- 423 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
AMERİKA'NIN ASİ SESİ GİNSBERG
Yirminci yüzyıl Amerikan şiirinin Türkiye’de en çok tanınan temsilcilerinden biridir Allen Ginsberg. Bunun nedeni 1976 yılında Orhan Duru ile Ferit Edgü’nün birlikte çevirdikleri ’Amerika’adlı kitap ve bu kitapta bir araya getirilen şiirlerin daha önce ’Yeni dergi ve ’Soyut’ta yayımlanmış olmasıdır.
Newark’ta, 1926 yılında doğan Amerikanın asi sesi Ginsberg, şair bir babanın ve ruh hastası bir ananın oğluydu. Yüksek öğrenimini kesintili olarak Colombia Üniversitesinde tamamlayan şair, önceleri W.C.Williams’dan etkilenerek nesnelci şiirler yazdı. Şiir yolunda yararlandığı kaynaklar arasında Williams Blake ve Walt Whitman gibi şairlerde vardı. Uyuşturucu maddeler ve komünizm gibi Amerikan toplumunca yasaklanmış konulara tam bir açık sözlülükle ele alması, kurulu düzene saldırmak için bir saygınlık kaygısı duymaması Ginsberg’in başlangıçta bir hilkat garibesi sayılmasına yol açtı. Ginsberg zamanla özü sözü bir, bir sanatçı olarak baştan kendisine karşı çıkan siyasal eleştirmenlerinin bile saygısını kazandı.
Eleştirmenler ne derse desin , onun hakkında kim ne düşünürse düşünsün benim için pek önemi yok. Ben onun şiirini ’insan mezbahasının, toplum çöplüğünün, insan labirentlerinin içinden çıkıp gelen bir patlama’ olarak tanımlıyor,’Vietnam’ıyla , Domuzlar Körfezi çıkarmasıyla , zenci-beyaz ayırımıyla, büyük yolları, hızlı yaşamı, eşsevicileri, marihunaları, Tibetleri, Katmanduları,zenleri, budalası, yapay cennetleri, gerçek cinayetleriyle gelen bir çığlık, bir uluma, bir başkaldırma...’olarak alkışlıyorum.Ve sözü fazla uzatmadan sizi ’Evren yepyeni bir çiçektir. Ve Amerika bir gün keşfedilecektir’diyen Allen Ginsberg’in ’Amerika’ adlı şiiriyle baş başa bırakıyorum:
Amerika sana her şeyimi verdim, şimdi bir hiçim ben.
Amerika, iki dolar yirmi yedi sent 17 Ocak 1956.
Kendi kafama bile dayanamıyorum.
Amerika, ne zaman bitireceğiz insanlarla savaşı?
Al da kıçına sok atom bombanı.
Keyfim yerinde değil, sıkma canımı.
Kafam düzelmeden yazmayacağım şiirimi.
Amerka ne zaman melekleşeceksin?
Ne zaman soyunacaksın çırılçıplak?
Ne zaman bakacaksın kendi kendine mezarlıktan
Ne zaman yaraşır olacaksın milyonlqarca troçkistine?
Amerika neden göz yaşı dolu kitaplıkların?
Amerika yumurtalarını Hindistan’a ne zaman yollayacaksın?
Amerika bu senin çılgın isteklerinden artık bıktım.
Ne zaman süpermarkete gidip gerekeni alabileceğim güzel gözlerinin hatırı için?
Amerika ne de olsa bir sen varsın, bir de ben kusursuz olan, öteki dünya değil.
Şu makinaların da sıkıyor artık beni
Bana ermiş olma isteğini sen verdin.
Bir başka yolu olmalı bu tartışmayı sona erdirmenin.
Burroughs Tanca’da şimdi, döneceğini de sanmıyorum, korkunç bir şey bu.
Sen de korkunçlaşıyor musun, yoksa bir eşek şakası mı bu?
Konuya gelmeye çelışıyorum.
Saplantılarımdan vaz geçmeyi reddediyorum.
Amerika itip kakma öyle, ben ne yaptığımı biliyorum.
Amerika erikler çiçek döküyor.
Aylardır gazetelere bakmadım, her gün birileri yargılanıyor insan öldürmekten.
Amerika Wobbly’leri düşündükçe duygulanıyorum.
Amerika küçükken komünisttim ben, pişman da değilim.
Şimdi her fırsatta marihuna içiyorum.
