eğitimde mevcut durum
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Çala Kalem
Bu gün 15 eylül 2014 ….büyük küçük,fakir yoksul,beyaz tenli,esmer,kız erkek ,engelli engelsiz yüz binler hatta milyonlarca çocuk ev ortamından ayrılıp ikinci yuvaları olması gereken okullara doğru sabahın erken saatinde yola koyuldular.Bu öğle bir olayki hiçbir gurbet tanımı ilkkez annesinden ayrılıp sınıf kalabalığında yalnız kalmayı ifade edemez.Bu anlatılamaz ancak yaşana bilir.Minikler ilk kez gözlerinin önünde olduğu halde kaybetme korkusunu burada yaşarlar. Annenin elini bıraktığında artık her istediğinde ona dokunamayacağını,gördüğü halde sarılamayacağını o zaman anlar.Bunun nasıl bir duygu olduğunu anlamaya çalışır.Aslında olan ilk kez insan aklıyla oluşturulan bir takım kurallardan başka bir şey değildir. Bu ilk şoku atlattıktan ve kapı kapanıp içeride kalabalıkta yalnız kaldıktan sonra çevresinde olup bitenleri algılamaya çalışır.Evinde olanlarla sınıfta olanları,anne babasıyla o an sınıfta bulunan eğitimciyi,ardından kendi kıyafet ile diğerlerinde olan giysileri ve daha sonra çantaları,dolapları,sukaplarını hasılı kelam görebildiği tüm nesleri,objeleri olayları kıyaslar.Çocuklar bunları algılamaya çalışırken tepkileri kişiden kişiye çok değişiklik gösterir.Kendi hayal dünyasında yeni karekterler üretmenin yolunu tutarlar. Bu işin paydaşlarının beklentileri çocuğun ne hissettiği ile ilgili değildir.O ne düşünür ne hisseder,kaygıları neledir?
Milli Eğitim Bakanlığı kendi koyduğu çok güzel sözlerle hazırladıkları insan profilinin gerçekleştirilmesini emreder,
Öğretmen; kendine verilmiş bir programı uygulama çabası içinde,sınıfa girdiğinde hazırolda bekleyen,yaz deyince yazan,konuş deyince konuşan sus deyince susan ,söylediklerini yorum katmadan harfi harfine tekrarlayan bir öğrenci beklentisi,
veli ;komşusunun çocuğunda daha başarılı,kendisini üzmeyen ,üstünü kirletmeyen ,kendinin olamadığı ama içinde hep olmak istediği meslek erbabı olmak için var gücü ile çalışan bir insan beklentisi içindedir.
Okul öncesi =1,+İlkokul=4+ortaokul= 4,lise=4,üniversite =4-7 olmak üzere ortalama 17-19 yıllık bir zaman ki;insan ömrünün ortalama 75 yıl olduğu düşünülürse ömrün beşte biri okullarda geçiyor.Bu süre nasıl yaşanacağı ,çocuğun gelişimine olumlu olumsuz i etkilerinin neler olacağı,kimsenin çokda umurunda değil.
Devlet en az mesrafla kendi koyduğu kurallara bağlı,sorgulamayan,düşünce üretmeyen,hakkını aramayan,hak arayanın yanında olmayan uslu vatandaş istiyor.
Öğretmen sınavda 100 sorunun 100 ünü cevaplayan,söylenene harfi ile riayet eden,verilen ödevleri kendisine soru sormadan yapan,kendisinin sürekli konuştuğu ama çocukların konuşmadıkları,okuldan bir şey istenmişse gününde yerine getiren sorunsuz öğrenci,
Anne baba;Yemeyip yedirdiğini,içmeyip içirdiğini,onalrı okutmak için anne saçını süpürge ettiğini baba da sırtındaki gömleğini satarak onlara iyi bir gelecek hazırlamak için uğraştığı sürekli vurgulayarak;kendisinin olamadığı doktor,mühendis,avukat,savcı,hakim ve daha ne kadar kendine göre güzel unvanlı meslekler varsa çocuğunun onu olmasını ister.
Eğer bu beklentiler gerçekleşmezse ;Devlet eğitimcilerin görevlerini iyi yapmadıklarını ifade ederek,
Eğitimci;Velinin yeterince ilgilenmediği,okulun fiziki yetersizliklerini,mevcut programlarında yetersiz yada yanlış olduğu söyleyerek,
Veli ise ;Eğitimcilerin yetersiz olduğu,okul yöneticilerinin görevlerini yapmadıkları,Mevzuatların sık sık değiştiğini bahane eder ve kendilerinde hiç kusur aramazlar.
Her paydaş bir diğerini suçlayarak sorundan kurtulmanın yolunu arar.
Bu sorunun öznesi olan çocuklarında hiç fikri sorulmaz.Yıllarca bu kısır döngü devam etmektedir.Umarım (olmayacağını bildiğim halde sadece bir temenni) en kısa zamanda öğrenciyi merkeze koyup onların beklentileri,ilgileri,istekleri dikkate alınarak bütün paydaşlar bir araya gelip istediğimizi yaptırmak,egomuzu tatmin etmek için değil onların istedikleri hedefe ulaşmalarının önündeki engelleri kaldırmak için kararlar alırız.
15/09/2014
Ekrem MADENLİ
YORUMLAR
Çok güzel bir konuya değinmişsiniz.
Ben de temennilerinize katılıyorum.
Saygılar,
galaoğlu
Gerçekten güzel olmuş çalışma.
Problemlerin her birine, tas tamam dokunulmuş.
Her okuyan,
kendine bir yer bulabilecektir bu yazıda.
Cümleler,
insanı şaşırtacak derecede doğru maalesef.