Bir öğle sonu/ 2 bölüm
Allah’ım dedim içimden. bir sen varsın bana güç veren destekleyen"hiç kimsem yok". Beni yok
edecekler.Kendime, öz saygımı yitireceğim. Üstelik bunun ayrımına varmayacağım. Kocanın
gölgesinde yaşayan, onun buyruklarıyla koşullananan, onun her yergisine, sövgüsüne, aşağılık
kişiliğine "insanı bir yerde aciz kılmak isteyip, herkesin içinde yerin dibine geçirmek isteyen"bu
kişiye katlanacağım. Hem de niçin"falancanın kızı kocasıyla iyi geçiniyor"desinler diye. Evde birbirlerni kavga döğüş, kıran,üç-beş lira için karşındakinin pis soluğunu çeken, aşağılanmayı
çoktan haketmiş kişiler için dışardan yuva görünümlü bir evde oturacağım. Boyun eğeceğim.
Ellerimi,gözlerimi, ağzımı, ayaklarımı, bütün benlğimi, varlığımı unutacağım. Gerçekten böyle
insan sıfatına girer miyim?
Yeni yapılan, pencerelerinde perde bulunmayan evlere göz gezdiriyorum. Alt katlar bile
çocuklarımla yalnız oturacağımı düşündükçe çok güzel geliyor. "Güneş giren, ikinci kat bir ev
olmalı"diyorum kızıma. Kıvanıyor.
Kızım:
"Anneannemgile gidelim, onlara da söyleyelim."
"Sakın onların yanında bir şey söyleme.Sen bana bırak canım. Sırası gelince ben söylerim."
Kiralık evlerin bolca olduğu sokağı geride bırakıp annemler geliyoruz.
Korku yüreğimi tırmalıyor. Onlara ne söyleyeceğim. Beni anlamazlar ki. Azarlalar, koca evinin
rahatlığından, bir başıma kalırsam sanki öcülerin, devlerin beni yiyeceğinden söz ederler.
Toplum içindeki yerlerini düşünürler en çokda. Beni hiç bir zaman düşünmedi onlar. Sadece
kendilerini düşünüyorlar.
Buz gibi çıktım dar, beton merdivenleri.Yüzümden çıkan soğuk esintiler karşımdakini üşütürdü.
Babamın yüzü hemen soldu:
"Bir şey mi var? Kocanla kavga mavga mı ettiniz? Gözünü seceyim kızım.Sen sus. Onun dediği
oluversin."
"Neden hep onun dediği olacak baba?"
Babamın sesi iyice kısıldı. Acıklı bir ses tonuyla:
"O erkek yavrum, gözü körolsun.."
Sözü akşam olanlara getirdim hemen. Gördün ya akşam seninle konuşmadı bile.Deli midir, nedir? Sonra da çıkıp gitti. Sen konuşuyorsun, beyefendi cevap bile vermiyor.
Babam:
"Ben anlamıştım aşam küs olduğunuzu.Ütüyü bırakıp, hemen kalksaydım keşke."
"Neden kalkacakmışsın?
-Öyküye bu arada müdahale ediyorum.Gerçekten bu ütünün burada ne aradığını unuttum.
geçmiş zaman tabii..-
"Sana yavarıyorum yavrum. Sen aşağıdan al."
Kadınsın, sen aşağıdan al. Bütün bildikleri çıkar yol, tek özlü cümle bu.Kadın olmak çok aşağı bir şey sanki. İkinci sınıf vatandaş durumu. Buna karşın kadınlar hiç direnmiyorlar mı? Direnç
güçleri yok mu?Bu durumu olağan sayıp, erkeğin her söylediği Tanrı buyruğu mu? Hayır! Hem
kocamanından. Üstelik benim gibi ayak diretenler, sayıları azda olsa bir hayli var.
Kadınları çoğu erkeğin gölgesinde olmayı yeğlemişler.
Ki m ne yaparsa yapsın, bana karışmasınlar. Gölge değil yaşayan bir insan olmayı istiyorum. Ne büyük bir düş.Kollarını dibinden kıracaklar, ses etmeyeceksin. İçim sıkılıyor. Kış günüyüm.
Alnından ateşler fışkıran bir kış günü..
Annem geldi.Her şeyden habersiz. Benim yalnız başıma oturmak için ev aradığımı duysa yüzü
bir karış asılır. Bana en acı sözleri söylemekten çekinmez.
Annem:
" Şurda, Kezban ablagildeydim. Gelini yoktu. Kadıncağız yatalak hasta oldu. Yanına bir gelen
olsa seviniyor. Zavallıya, n’apsın torunu Selma bakıyor."
