Aş(ı)k ve Varlık...
Aşk, yegane varlık gayesi. Yer ve gök aşk için, hava ve su aşk. Doğum ve ölüm, tümü ile aşk için.
Aşk var diye var, varlık. Bir hiçken cümle eşya, aşkın hatırına vucuda gelir. Aşk için varolunca bütün cisimler, güneş; aşk, gece; aşk, toprak; aşk, insan; aşk, olur. Zerreden kürreye ne varsa, herşey de aşkın izi görülür. Şayet göz bakmasını bilirse elbet. Gözün görmekten yana nasibi yoksa aşk nasıl görülür.
Şayet aşk olmasa idi, ne sen olurdun ne de ben. Aldığın nefesin bir sebebi var ise o da aşktan başka birşey değildir. Şu güneşi, ayı, yıldızları deliler gibi döndüren ne olsa gerek. Aşktan gayrısının buna gücü yeter mi? Aşk düşerse bir cana olduğu yerde nasıl kalsın. Aşk için olunca gökler, pervaneler misali döner. Gül de aşk vardır, bülbül de aşk. Leyla ile Mecnun, Kerem ile Aslı, Ferhat ile Şirin, Tahir ile Zühre ve daha ismi duyulmamış binlerce aşık, hep aşkın sonuçlarıdır. Aşk varlığın ta kendisidir. Aşk varlıktır. Aşk hep vardır. Vardan önce bile aşk vardı. Onsuz birşey düşünmek mümkün değildir. Yokolmak istemeyen için de ondan başka bir sığınak yoktur. Varlığı ile bizlere hayat bahşeden aşka dair ne söylesek eksik kalır, söz bir türlü tamam olamaz. Ama bilinmeli ki aşk varsa hayat vardır. O yoksa nefes yoktur. Mevlana`yı pişiren, Yunus`u inleten, Mecnun`u delirten ve bu sebeble onları var eden ancak aşk`tır.
Aşksız iken ne vardı ortada bir düşün.