldık.Bizler
iyi iş çıkardığımız için daha sonra da sipariş işler yapmamız istendi. Biz yapmadık.

Bunlar öğrenim kategorisine ne kadar girer bilmiyorum ama öğrenim gördük.

Bu arada yazları, boş kaldıkça elime geçen parayla kitaplar alıp okudum.İnsan resimleri çizdim. Daha
çokta insan yüzü. Her kalem oynatışımda değişik bir yüzle karşı karşıya gelmek beni mutlu ediyordu.
Resimleri düz yapraklı defterlere veya bulamazsam çizgili küçük defterlere yapıyordum. Aralarına
kısa şiirler yazıyordum. Bazen ünlü bir şairin, bazen de kendi yazdığım şiirlerdi bunlar.

Ama yine de hayat üniversitesinin daha başlangıcındaydım. Yaşayacaklarımı yaşamamış, göreceğim
iyi kötü olayları yaşamamıştım. Hayat beni nasıl insanlarla karşılaştıracaktı ki, kendimi ve insanları daha iyi tanıyabileyim.

Evleneceğim kimseyi hep kız olan ortamlarda bulunduğum için kendi seçme özgürlüğüm olmayacaktı.
Birileri gelecekti pazardan hayvan beğenir gibi. Bana bakacaklardı; nasıl iyi mi? Kaşı gözü nasıl? Bacakları, vücudu düzgün mü? Boyu bizim oğlana uyar mı? İyi iş yapar mı? Soyu sopu, huyu nasıl?

Keşke kimsenin karşısına acıma duygusuyla da olsa görücü karşısına çıkmasaydım. Keşke hiç yazılmasaydım Hayat Üniversitesine..





29. 09. 2014 / Nazik Gülünay







Paylaş
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Hayat üniversitesi Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Hayat üniversitesi yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
HAYAT ÜNİVERSİTESİ yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
nitemtran
nitemtran, @nitemtran
30.9.2014 02:01:02
Bunca insanın yazdığı bunca sıcak mesajın üstüne yazdığınız güzel öyküleri de koyun ve bakın bakalım, bırakın üniversiteyi, bırakın masteri siz dokora yapmışınız ya?! Haberiniz yok mu yoksa?
sami biberoğulları
sami biberoğulları, @samibiberogullari
30.9.2014 00:41:41
Değerli Arkadaşım.

Face Booktaki o tuzu kuru vatandaş bendim elbette.


Eksi otuz derece soğukta, gaz lambası ışığı altında ve bir taraftan da mahallenin camisinden bizim aile için para toplanırken tuzumuz ne kadar kuru olabilirse o kadar kuruydu benim de tuzum. Ya da Annem lokantalarda bulaşıkçılık yapıp, kardeşim mermer fabrikasında mermer tozu soluyarak beni okutmaya çalışırken hiç merak etmemiştim doğrusu annemin bulgur çorbasına attığı tuzun kuru olup olmadığını ama kuruymuş demek ki. Bendeniz bir tek sene dahi kaybedersem bunun ailem için bir yıkım olacağının farkında olduğumdan haşa huzurdan eşşek gibi ders çalışmaktan ve kelle koltukta okula gitmekten sofraya konan tuzun kuru, nemli ya da ıslak olduğunu hiç fark edemedim. Neyse o kısım önemli değil.


Önemli olan benim dediklerim:

Ne demişim '' Elifi görse mertek sanan insanlar ben hayat üniversitesini bitirdim diyorlar. Üniversite bitirmek bu kadar kolaymış. 18 sene boşa dirsek çürütmüşüm'' Söylediklerim aynen böyle.


Ne yazık ki siz de dahil pek çok arkadaşım bu söze karşı alınganlık gösterdiniz yazımdaki ''Elifi görse mertek sanan insanlar'' ifadesini hiç nazar-ı dikkate almadan.


