GERİ ZEKALI
Yine anılarımdan yararlanarak yazacağım bu öyküyü pek zevk alarak yazmayacağım sanırım.
Çünkü ilk yaşadığım anki duyguyu yakalayabileceğimi sanmıyorum.Yine de yazmayı denemek
istiyorum. Yavaş yavaş postaneye fatura ödemeye gittiğim güne ışınlanmak gerek. Hazırım.
Çok sıcak bir Ağustos günü yine. Zaman sanıyorum öğleden sonra. Binaların gölgelerinin altına koşuyorum yürürken. Arkadaşım Zeliha’nın geliniyle karşılaşmamı yazmıştım önceki öyküme.
öyküme.Bu kez diğer karşılaştığım gün arkadaşımı yazayım.Onunlada az sonra karşılaştım.
O da benim gibi çarşıya doğru yürüyordu. Yanında kızı vardı. Merhabalaştık. Nereye böyle diye onlar sordu önce.Telekoma faturalarımı ödemeye gittiğimi söyledim. "Ya siz nereye
böyle" dedim,analı kızlı. İkiside güler yüzlü insanlardı. Annesi:
"Melikeye ayakkabı almıştık, olmadı, dar geldi.Onun düzeltilebilir olduğunu söylediler, ayakkabıcıya gidiyoruz."
"Hâdi kolay gelsin bakalım" dedim.
Sonra günümüzden konuştuk biraz. Köyde işleri olduğu için gelemediklerini söylediler. Sıcakta köyün işi zor dedim.
" He valla, canımız çıktı. Uzaktan göründüğü gibi değil." dedi anne.
Şu anda ne işi yaptıklarını aradan zaman için tam anımsayamadım. Daha önce vişne,kayısı toplamışlardı. hatta onlardan dolaba koymak için vişne almıştım. Daha sonrada kaynanası
hastanede yattığı süreçte evini temizlemişlerdi. Bütün halı kilimi yıkayıp, evi gıcır gıcır
yaptıklarını biliyordum.Biraz da yeniden başladığımız günden konuştuk.Onu buraya yazmak
istemiyorum.Telekom’un önüne gelince hoşçakal, görüşürüz diyerek ayrıldılar.
Girişteki aletten numaramı alıp oturacak yer var mı diye bakarken ikinci kanepe sırasında
bir kadının yanının boş olduğunu gördüm.Tıkış tıkış bir ortam olmamakla beraber bir hayli
kişi vardı sırada. Kanepeye oturup, çantamı önüme koydum. Gözüm karşıdaki ara sıra
numaralarının yazdığı "ona ne deniyor bilmiyorum"panodaydı. Benim sırama daha yirmi kişi vardı.
Yanımda oturan kadının arkası bana dönüktü. Karşısında genç bir erkek oturuyordu. On
alt on yedi yaşında olduğunu tahmin ettiğim bir kız da ön kanepede onlara dönük bir biçimde oturuyordu. Çok hararetli konuşuyordu bu üçlü gurup. İlgimi "geri zekâlı" diye
hitabıyla sonradan konuşmalarından kadının oğlu olduğunu anladığım genç çekti. ister istemez konuşmalara kulak kabarttım. Anladım ki annesine diyordu ikide bir geri zekalı diye. Zekâ sözcüğünü zeka olarak söylüyordu. Sanki karşısındaki bir insan, veya anne
değildi. Öylesine, hem de hemen her söze başlarken bu sözcüğü kullanıyordu. Kardeşi de
alıyordu bundan kısmetine düşeni.İşin garibi annesinde herhangi bir tepki yoktu. Öylesine
olağan bir şeymiş gibi.
