- 534 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Duyarsız Çıkar Sosyeteleri
İnsan olmanın mutluluğudur, insanca yaşamak. Yaradan en güzelini insana vermiş, yanına da düşünsün diye akıl vermiş. Uçsuz bucaksız uzay denen karadelikte bir Dünya yaratmış tüm çözümleri ile birlikte. Bu Dünya, doğal güzellikleriyle kalmalı ve tüm canlıları bu şekilde barış içierisinde yaşamalıdır. Bitki bitkiliğini, hayvanlar hayvanlığını, insanlar ise insanlığını bilmeli tabiat ana’ya saygı duyarak. Beyaz siyahla, yaşam ölümle, sağlık hastalıkla, aydınlık karanlıkla, tatlı acıyla, özlem ayrılıkla değer ve anlam kazanmaktadır. Her taraf aydınlık olsaydı, ne önemi kalırdı, bizi hem aydınlatan hem de ısıtan "Güneş", olur muydu Dünya üzerinde zaman!.. Her güneş, aydınlatacağı bir karanlık varsa aydınlatır. Önemli olan; olumsuzluklar içerisinde yaşarken olumlu olmak ve olumlu olan tüm güzelliklere sahip çıkmaktır. Ezeli ve ebedi sürecek olan maddi ve manevi varlıklara mutlaka bir mesaj bırakmalı. Bu mesaj ile insanlık, bitki ve hayvanlardan çok farklı olduğunu hissettirmeli. Tabiatı tahrip eden değil de, tabiatı koruyan ve koruduğunu da kendisinden sonra gelecek nesillere armağan olarak sunmalıdır ki, insan olduğunu arkadan gelecek insanlar anlasın ve insanlıkları ile övünsün. Aksi takdirde, atalarından nefret edeceklerdir. Belki de nefret etmeyip, resmen tiksinti ile anacaklardır atlarını!.. Hangi ana ile baba, kendi öz evladına karanlık dolu yarınlar bırakmak ister?.. Bence babalar bu konuda duyarsız olsalar bile, kutsal olan ana’lar bu konuya duyarsız kalmayacaklardır. Bir anne, kendini bile feda eder hiç düşünmeden çocukları için. Anne kelimesi dahi içimizin sevgi ile coşmasına yeterli olmaktadır. Herşeyi para ile pul olarak görenlerin ve tabiat ana’yı tahrip edenlerin karşısına tüm anne’ler dikilecektir. Çünkü, anne’lerin ayakları altına serilmiş, hem çok kutsal olan hem de en mükemmel doğal güzellikleri barındıran cennet!.. Kainatın en güzel manzarası anne ayakları altında iken; neden Dünya üzerinde bu mükemmel manzaralar olamasın ve neden korunmasın!.. Dünya ve üzerindeki tüm doğal güzellikleri korumak kesinlikle bir duyarlı olan insanlara düşmektedir. Yoksa ne farkımız kalır, herşeye "evet" diyen duyarsız eşeklerden!..
Yazılı ve yazısız tüm yasalarda; sağlık, eğitim, adalet, iyilik, güzellik, doğruluk, asalet, efendilik, kalite, din, iman, bilim, aydınlık, vatan, bayrak, millet, barış, eş, dost, akraba, kişilik, saygı, sevgi, şan ve şeref vb. tüm kavram ve gerçekler olumlu ve toplumu toplum yapan temel değerlerdir; olumlu olan her kelime ödüllendirilmesi gerekenler fiil ve davranışlar olarak yazılmıştır. Bazıları göreceli (toplumdan topluma değişen) olmasına rağmen az bir değişiklik ile hemen hemen bu şekilde kabul ve değer görmüştür. Bütün bu olumlu güzelliklerin tümüne birden temel değerlerimiz diyoruz. Temel değerlerimize kalpten bağlı bir nesil yaratmak en temel görevlerimiz arasındadır. Anayasamız tüm bu güzellikleri içinde barındıran ve yazıldığı şekilde uygulanması halinde bizlere barış dolu çok kaliteli bir yaşam sunacaktır. Tüm anayasalarda mutlaka eksik ve değiştirilmesi gereken henüz olgunlaşmamış kavramlar bulunmaktadır. Eleştirilmeyek tek bir anayasa yoktur. Ancak, temel değerlerimize bağlı olarak insanca insan gibi diğer bir deyimle adam gibi adamlar yetiştirmekle, yazılı yasalarda o kavram yer almamış olsa bile duyarlılıkla sahiplenileceğini düşünüyorum. Alışkanlık haline getirilen olumlu fiil ve davranıylar ile kalitenin çok yükseldiği ve anayasalarda yer almadığı halde itibar gördüğü ispatlanmış olan toplumların sayısı azımsanmayacak kadar çoktur. Örneğin; bazı toplumların anayasası olmaması gibi.. Konuyu toparlamak gerekirse; yazılı ve yazısız tüm yasalarda yer alan ahlaki yönden olumlu yani ’etik’ kabul edilen fiil ve davranışlar içerisinde bulunanlara duyarlı insan demekteyiz. Bu sağlam karakterli insanların sayısı artış gösterdikçe, toplumsal duyarlılık da o oranda artış gösterecektir. Çok duyarlı toplumlarda, karanlık düşünceler hızla azalış gösterecek veya yer altına inmek zorunda kalacaktır. Göstereceğimiz duyarlılık ile çocuklarımımın yarınlarını hazırlamış oluruz. Yer altına inmek zorunda bıraktığımız karanlıklar ise, yer altındaki şeytanlarla birlikte eninde sonunda yok olmaya mahkum olacaktır. Bunun yanında gösterilecek en ufak ihmal ve duyarsızlıklar ise; dürüst insanların azalmasına ve pasifleşmesine yol açacaktır ki, buda karanlık düşüncelerin artış göstererek güçlenmesine sebep olacaktır... Üç maymunları oynayanlar da bu oranda artış gösterecektir. "Dalkavuk", "kurnaz tilki", "kurnaz maymun" ve benzeri unvanların verilmesi moda olacaktır. Gerçek Devlet Adam ve madaları mutlaka "deli cesaretli"dir. Deli cesaretli olmayanların tarihi değiştirdikleri ezelden bu yana görülmemiştir; ebediyete kada da görülmeyecektir. Herşeye "evet" diyen dalkavuklardan korusun bizleri ulu Tanrım!.. Daha çok kazanmak uğruna duyarsızca para peşinde koşan ve doğayı kirleten "Duyarsız Çıkar Sosyeteleri" ne fırsat vermeyelim...