Anneme:
"Ya zavallı kadın. O da Selmaya küçükken baktı. Sıra Selma’da."
Somyaya oturur oturmaz annem de dertlerini sıralamaya başlıyor:
"Bu herif öldürdü beni. Dün öğlen eve gelmiş, beni bulamamış, teyzengile gitmiş. "Renkli
tv seyretmeye gitmiştir demişsiniz. Adam yapmadığı"adam dediği babam"bırakmadı. Kocaman
adam küfür ediyor. Valla nerdeyse bu yaşta boşanacam. Kocalıkta hiç çekilmiyor."
Annem durmadan babamı çekiştiriyordu. Babam ise içerde karyolada çoktan uyumuştu.
"Senin derdin benimkinden çokmuş anne ,dedim."
Benim konuşmam annemin bağırak konuşması ve gür sesinde eriyordu.Bir araişitmiş olmalıydı
ki:
"Aman kızım!Benim derdim senden çok,bir de sen çıkma!Oğlan desen daha işe girmedi.Bugün
kahveye çalışmaya gitti isin dumanın içine. Gittikçe kötüleşiyor.İşe girmediğine üzülüyor. Birde
babasıyla çatışıyor.Aralarında kaldım. Ölsem de kurtulsam!"
Annemin ilk ve son bulduğu çözüm bu: Ölsem de kurtulsam. Her zaman ve sorun karşısında
ölüp kurtulmaktan söz eder. Ya ben nasıl kurtulacağım bu çetrefil durumdan.
Akşam soğuğu çıkmıştı dışarı çıktığımızda. Babamın ekmek alırsınız diye verdiği 500 lirayı almadım. Şimdilik paramız var dedim. Annem arkamızda seslenmişti arkamızdan."Aman kızım
kocana uyma. O kızarsa sen sus!"
Kızım eve dönerken üzgün:
"Anneannemgile başka eve taşınacağımızı neden söylemedin anne."
"Üzülme yavrum! Baban yine kavga ederse, yarın gider, bir ev buluruz."
Ne yazık ki bu ev öyle kolay bulunmadı. Yıllarca annemin evinde kaldım, boşanıktan sonra.
Yalnız bir evim olduğunda ise yanımda çocuklarım yoktu..
Nazik Gülünay- eski yazdıklarımdan..
YORUMLAR
O kızsa da sen sus! Ah, ah...Nerede öyle bir hanım? Ben susuyorum, o kızıyor; yani kurt kocayınca (hanımının) oyuncağı olmuş... Şaka değil, gerçek, ama bir fark var: Haylaz koca fırçayı hakediyor; çünkü müşkülpesent, tembel, düzensiz, pasaklı, ilgisiz,...(say sayabildiğin kadar) İnsanlar yaşlanınca ihtiyar değil, çocuk oluyor galiba... Bazen benim hanım da çocukların yanına gidip gelmemekle tehdit ediyor beni. Sonuçta hastalığımdan dolayı kıyamıyor da, çekiyor...Ne diyeyim, hanımlarının kıymetini bilmeyenlere koca bir yuh olsun. Değil fırça, hanımından dayak bilwe yesin.AMİŞN...Yazınız için tebrikler.SAYGIYLA
kemnur tarafından 8/17/2014 9:12:28 PM zamanında düzenlenmiştir.
glenay
Valla biz kadınlar az cadı değiliz.
Fırsat bulunca eşlerimizin burnundan getiririz.
Böyleleri çok sayıda.
Artık hanımın dediğini yapacaksınız mecburen.
Hanımlar her zaman haklıdır:)
Allah'a şükür eş derdi kalmadı bende:)
Eşlerden bir sinirlenirse, diğeri sakin olup alttan almalı.
Sonra sakin bir zamanında sorun neyse söylemeli.
Çok teşekkür ederim,
eşinize sevgi ve selâmlar..
selâm ve saygılarımla..
Çok yüreğime işledi öykü, hele son kısmı hepten sarsıcıydı.Mecburiyetten katlanılan şeyler herhalde bu dünyada karşılaşılan en büyük işkencedir.
Elinize sağlık
glenay
Bu hayatı yaşayan bendim.
Gerçekten çektiğim işkenceydi.
Çok teşekkürler,
selâmlar..
Of!...
Üzücü bir durum.
Allah, kimseyi bu duruma düşürmesin.
Aile dendiğinde,
hoş bir sıcaklık kaplıyor insanın yüreğini.
Oysa,
bazılarında fırtınalar esmekte;
kar, boran alıp başını gitmekte.
Sonuç?
Hüzün işte...
glenay
Çok teşekkür ederim,
selâmlarımla..