Bu aileyi dinlemeye aldım fakında olmadan. Zaten dip dibe oturuyorduk. Anlayabildiğim
kadar, oğlan sözlenmiş. Söz için bir şeyler istemiş kız tarafı. Annesi bu adetleri iyi bildiği
için olağan karşılıyor, oğlu ise buna karşı çıkıyor. Bu yüzden annesine her sözünün başı
geri zekalı. Kadın alınacak öte berileri sıralıyor oğlan ise sürekli karşı atakta geri zekalı diye başlayan cümleleriyle. Bu karşı duruşlar az sonra daha ileri boyuta taşındı. Evdeki
telefonu kestirmeye, kardeşine cep telefonunun gereksiz olduğuna kadar gitti. Nerdeyse
evin elektiriğini kestirecek, ailesini mum ışığında oturtacaktı. Sanıyorum kendisi, ya çalışmaya yada askere gidiyordu. Bu kadar masrafa gerek yoktu.Anne ve kızı cılız sesleriyle
olmaz diye karşılık veriyorlardı. O ise bundan böyle daha tutumlu olmaları gerektiğini
evleneceğini söylüyordu.İçimden vay seninle evlenecek kızın haline geçiyordu. Annesine
ve kardeşine geri zekalı diyen kimse evlendiği eşine neler demezdi ki..
Sıram gelince bu tuhaf ama gerçek aileyi sorunlarıyla başbaşa bırakıp kalktım.
Bu öyküyü daha önce yazacaktım, gencin geri zekalı hitabını unutmuştum. Birkaç gün
sonra benim alt katta oturanların sesleri duyuldu. Bir kavga gibiydi. Sesleri bana kadar
ulaşıyordu. O unuttuğum "geri zekalı" cümlesini bu kez alt kat komşum 0n yedi yaşındaki
oğluna tekrarlıyordu. Durmamacasına hemde. Arada da defol git benim evimden diye
bağırıyordu boğazı yırtılırcasına. Bu oğlanın da tutumlu biri olduğunu biliyordum. Harçlığını biriktirip, şimdiden altına yatırım yapıyordu.
Alt kat komşumun oğlu evden gitmedi merak edene. Öyle güleryüzlü ve cana yakın bir
çocuk nasıl kovulur evden. İşin aslını bilmediğim için susuyorum.
Ya, ne biçim bir örnek oluyoruz çocuklarımıza.
Sonra onlar çıkıyor karşımıza"geri zekalı" diye..
sustum..
31. 08. 2014 / Nazik Gülünay
YORUMLAR
Bu yazınız bana yarınki yazımı yazdırdı. İnanın...Dedim ki, şu KUŞAK ÇATIŞMASI hakkında neler düşünüyorum, bir dökeyim eteklerimdekileri. OFF...N e çok şey yazılabilinecek konuymuş meğer. Sizin bu yazıyı yazdığınız güne ait hikayenizi taksite bağladığınkız gibi ben de düşüncelerimi, azcık mizansene de dökerek (becerebilirsem) bir kaç bölümde yazacağım anlaşılan...SAYGIYLA
glenay
İlham vermeme sevindim.
İlgiyle okuyacağım.
Çok teşekkür ederim,
selâm ve saygımla..
Sevgili Nazik, öyküyü okuyunca (anı olarak yazılsa daha iyiymiş) ne ekersen onu biçersin demek geldi içimden.
O, "geri zekâlı" diyen çocuğu o anne yetiştirmedi mi?
diğer tarafta, altın gibi gence "geri zekalı" diye bağıran anne evladına nasıl bir örnek olur ki?
Ders alınası güzel bir anı, tebrik ederim
sevgimle
glenay
İçinde öyküsü olduğu için öykü diye ekliyorum.
Herkes nasıl isterse öyle okusun.
Annesine geri zekâlı diyen gence de,
kötü örnek olan komşuma da çok üzüldüm.
Anne nasıl yetiştirmiş ki çocuğunu geri zekâlı diyebiliyor, üstelik annenin de
umurunda bile olmuyor. Sanki hiç duymuyor, doğal bir şeymiş gibi.
Diğer tarafta ise annenin kötü örnek olacak davranışını görüyoruz.
Çok teşekkürler Emine hanım,
sevgilerimle..
işte bu sadece bir cümlenin örneği arkadaşım daha ne kötü örnekler oluyoruz bilsen küfürlerde dahil hatta sigara içmek bile dahil şükür ki hayatımda ağzıma almadım fakat bazı babalar düşün çocuklarına içme etme derken karşılarında fosur fosur tüttürürler sigarayı ee çocuklar demez mi baba önce sen bırak da görelim :)yazın çok ilgimi çekti kutluyorum yürekten sevgiler.
glenay
İnsan yapma, etme demekten çok çocuklara örnek olmalı.