Bu nedenle; sağlık, eğitim, adalet, iyilik, güzellik, doğruluk, barış benzeri tüm konulara çok hassas olmalıyız ve bu sayının gittikçe artmasına katkıda bulunmamız gerekmektedir. Özellikle, aile terbiyesini verirken; yalandan uzak bir çocuk yetiştirmeliyiz ki; bu çocuklarımız, yarınların, namuslu ve şerefli yöneticileri olsunlar!.. Dürüst insanlarımıza makam ve mevkileri teslim etmeliyiz. Dürüst yöneticilerin elinde olacak Devletimiz , yarınlarda rafah düzeyi yüksek ve çevreye duyarlı olacaktır. Bu Dünya hepimimzindir; hepimiz çevre kirlenmesine karşı çok duyarlı olmalıyız. Ve, bu kirlilikten nemalanan keneleri, doyumsuz paracıları (çıkarcıları) durdurmamız gerekmektedir. Bunlara duyarlılık gösterirken, mutlaka olumlu olanları ödüllendirmeli, teşvik etmeliyiz. Ayrıca yanlarında olduğumuzu da her durumda göstermeliyiz. Böylece, kendilerini daha güçlü hissedecek olan namuslu insanlar, karanlık düşüncelerle daha çok mücadele edeceklerdir. Dürüts insanların horlandığı ve hatta enayi yerine konduğu bu zamanlarda, "deli cesaretli" insanlara inanılmaz derecede ihtiyacımız bulunmaktadır. Dürüstlüğü ve duyarlı olmayı bir "delilik" veya "ruh hastalığı" olarak gören ve görmekte ısrar eden, görmez duymaz ve konuşmaz "üç Maymunlar" lara aslında kendilerinin bu unvanlara layık olabileceklerini hatırlatmamız gerekmektedir. Yazılı ve yazısız tüm yasalarda, bu olumsuzluklara ceza verilmesi uygun görülmektedir. O halde çevreyi kirletmek de insanlığın en büyük ayıbı ve suçu olmalıdır. Özellikle bilim adamlaramızın her kesimden daha fazla duyarlı olması gerekmektedir. En çok kazanan kesimlerin başında gelmeleri nedeniyle; çok az kazanan bir cahilden daha fazla mücadele etmeleri gerektiğini hatırlatmamız gerekir. Her vatandaş pastadan aldığı payı hakederek yaşamalıdır, bu güzel Anadolu topraklarında!.. Her aydın, karanlık olan yerde parlamalı ve bir mum misali erimek pahasına!.. Yoksa, karanlığın olmadığı yerde yani aydınlıkta parlamanın ve aydın olmanın hiçbir önemi yoktur. Bilim, doğaya ve dürüst insanlara sahip çıkmalı ve çıkmayanlara karşı geçilmez mangal gibi yürekli insanların olmalıdır. Bilim insanlığa hizmet ederse bilimdir. Bilim, silah olarak, etiket olarak, imtiyaz olarak, kişisel çıkar olarak kullanılırsa bilim olmaktan çıkar ve karanlığa hizmet eden, Dünyanın sonunu hazırlayan asalakların oyuncağı olacaktır. İnsanca insan olan tüm insanlarımızın çok duyarlı ve yalandan uzak yarınlar için daha fazla mücadele etmelerini ve bu konuda duyarlı olan adam gibi adamların yanında olmasını diliyorum. "Namuslu insanlar, en az namussuzlar madar cesaretli olmak zorundadır!.." demişti rahmetli İsmet İnönü... Yalandan uzak yetiştirilecek her çocuk; yarınlarda karanlığa direnecek mangal yürekli çok dürüst bir yönetici olacaktır... Anne ve babalar işbaşına!.. Kimyasal atıkların bizleri zehirlemediği yarınlar için!..
Yorumu, şiir ile bitirelim;
Doğal Çevre (Şiir)
Doğal hakkımızdır doğal yaşamak
Manzarası harika olmalı çevremin
Bilimsel çalışmanın temeli yeşildir
Yarına hediyemiz olsun çok temiz
Kimyasaldan uzak bir yaşam olsun.
Dünya güzel kalsın kirletme kardeş
Denizler mavicesine kalsın berrak
Para için tahrip etme yarınlarımızı
Kişisel çıkar uğruna yakma bizleri
Yeşilim yeşil kalsın, zamana aksın.
Ak kelimesine hasret kalmış insan
Aşk bile yaşanmaz olmuş özgürce
Çevrenin manzarası ile mutluyduk
Geri istiyorum, tabiatımı geri ver
Dünya, esir olmasın duyarsız şeytana.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.