- 584 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Muhalefetin Başarısı
10 Ağustos Cumhurbaşkanlığı seçimi ülkemize ve milletimize hayırlı olsun. Recep Tayyip Erdoğan’ın üst üste dokuz seçim kazanmış olması takdire şayandır. Böylesi bir başarı hiçbir siyasetçiye kolay kolay nasip olmaz.
Her seçimde olduğu gibi bu seçimde de en çok kim kaybetti kim kazandı üzerine tartışmalar yapılmaktadır. Çok girift ve içiçe sorular yumağı barındıran bir tartışma aslında, ancak ben şöyle bir cümle ile özet yapmak istiyorum; bu seçimin tek galibi Erdoğan olmakla birlikte aslında en çok kaybedeni yine Erdoğan.
İki farklı yargı nasıl bir arada olabilir? Şöyle izah etmek istiyorum:
Öncelikle muhalefetin Çatı Adayı projesi kısmen başarılı olmuştur. Neden mi? Şöyle değerlendirme ile bir an için çatı adayı olmadan Cumhurbaşkanlığı seçimi yapıldığını düşünelim. İlk tur için oy oranları aşağı yukarı şöyle olur: Erdoğan; % 47-48, CHP adayı; 29-30, MHP adayı; %16-17 Demirtaş; % 8-9
Bu oranlar şu anlamı taşıyor; İkinci tur için en çok oy alan iki adaydan biri olan Erdoğan ve CHP’nin adayı yarışacaktı. Öyle ise yarış dışı kalan MHP ve HDP adaylarının oyları nereye akacaktı? Burada şöyle basit bir analiz yeterli olur sanıyorum. CHP-MHP ittifakı olmadığından yani bir çatı adayı belirlenmediğinden, ikinci tur için doğal olarak tek aday üzerinde propaganda yapılamayacak ve MHP seçmeni serbest bırakılmış olacaktı. Böyle bir durumda hiç kuşkusuz serbest iradeleri ile sandığa giden MHP seçmeninin büyük bir kısmı ile HDP seçmeninin neredeyse tamamı Erdoğan lehine oy kullanacaktı. Sonuç itibariyle Erdoğan % 60-65 oy oranının sahibi olarak, ezici ve mutlak bir üstünlükle cumhurbaşkanı seçilecekti ki muhalefetin bunu farkında olmadan engellemiş olması, aslında bir başarı olarak değerlendirilebilir.
İkinci bir husus, çatı adayı konusunda uzlaşı sağlandıktan sonrası için de muhalefet lehine bir detay göze çarpmaktadır. Muhalefet partileri bir sürpriz olabilir ve kazanırız umuduyla muhafazakar ve saygın bir bilim insanı olan Ekmelettin İhsanoğlu’nu Erdoğan’ın karşısına çıkarmışlardır.
Erdoğan güçlü oy potansiyeline sahip bir liderdir ve tüm parti adaylarının yarıştığı seçimde oy oranı yüzde elinin altındadır. Nitekim bu seçimde muhalafete oy verenlerin teveccühü daha yoğun olsaydı, en azından sandığa gitme oranı % 80’nin üzerine çıkmış olsaydı, Erdoğan salt çoğunluğu sağlayamayacak ve alacağı oy oranı % 47-48 de kalacaktı. Muhalefet partilerinin belki ihmalkarlıkları, belki moralsiz olmaları sebebiyle Ekmeleddin İhsanoğlu’nu neredeyse yalnız bırakmışlardır. Güçlü bir kampanya yürütülmemiş, doğru dürüst bir miting dahi düzenlenmemiştir. Öyle ki sandığa gitme konusunda zaten isteksiz olan seçmenler ikna edilmeye çalışılmamıştır. Bütün bu sebeplerle katılım beklenenin çok altında olmuştur. Muhalefet partileri inanarak bir kampanya yürütmüş olsalardı, katılım daha yoğun olacak ve ilk turda seçimin sonuçlanması mümkün olmayacaktı.
Burada da ilk turda neticeye bağlanan ve muhalefet yönünden başarısızlık olarak görülen yarış, aslında Erdoğan’ın aleyhine olmuştur. Zira ilk turda salt çoğunluğu elde edemeyen Erdoğan, ikinci turda Kürt seçmenlerinin oylarının neredeyse tamamını alarak % 60’ın üzerine çıkacaktı.
Her ne sebeple olursa olsun seçimin ikinci tura kalmamış olması bir yönüyle Erdoğan’ın aleyhine olmuştur. Zira, seçimin ikinci oylamaya kalması halinde Erdoğan her türlü çok güçlü bir şekilde Çankaya’ya çıkacaktı. Öyle ki, yüksek oy oranıyla seçilmenin Erdoğan lehine nasıl bir avantaj sağlayacağı bütün kamuoyunun malumudur.
Buradan hareketle 10 Ağustos seçiminde alınan % 52’lik oy oranı gösteriyor ki muhalefet, yanlış hamleler ve kendine olan güven zayıflığı sebebiyle aslında bir nevi başarı kazanmıştır. Her ne şekilde olursa olsun, netice itibariyle Erdoğan’ın % 60-65 oy oranı ile seçilmesinin önüne geçmişlerdir.
Hani derler ya; taş kuşa değmedi, kuş taşa çarptı diye, işte öyle bir misal.