- 610 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Yanılgılarımız
[ İnsanoğlunun kibri ve kendini olduğundan çok daha zeki ve mükemmel bir canlı sanması kadar onu yanıltan
başka bir şey yoktur sanırım.
Bilim adamlarına göre;milyonlarca yıl, av olmaktan kurtulabilmek veya avımıza daha iyi odaklanabilmemmiz için
beynimizin geçirdiği evrim sonunda geliştirdiğimiz algılama mekanizması aynı zamanda büyük sorunlara da
sebep olabilecek bir yanılgıyı beraberinde getirir.
Bu mekanizma,hareketlerine odaklandığımız şeylerin dışındaki görüntüleri beynin gözardı etmesine sebep olur ki;
beynimizin bu zaafından yararlanan milyonlarca sihirbaz yüzyılardır gözlerimizin önünde bize ,açıklanamayacak
gibi gelen yüzlerce oyun oynarlar.
Beynimizin ,bir sihirbazın konuşmasına görsel olarak kilitlenmesi;onun ,ters çevirilmiş bir bardağın
altındaki parayı rahatça yerinden alması ve bize onu kaybetmiş hissini uyandırması buna en güzel
örneklerden biridir.
Hatta,bize bunu yapacağını söylese bile bunu yine de gerçekleştirebilir. Bizi ,bu insanların birer büyücü veya ilahi
güçlere sahip birileri olmadığına ikna eden tek şey; bir insanın bunları yapamayacağına ,arkasında, o an
anlayamadığımız bir hile olduğuna ulaştığımız mantığıdır.
Beynimizin bu zaafının nasıl oluştuğu oldukça yeni keşfedilmiş bir gerçek olsa da ,varlığı
sihirbazların binlerce yıldır kullandığı bir gerçektir. Ve belki de ; kendilerini ilahi güçlere sahip birileri gibi kabul
ettirdiği de oldukça olasılıklı bir varsayımdır.
Bir insanın geleceği görmesi imkansızdır ama bunu yapabiliyor gibi görünmesi ise o kadar zor bir şey
değildir. Bir sihirbazın seans başından itibaren belli bir numarayı tekrar tekrar kullanması,hiç farkına
bile varmadan beyninizin o numaraya şartlanmasına ,yani dolayısıyle yıkanmasına yeterli olacaktır .
Seans sonunda,sihirbazın 1 den 100’e kadar bir sayı seçin sorusuna aklınıza ilk gelen ilk sayı sihirbazın
sizi halihazırda şartlandırdığı o sayı olacaktır. Buna, bazı kelimeleri ve bir hikayeyi de ekleyebilirsiniz.
Sizin yaptığınız seçimi ;onun taa seans başında bir kağıda yazıp size vermiş olması ise; basit bir
şartlandırma, beyin yıkama hilesinden çok,onun geleceği görebilen birisi olduğu hissini uyandıracaktır.
Bu da ,diğer özelliklerimizden bazıları gibi insanın algılama ve bilgi işleme mekanizmalarının hatalarla
dolu olduğunu ve aslında oldukça basit canlılar olğumuzu gösteren sayısız örneklerden başka biridir.
Dini inançlarına saygı gösterilmesini şiddetle isteyen insanlar kendi dininin en mantıklı,en mükemmel,
en...,en....,din olduğuna yürekten inanırlar ama gerçekten mükemmel ve inanılması gereken en
doğru,en mükemmel bir din olsaydı ,bugüne kadar milyarlarca insan o dinde birleşmiş olurlardı bile.
Kavrama,algılama ,irdeleme ve mantıklı bir sonuç çıkarma sağduyulu zeki insanlara mahsus bir
özelliktir ve bu tür insanlar her toplumda yeterli sayıda bulunmaktadır. Edindikleri kültürel birikim
ve yaşam tarzları onları daha ilkel bir tarzda yaşamaya itse bile ,bu onların zeka seviyesini
etkileyen bir faktör değildir aslında.
Bu gerçek ; hangi toplumda olursa olsun, bu insanların, en doğru,en akla ve mantığa en yatkın bir
dinde birleşmiş olmaları gerekliliğini de yanısıra getirir ama durum bundan çok daha farklıdır.
Yani, insanlar her ne kadar özgür irade ve zekanın ,inanç , tavır ve kültürleri belirleyen faktörler
olduğuna inansalar bile bu hiç de böyle değildir. Bu da bize ; insanoğlunun irdeleme ,
karar verme ve seçme mekanizmalarının aslında nerdeyse olmadığını ,onun ,kültürel yönlendirmenin,
biçimlendirmenin, başka bir deyişle beyin yıkamanın ürünü olduğunu gösterir. Zeki ve mantık sahibi aykırı
insanların bireysel etkileri de olmasa kültürlerin hemen hemen hiç değişmeden kalacağını ama bu
ayrıcalıklı kişilerin toplumdaki etkilerinin ne kadar önemli olduğunu tarih bize tekrar tekrar göstermiştir.
Aksi taktirde ,değişik toplumlarda inanılan dinler ne olursa olsun ,onlar çevrelerinde inanılan,doğru
ve mantıklı olduğuna inanılan değil de gerçekte doğru olanı bulur ve ona inanırlardı. Sonuç olarak,
Budizme,Hristiyanlığa,İslamiyet gibi değişik dinlere inanan toplumlarda büyüyen milyonlarca insan
zeka olgunluklarına ulaştıkları an dinlerini değiştirmeye başlar ve inanılması gereken o en doğru dine
geçiş yapmaya başlarlardı. Bu da, bize kişisel zeka ve karar mekanizmalarının kişilerin
gelişimlerinde ufak farklılıklara neden olan faktörler olduğunu, asıl etkenin, o toplumun ve yakın
çevrenin verdiği kültür ve bilincin olduğudur.
Bütün bunlar;insanoğlunun kendi kültür ve felsefesini oluştururken ne kadar yetersiz kaldığını, ufak
farklılıklar dışında ,aslında yetiştiği toplumun yakın bir örneği olarak kaldığını gösterir ki; bu da,
sandığımız kadar mükemmel olmadığımızın, çevremiz tarafından programlanan basit bir bilgisayardan
fazla bir farkımızın olmadığını gösterir.
Değişik açılımlarının çok daha derinlere inebileceği bu konuya tekrar dönülecektir ]
F.Ş.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.