Günlerce evde oturup kenefteki gülleri seyrediyorum.
Ne zaman Çin Mahallesine gitsem sarhoş olup kimseyle düzüşemiyorum.
Sen beni asıl Marx okurken görecektin.
Hiç bir şeyim olmadığını söylüyor ruh doktorum.
Rabbin duasını okumayacağım.
Mistik hayaller görüyor, kozmik ürpermeler geçiriyorum.
Amerika sana daha söylemedim Max Amca’ya yaptıkların ıRusya’dan geldikten sonra.
Sana sesleniyorum Amerika.
Duygusal hayatını Time Dergisinin yönetmesine göz yumacak mısın?
Şu Time dergisine de çok bozuluyorum.
Her hafta düzenli okuyorum.
Kapağı hep bana bakıyor köşedeki şekercinin önünden gizlice geçerken.
Berkeley Halk Kitaplığının bodrum katında okuyorum Time’ı.
Durmadan sorumluluktan söz ediyor bana.
İş adamları ciddi.
Film yapımcıları ciddi. Herkes ciddi benden başka.
Birden anlıyorum ki ben Amerikayım.
Gene kendi kendimle konuşmaktayım.
Asya ayaklanıyor bana karşı.
Bir Çinlinin bile şansı yok bende.
Yeniden düşünsem iyi olacak ulusal kaynaklarımı.
İki plaka marihuana, milyonlarca cinsellik organı, saatte 1400 mil giden basılamayacak bir özel edebiyat ve yirmi beş bin akıl hastanesi ulusal kaynaklarım.
Zindanlarımı, beş yüz güneş ışığı altında saksılarda yaşayan milyonlarca hakkı yenmiş insanı hesaba katmıyorum.
Fransa’daki genelevleri kapattım, şimdi sıra Tanca’dakilerde.
Katolik olmasına katoliğim ya, gene de Cumhurbaşkanı olmak bütün tutkum.
Amerika senin bu budala havanda nasıl kutsal bir övgü yazarım?
Ben de Henry Ford gibiişi bırakmayacağım benim dörtlüklerde onun çıkardığı otomobiller kadar kişisel, hem de daha özgün çünkü her biri değişik cinsiyetten.
Amerika sana tanesi 2500 dolara dörtlüklerimi satacağım,verdiğin her eski dörtlüğü de 500 dolar eksiğine alacağım.
Amerika Tom Money’i serbest bırak.
Amerika İspanyol Cumhuriyetçilerini kurtar
Amerika Sacco Vanzetti ölmemeli
Amerika Scottsboro çocuklarıyım ben.
Amerika ben yedi yaşındayken komünist hücre toplantılarına götürdü beni anam bir bilete bir avuç dolusu leblebi satarlardı bize bir bilet beş sent konuşmalar parasızdı he kes melek gibiydi duyguluydu işçilere karşı her şey o kadar içtendi ki bilemezsin partinin 1935’e kadar iyi bir şey olduğunu Scott Nearing sapına kadar erkek heybetli bir ihtiyardı Bloor Ana ağlatmıştı beni bir kez de İsrael Amter’i görmüştüm orada yakından.
Herhalde herkes birer casustu.
Amerika gerçekten savaşa girmek istemiyorsun biliyorum.
Amerika o kötü Ruslar sonra o Çinliler. Evet o Ruslar.
Çiğ çiğ yutmak istiyor bizi Rusya. Rusya iktidar delisi.
Otomobillerimizi almak istiyor garajlarımızdan.
Şikagoyu ele geçirmek istiyor. Bir Kızıl Reader’s Digest istiyor Rusya. Sibirya’ya götürmek istiyor otomobil fabrikalarımızı. O koca bürokrasi işletsin istiyor benzin istasyonlarımızı.
İyi bir şey değil bu. Of.Var Rusya öğretmek Kızılderililere okumak.Var istemek koca koca zenciler. Yaa. Var bizi çalıştırmak günde on altı saat. İmdat.
Amerika bu işin şakası yok.
Amerikan televizyonu seyretmekten edindim bu izlenimleri.
Amerika doğru mu bütün bunlar?
En iyisi hemen kolları sıvamak.
Doğrusu ne askere gitmek istiyorum, ne de fabrikada tornacı olmak, hem gözlerim iyi görmüyor,hem de ruh hastasıyım üstelik.
Amerika o biçim bir omuz da ben veriyorum şu dönen çarka.