- 807 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Boykota hayir, Tayip`e hayir!
Boykuta hayır, Tayyip’e hayır!
Cumhurbaşkanlığı seçimlerine birkaç gün kaldı. Kararsızlarda kararlarını verme sürecine girdi.
Herkesin kendine ve çevresine sorduğu soru şu:
Kime oy vereceksin?
Kime oy vereceğim?
Diğer sorular şu:
Aleviler kime oy verecek?
Kürtler kime oy verecek?
Araplar, Çerkezler kime oy verecek?
Devrimciler kime oy verecek?
Her daim diyorum, bir kez daha diyeyim. Yanlış sorunun yanıtı da yanlış olur.
Bu seçim dönemimde sorulması gereken soru şu:
Kime oy vermeyeceği(z)m?
Bunu belirleyerek sandığa gitmeliyiz.
Sandığa giderken, elimize mührü aldığımızda üç adaya bakıp bir saniye durup düşünelim.
İlk sırada belki bu güne kadar hiç adam öldürmemiş, ama hiç öldürtmediği anlamına gelmeyen bir adayı göreceksiniz.
Karnesi zayıflarla dolu bir aday.
Ahlak sıfır, hayat bilgisi sıfır, arkadaş ilişkisi sıfır, komşuluk ilişkisi yine sıfır; seçmeli dersi hırsızlık ve yalancılık.
Son sırada ki E.İhsanoğlu.
Tayyip’le aynı aileden. Tayyip’in karşısına çıkarılabilecek en talihsiz aday. Ama bu aday ne CHP’nin nede MHP’nin ortak iradesiyle gösterilen bir aday değil, Uluslar arası sermayenin adayı. İşte bu nedenden dolayı E.İhsanoğlu’ nu ne MHP’nin, nede CHP’nin tabanı içine sindiremedi. Bu nedenden dolayı MHP’nin taban oylarının bir kısmı Tayyip’e gidecek ve CHP’liler de gönülsüzce, sırf Erdoğan’dan kurtulma mantığıyla oy verecekler.
Bu iki adayın karşısına Devrimci ve demokrasi güçleri ortak bir aday çıkarsaydı, bu başarılsaydı çok daha etkin bir siyasal çalışma yürütülürdü, CHP’nin tabanı sırtını CHP’ye dönerdi.
Bu olmadı, peki ne yapacağız?
Boykot mu edeceğiz?
Hayır!
Boykot demek oyların Erdoğan’a akması demek.
Boykot demek HDP’nin adayını diğer iki adayla aynı kefeye koymak demek.
Bu haksızlığı Demirtaş’a yapamayız.
Bu ideolojik olarak da doğru değil, ahlaksal olarak da.
Boykot demek Demirtaş sen de Tayyip gibisin Ekmeleddin gibisin demektir, bu devrimci yaklaşım olamaz.
Eleştirel bir destekle ilk turda oyumuz Demirtaş’a olmalı; bunu birleşik devrimci mücadele adına yapmalıyız. Sokakta bir arada olmanın yolu bu dayanışmadan geçiyor.
Demirtaş ikinci tura kalmazsa ve ilk turda seçilen olmazsa tavrımız ne olmalı?
Kime oy vermemeliyim sorusuna verilecek yanıtta saklı bu sorunun yanıtı.
İkisi de sistemin adamı, ikisi de aynı diyerek boykot etmek veya sandığa gitmeyerek kim seçilirse seçilsin umrumda değil diyerek edilgen bir tavır için de olmakta çok yanlış; bu tavır Erdoğan’ın istediği ve beklediği bir tavır. Dolaylı olarak Erdoğan’ın seçilmesini istemektir bu tavır.
Kime oy vermeyeceğimizin yanıtı eğer Erdoğan’sa, ki bu Erdoğan olmalı.
Bu durumda İhsanoğlu’ na verilecek olan oyun anlamı şu olacaktır.
Ben Erdoğan’ı istemiyorum.
Ben bir diktatör istemiyorum.
Erdoğan C.başkanı olursa Türkiye daha karanlık bir yola girecek ve Türkiye bir otuz yıl daha geriye gidecek. Radikal İslamcılar güçlenecek, mezhep çatışmaları başlayacak, orta doğu gibi savaşın içinde olacağız, her gün ortalama elli-yüz kişi ölecek. Hırsızlık alenen yapılacak.
Ve tek adam diktatörlüğü başlayacak.
Ve bunları yaparken şöyle diyecek: “Halkın bana verdiği yetkiye dayanarak…”
İhsanğlu’ na oy vermek demek ben seni tercih ediyorum demek olmayacak, ben Erdoğan’ı istemediğim için sana oy verdim anlamına gelecektir.
Bu tavır iktidara ve sermayeye bir uyarı anlamına gelecektir.