Ben sözlerimin arkasında olmuşumdur her zaman. ''Elifi görse mertek sananlar'' da sadece üniversite okumamışlar arasından çıkmıyor maalesef çünkü zaman zaman da olsa '' Tahsil cehaleti alıyor, eşeklik baki kalıyor '' Ama yine de ben bir üniversite bitirebilmek için anamdan emdiğim süt burnumdan gelmişken farz edelim benim - kız peşinde koşmaktan okumaya vakit bulamadığı için - ancak lise mezunu olan oğlum '' Tahsili : Hayat Üniversitesi Mezunu '' Yazarsa sanırım ona ya da unun gibilere bir iki çift söz söyleme hakkım doğuyor.

Tekrar ediyorum: Elifi görse mertek sanan herkesedir lafım. Her kim bu kategoride ise ve her kim kendisini bu kategoride görüyorsa onlara yani...Hayatın içinde kendini yetiştirip değme üniversite mezunundan daha donanımlı olan insanlara değil.

Selam ve sevgilerimle.




sami biberoğulları tarafından 9/30/2014 12:45:00 AM zamanında düzenlenmiştir.
Nermin Kaçar
Nermin Kaçar, @nerminkacar
29.9.2014 22:37:40
Merhaba,

Hayat insanı tıpkı bir kuru bir yaprak gibi oradan oraya savurur. Nasıl ki yaprak rüzgara direnemezse biz de ona karşı direnemeyiz. Bazen bizim tercihimizdir, bazen de başkalarının. Önemli olansa sonuçtur. İnsan nerede olursa olsun, kendini geliştirmelidir ki yazınız beni çok etkiledi. Geçenlerde bir belgesel izledim. İsmini hatırlamıyorum. Yeteneğini fark ediyor ve yılmadan çalışıyor sonra resim sergileri açıyor. Güzeldi ve sizin yazım azminizi çok takdir ediyorum. Sevgilerimle.
AYSE 09
AYSE 09, @ayse09
29.9.2014 20:12:38
ne güzel anlatmışsın hayat üniversitesini
hep geçtik o yollardan be canım
neler yaşandı neler geldi geçti
harikasın sevgilerimle
Işık  Mehmetali
Işık Mehmetali, @isikmehmetali
29.9.2014 18:57:23



Hayat üniversitesinin başarılı öğrencisiymişsiniz ki bu gün ustaca şiirler yazıyorsunuz gerçekten azminizin önünde eğiliyorum.Bunu çok az adam başarabilir diyor ve saygılar sunuyorum
Bir tutam hayat
Bir tutam hayat, @birtutamhayat
29.9.2014 18:18:27
Bu facebook olayını bir türlü sevemedim.
Satece onu değil.
Diğer tüm haberleşme, mesajlaşma, sesli-görüntülü sohbet, başa ne varsa bu sanal alemde,
hiç birine ısınamadım.
Hep bu edebiyat siteleri oldu ilgi odağım.
Buralar güzel.
Ötekiler çirkin.

Üniversite olayına gelince.
Benim gözümde siz,
hayat üniversitesini flan bitirmediniz.
Orası da neresidir?
Ne özelliği vardır?
Benim gözümde siz,
gönül üniversitesi mezunusunuz ki;
oradan diploma almak her babayiğitin harcı değildir.

Etkili Yorum
Serhat BİNGÖL
Serhat BİNGÖL, @serhatbingol
29.9.2014 17:59:07

Merhaba Nazik Hanım

Şunu gönül rahatlığıyla söyleye bilirim ki siz çok iyi bir hayat üniversitesini okumuşsunuz.

Bazen anlaşamadığımız konular olsa da itiraf etmeyim ki sizin yazılarınızı büyük bir hayranlıkla okuyorum. Sahip olduğunuz kültür birikiminizle ve ön görünüzle kaleme aldığınız konuları,emin olun değerlendirebilecek ön görüye sahip olmayan ve nitelikli bir yazıyı kaleme alamayan, akademik düzeyde eğitim görmüş bir yığın insan var.

Her zaman ki gibi yazınızı beğeni ve ilgiyle okudum.

Tebrik ve hayranlığımla

Müthiş kaleminize içten ve samimi yüreğinize sağlık

Saygı sevgi selamlarımla.

ersinbaşeğmez
ersinbaşeğmez, @ersinbasegmez
29.9.2014 17:39:12
keşke düşündaşım

keşke...

dokunaklıydı

aynı zamanda da gülümseten

tebrik ve saygılarımla düşündaşım
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.