İFRİT – Tağut (1. Bölüm)
İFRİT – Tağut (1. Bölüm)
BÖLÜM I
Sevgilisi yanında uyuyordu. Hızlı fakat dikkatlice okuyup kitabın sayfalarını hararetli bir şekilde çeviriyordu. Sürükleyici bir hikayenin ortasındaydı. O sıra evin içinde bir patırtı duydu. Gözlerini sayfadan ayırıp etrafı süzdü. Okumaya devam etti. Sayfadaki bir satır dikkatini çekti. Durdu.
“Ee ne de olsa cinlerin insanların arasında daha çok görünür olduğu zamanlar eskidendi. Şimdi ise görünmeyen düşmanlar etrafımızda….”
Cümleyi tamamlamadan kitabı kapattı. “Nerden çıktı şimdi bu.” Işığı söndürdü. Yorganı üzerine çekip kız arkadaşının yanına kıvrılıp gözlerini kapadı. Kızın dudakları titriyordu. Nefes alıp vermesi değişmiş, siyah bir sıvı ağzından çıkıp yanağından kulağına doğru süzülüyordu. Bir şeyler mırıldanır gibiydi. Kulağını kızın ağzına yaklaştırdı. “ Tağut… Tağut…” Her nefes alışında göğsü aşırı şekilde şişip iniyordu. Ağzından akan siyah sıvı giderek artıyordu. Kız arkadaşını bu halde görünce çok korkmuştu. Bir an eli ayağı buz kesti. Ne yapması gerektiğini bilmiyordu. Eliyle yanağına birkaç kez hafif tokat vurdu. “Uyan! Kendine gel!” Ellerine bulaşan siyah sıvı hemen kurumuştu. “Bu nasıl olur?” Tam o sırada kızın nefesi kesildi. Mırıldanması durdu. Sanki canı çekilmiş gibiydi. Kıza seslenmekte tereddüt etti. “Mine…” Tam o sırada kız birden suratını Yusuf’a döndü. Göz bebekleri kaybolmuştu. Sadece beyazdı. Boğazı yırtılırcasına çığlık attı. “Tağuuuuuutttt..” Yusuf irkilerek yere düştü. Kızın yüzüne bakamıyordu bile. Başını dizlerinin arasına aldı. “Allah’ım… Allah’ım…” Sanki bütün dualar aklında silinmişti. Odanın kapısının önünde bir şey belirdi. Bembeyaz bir şey. Üzerine doğru geliyordu ama adım atmıyordu. Yakınlaştıkça o bembeyazlık gitmiş pembemsi bir renk almıştı. Yanıp dökülmüş deri gibi. Yakınlaştıkça insan bedenine benziyordu. Ama boyu çok uzundu. Elleri, ayakları… Başı yukardan basık, çene kısmı sivri bir şekilde aşağı iniyordu. Dişleri koyun dişi gibi ince ince dizilmiş yüzlerceydi sanki. Yakınlaştıkça Yusuf’a doğru eğiliyordu. Yusuf başını kaldırmakta korkuyordu, zihni bomboştu artık sadece bütün bünyesini sarmış saf korku vardı.
İrkilerek gözlerini açtı. Hemen kapadı. Bunun rüya olduğunu anlayınca rahatlamıştı ama yine de bir süre gözlerini açmaya korktu. Korktuğu başına gelebilirdi. Önce yanındaki sevgilisini eliyle yokladı. Eli saçlarına değdi. Başını çevirip gözlerini açtı. Ama gördüğü şey bedeninin buz kesmesine yetmişti. Daha doğrusu görmediği şey… Mine yatakta yoktu. Peki az önce dokunduğu şey neydi? Gözlerini açtığına pişman olmuştu. Titremeye başladı çünkü bu seferki gerçekti. Bütün bunlara rağmen görmeyi istemediği şey az evvel rüyanın sonuna şeref katmış olan garip insan şeklindeki yaratıktı. O da ne? Kapı açılıyor… “Hayır… Allah’ım ne olur bu olmasın ne olur.” Korkudan gözleri dolmuştu. Kapı kırk beş derece aralandıktan sonra durdu. Ardından gıcırtısı durdu. Mine içeri girip kapıyı kapadı. Yusuf donakalmıştı. Onun Mine olduğundan tereddüt edecek kadar korkmuştu. Mine eğilip yanağından öptü. “Susamıştım da… Ne oldu sana bebeğim yüzünden renk gitmiş.” Şaşkınlık ve hafifleyen korku içinde kekeleyerek zor konuştu; “Se… Sen az önce…” nefes aldı, devam etti; “ Sen az önce burada yanımdaydın sana dokundum, gözlerimi açtığımda yoktun.” Mine gülümseyerek “Rüya baya korkutmuş seni anlaşılan.” Yusuf dediğine pek aldırmadı ama gördüğü rüyayı anlatmak da istemedi.
Yataktan kalkıp ışığı açtı. Mineye döndü; “Ben bir sigara içeyim, gelirim. Balkona çıkıyorum.” Dedikten sonra odadan çıktı. Evin içinde bir şey sanki onu takip eder gibiydi. Sürekli arkasında birinin olduğu hissi. Sanki her an bir şey ona dokunacakmış gibi. Tedirgin bir şekilde balkona çıktı. Sigarasını yakarken aklından o görüntüler geçiyordu. Basit bir rüya olmadığının da farkındaydı. Sigaradan sert bir nefes aldı. Derken aynada bir şey belirdi. Aynı saniyede kayboldu. Artık bir şeylerin onu izlediğinden emindi. Rüyasından aklında en fazla kalan kız arkadaşının çığlıklar içinde söylediği “TAĞUT” kelimesiydi. “Acaba ne demek?” diye düşündü.
Sigarasını söndürüp içeri girdi. Odaya geri dönmekte tereddüt etti. Salona geçip televizyonu açtı. Koltuğa uzandı. Gözlerini kapamaya dahi korkuyordu. Televizyondan yayılan parlak ışık gözlerini almıştı. Karşı perdenin arkasında beliren karanlık suretin onu seyrettiğinden haberi yoktu…
Bahattin BERKDİNÇ
YORUMLAR
seng
2. Bölüm yüklenmiş durumda şuan. Okumanız mutluluk verir.