Muhittim Çoban
Boykuta hayır, Tayyip’e hayır!
Cumhurbaşkanlığı seçimlerine birkaç gün kaldı. Kararsızlarda kararlarını verme sürecine girdi.
Herkesin kendine ve çevresine sorduğu soru şu:
Kime oy vereceksin?
Kime oy vereceğim?
Diğer sorular şu:
Aleviler kime oy verecek?
Kürtler kime oy verecek?
Araplar, Çerkezler kime oy verecek?
Devrimciler kime oy verecek?
Her daim diyorum, bir kez daha diyeyim. Yanlış sorunun yanıtı da yanlış olur.
Bu seçim dönemimde sorulması gereken soru şu:
Kime oy vermeyeceği(z)m?
Bunu belirleyerek sandığa gitmeliyiz.
Sandığa giderken, elimize mührü aldığımızda üç adaya bakıp bir saniye durup düşünelim.
İlk sırada belki bu güne kadar hiç adam öldürmemiş, ama hiç öldürtmediği anlamına gelmeyen bir adayı göreceksiniz.
Karnesi zayıflarla dolu bir aday.
Ahlak sıfır, hayat bilgisi sıfır, arkadaş ilişkisi sıfır, komşuluk ilişkisi yine sıfır; seçmeli dersi hırsızlık ve yalancılık.
Son sırada ki E.İhsanoğlu.
Tayyip’le aynı aileden. Tayyip’in karşısına çıkarılabilecek en talihsiz aday. Ama bu aday ne CHP’nin nede MHP’nin ortak iradesiyle gösterilen bir aday değil, Uluslar arası sermayenin adayı. İşte bu nedenden dolayı E.İhsanoğlu’ nu ne MHP’nin, nede CHP’nin tabanı içine sindiremedi. Bu nedenden dolayı MHP’nin taban oylarının bir kısmı Tayyip’e gidecek ve CHP’liler de gönülsüzce, sırf Erdoğan’dan kurtulma mantığıyla oy verecekler.
Bu iki adayın karşısına Devrimci ve demokrasi güçleri ortak bir aday çıkarsaydı, bu başarılsaydı çok daha etkin bir siyasal çalışma yürütülürdü, CHP’nin tabanı sırtını CHP’ye dönerdi.
Bu olmadı, peki ne yapacağız?
Boykot mu edeceğiz?
Hayır!
Boykot demek oyların Erdoğan’a akması demek.
Boykot demek HDP’nin adayını diğer iki adayla aynı kefeye koymak demek.
Bu haksızlığı Demirtaş’a yapamayız.
Bu ideolojik olarak da doğru değil, ahlaksal olarak da.
Boykot demek Demirtaş sen de Tayyip gibisin Ekmeleddin gibisin demektir, bu devrimci yaklaşım olamaz.
Eleştirel bir destekle ilk turda oyumuz Demirtaş’a olmalı; bunu birleşik devrimci mücadele adına yapmalıyız. Sokakta bir arada olmanın yolu bu dayanışmadan geçiyor.
Demirtaş ikinci tura kalmazsa ve ilk turda seçilen olmazsa tavrımız ne olmalı?
Kime oy vermemeliyim sorusuna verilecek yanıtta saklı bu sorunun yanıtı.
İkisi de sistemin adamı, ikisi de aynı diyerek boykot etmek veya sandığa gitmeyerek kim seçilirse seçilsin umrumda değil diyerek edilgen bir tavır için de olmakta çok yanlış; bu tavır Erdoğan’ın istediği ve beklediği bir tavır. Dolaylı olarak Erdoğan’ın seçilmesini istemektir bu tavır.
Kime oy vermeyeceğimizin yanıtı eğer Erdoğan’sa, ki bu Erdoğan olmalı.
Bu durumda İhsanoğlu’ na verilecek olan oyun anlamı şu olacaktır.
Ben Erdoğan’ı istemiyorum.
Ben bir diktatör istemiyorum.
Erdoğan C.başkanı olursa Türkiye daha karanlık bir yola girecek ve Türkiye bir otuz yıl daha geriye gidecek. Radikal İslamcılar güçlenecek, mezhep çatışmaları başlayacak, orta doğu gibi savaşın içinde olacağız, her gün ortalama elli-yüz kişi ölecek. Hırsızlık alenen yapılacak.
Ve tek adam diktatörlüğü başlayacak.
Ve bunları yaparken şöyle diyecek: “Halkın bana verdiği yetkiye dayanarak…”
İhsanğlu’ na oy vermek demek ben seni tercih ediyorum demek olmayacak, ben Erdoğan’ı istemediğim için sana oy verdim anlamına gelecektir.
Bu tavır iktidara ve sermayeye bir uyarı anlamına gelecektir.
Muhittim Çoban