Merhamet
Merhamet
’aldırma nasılsa
su yokuş çıkamaz
yazdığına say
atamadığın kurşunları
******************************
Şiir de, şair de, şiirin burasında çırılçıplak.
Hatta sevip beğenenleri de, kurdelesi de.
Her çağ kendini anlatır. Sanatıyla, yiyip attığı kuzuların kemikleriyle tarih yazar.
Gelecek okusun diye.
Artık çağ yazı çağı ya.
Yazdıklarımızla notlar alacağız gelecekteki torunlarımızdan.
’ uçmakta hani, uçmak olsa’ ya.
Gerçekden
kaçmakta kaçmak olsa ya.
Çatalhöyük’te, Çumra’da, kırk bin yılın kemiklerini görmüştüm. Ben ortaokulda okurken beş bin yıla şahitlik eden Çatalhöyük, liseye geçtiğimde tarihi onbin yıla endekslemişti. Sonra öğrencilerimle gidip gördüğümde, on metre derinlikteki toprak yığını kırk bin yıl önceki atamın dışkısını bize içindeki o çağın menüsüyle veriyordu. Bütün sırlarını ortaya döküyordu.
Anlaşılan âdemce yaşamışlardı. Ot ve et tüketiyorlardı. O yüzden genleri bize kadar sapasağlam gelmişti.
Ya bizzzzzzz.
Her şeyi çarpıttık.
Son firavunlarız.
Hele şu sanata yaptıklarımız, taşların bile ilencini celbediyor.
Toprağı, suyu, havayı zehirledik. Yeri göğü deldik, nehirleri gölleri zehirledik.
Bizden sonrakilere merhametimiz yok.
Nasıl olsun ki.
Merhamet aklıbaşındalığın bir ürünüdür.
Kendimize hayrımız yok ki çocuklarımıza olsun.
Bu şiir
’aldırma nasılsa
su yokuş çıkamaz
yazdığına say
atamadığın kurşunları’
derken hepimizi ele veriyor.
Kader mi yoksa tesadüf mü bilinmez.
Her yaptığımız bir iz bırakır.
O nedenle mükemmel cinayet yoktur derler.
İlle iz bırakırmış katiller.
Ve Şairler de tabi.
O nedenle
yazanı da
yazdığını da
tarihe bir iz,
sevecen gönüllere bir giz bıraktıkları için kutlamak gerekir.
Alanya 2008
Hacı ali bayram