Dediğin gibi sigara içen bir baba çocuğuna"sigara içme"derse hiç bir etkisi
olmaz. Ama zaraını gördüğünü söyleyip bırakırsa ancak etkili olur.
Çok teşekkür ederim,
sevgilerimle..
Merhaba,
Öykü can alıcı. Böyle bir hitap asla kabul edilemez ki! Ancak galiba bizler yeterince baş edemiyoruz
gidişatla. Oysa çocukları büyütürken :Canım cicim,balam tosunum,sultanım ... bile diyoruz. Biraz büyü-
yünce okulara gönderiyoruz. Galiba uygulanan eğitim programlarından olacak ya da eğitimcilerden
oradan da pek bir şey olmuyor ki görüntü değişik ortamlarda kişi kendini işte böyle ibretlik öykülere
konu ediyor. Maksadım birilerini suçlamak değil. Hep beraber beceriksisiz vesselam. Ha ara yerde eli
öpülecekler var tabi...
Hazır dertleşiyoruz ,herhangi bir insanın bir hayvana yaptığını söylemeden geçemeyeceğim:Arabalı
bir (insan!) arabasıyla bir hayvana (köpeğe) çarpmış. Ve de çok (insan!) olduğu için sağ bacağını
kırıp hayvanı yol ortasında bırakıp kaçmış. Tesadüfen rastladım .Yaklaşık 29 gün sabah akşam yemeğini suyunu verdim .Eşim yarasıyla ilgilendi. (Bunları övünmek maksadıyla yazmıyorum .) Ancak bu arada
Marmara Ereğlisi Beldiyesine (bir memura) durumu söyledim .Hayvansever memur oralı bile olmadı.
Ben mecburen İstanbul'a geldim. Neyse hikaye uzuyor.
Teşekkür ederim saygılar.
glenay
Oysa her ikisi de can..
Maalesef durumumuz iç açıcı değil.
Çok teşekkür ederim,
selâm ve saygılarımla..
Bu yaıyı okuyunca,
inanın yüzüm kızardı.
Neden mi?
Maalesef,
çok sinirlendiğimde,
bu sevimsiz hitap şeklini ben de kullanıyorum oğluma.
Sonradan pişman oluyorum ama,
kendimi frenlemem zor oluyor bazı durumlarda.
Ne demeli?
Bu yazı, kulağıma küpe olsun.
glenay
Çocuklarımızı aşağılamak yerine yüceltmeliyiz.
Kırk gün ne söylersen o olur derler.
İyi diyelim iyi olsunlar.
Bu sözcüğü bazen kardeşimden de duyuyorum,
ona da söylememesini söylüyorum.
çok teşekkür ederim,
selâmlarımla..
glenay
Yoksa bir şekilde karşımıza çıkıyor.
Çok teşekkürler Ayşe hanım,
selâm ve sevgilerimle..
Vah vah, ne hallere geldi anneye hitap şekilleri, git gide saygıyı yitiriyoruz, Anne saçını süpürge etsin, besleyip büyütsün, geri zekalıymış! Terbiye aileden gelir gelmesine ama! Her suçu da ebeveynlere atmamak gerekmiş meğer..Ortamın bozukluğu eğitim potansiyelinin azlığı diyorum buna. Evleneceği kıza ne mi yapar, küfür eder elbet daha ne etsin!! Canım böyle gençleri gördükçe zivanadan çıkıyorum, Allah ıslah etsin :( Sevgilerimi gönderiyorum gurbet ellerinden can yüreğine, iyi pazarlar..
Gulsen Tunckal tarafından 8/31/2014 2:53:33 PM zamanında düzenlenmiştir.
glenay
Bu hitap şekli ve ailenin durumu beni çok etliedi ama alt kat komşumun
haline de üzüldüm doğrusu.
Çok çok selâm ve sevgilerimi gönderiyorum teşekkürlerimle..