- 492 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
italyanlar çayıra hırahtın etmişte gelmiştiler- ardahan öyk. 382
Ağlamam başladı. Elimde değil ağlıyorum.
Kendimi bıraktım ağlıyorum.
Çocuktum. Arkadaşım çocuklar, onlardan biri ismim bağırdı.
Ben haylandım. Hızla ve harala koştum.
İtalyanlar çayıra serilmişti.
Onlar gelmişti.
İtalyan denildiğini bu insanlara, akıllı büyüklerimiz söyledi.
Sardunya İtalyan adasıymış. Sardunya’dan gelmiştiler.
"Padre padrone" filmi çekmeğe ovamıza gelmişler.
Sardunya yayla evleri bizim Danzot yayla evlere benziyormuş yönetmen kardeşler Roma üniversitesinde okuyan Göle- Sinot’lu bir çocuktan aldıkları fotoğrafları incelemiş ikna olmuş, çıkmış, gelmiştiler.
Sardunya yayla evler: taş taş üstüne yığarak dikilmiş. Ot, çalı, çırpıyla üstünü kapatmışlar. Yönetmen kardeşler yayla evlerin sicilini araştırmaktan ziyade gerçi hoşlandıklarındandı biraz, evrensel yayla ev imgesi için Ardahan’a ovaya, buraya, karaya kalan’a gelmiştiler.
Filmi şimdi seyrettim. Bitmiş filmi bitmemişken hadise ediyorum.
Bizim Türk sineması yeni gerçekçilik akımıyla bu film dahil çok etkilenmiş. Fakirlik kıraç tabiat "yer demir, gök bakır" dönem sineması gayet işlemiş.
Gerçekçilik sineması benim görüşüm: yoksulluğu, yetememeği anlatmıştır.
Bugün uygar dünya fakirliği Paul Wolfowitz’in dediği kadar var, aşmıştır. Fakirlik yoktur, herşey var ve bulunur bu iyi. Alamayabilirsin bu sorun başka bir sorudur ama herşey var, bu iyi olan şeydir.
Omero! Omero!
Silvio! Silvio!
PAULO, VİTTORİO TAVİANİ kardeşler filmin yönetmenleri.
Çayır diye tasvir ettiğim şeyler: pulul, tapul, tırmıkların yeri çırmaklamısıdır.
Ben tapul diyorum: ayağım altında üstüne bastığım ot: "TAPULO! TAPULO!"
Ne desem o kelimenin götüne "O" harfini takıyor o şey.
Ot tapulu, pulul, nebatatın hepsi dilleşmişti. Tanrı şahidim eksiğim var fazlalığım yok.
Nebatat, ben "ot" mu diyorum. Ot "OTO!" diyor. Yabancılara yağcılık olsun diyedir düşünüyorum. Bayağı aşağıdan almağa çalışıyorum.
Innnnh! Tat verdi başa çıkması olmuyor!
- Tırmık
- Tırmıko
- Tırpan
- Tırpano
- İbrahim! diyorum.
- İbo! diyor. Karşılık gelen ses.
Nesneli nesnesiz ne diyorsam diyeyim bir ses oluşmuş bana karşılık veriyor.
"Jawid Khoshnood - Dil Shoda Mayelat -Şarkısını Youtube’dan dinliyorum..." yazımı yazarken.
İnsan neyi kafaya takarsa onu görüyor. Az, uz vakitte pekala görüyor.
"Tanrım! Dünyanız, biz küçük akıllarca anlaşılması çok zor! Lütuflarınızla da çok ulu!"
Neyi arzu edersen et! Tanrı en sonu size onu kısmet ediyor. Erişiyorsunuz.
Hoçuvanlı bir genç çocuk, çocuktuk, bana İtalyanlar burada yaşadı demişti.
Ben bu çocuğun salladığını her zaman bu sözüyle usuma getirmişim.
Eeee çayırlar ağlıyorken sabah kalktık biçine geldik, deli- düz ova ve çayır, tırpan lehlememizi bekliyor. Birazdan Ardahan ovası sallanacak, elli altıya gidecek. Biz çalışacağız.
İtalyanlar uzaydan gelmiş gibi gökten yağmıştılar. Kamp kurmuş. Muhtar Hayırsız İso diyor: Hükümetten izin almışlar, film çekimi yapacaklarmış.
HAYIRSIZ İSO
OMERO ANTONETTİ
İSO’NUN OĞLU MİRO
SAVERİO MARKONİ
MİRO’NUN KARISI TELLO
FABRİZİO FORTE
TELLO’NUN BABASI HIYARO
Ben bu isim kelime ardına "O" harfini takmağı biliyordum yani ayıkmıştım demek istiyorum. Kürtçe, Ermenice, Asuryan diye tahmin ediyordum.
"O" harfinin isimlere takılması Romacaymış, şimdi İtalyanların film setindeki artistlerin isimlerini çağırdıklarında biraz, biraz uyanıyorum.
O’ta yeşile n’luyordu? Romalılar buralarda yaşamışlardı. Muhtemel ki çayıra yeşil’e isimleriyle çığırmıştılar.
Bir kavram nesneye seslenmişse bu senelerce sürer miydi? Ve seslenilmiş sedalar hatır-gönül bilir miydi? Resmen olan şey buydu. Kavramsal öznel şeyler ilgilerini kaybetmemiştiler. Romaca söylem hortlamıştı.
Erbaccia: ot demektir. Senelerin sonunda kaybolmamış " O" harfiydi. Bunun üzerinden köken kuruluyordu, behemahal yönelim berkiyordu.
Birinin ardından bağırdıklarında insanlar " Ahmet! Ahmedo!" diye bağırırlardı.
Birinci çığırmada Türkçe düz ismi çığırırlar. İkinci çığırmada ’O’ harfi isme eklenirdi nedense...
Şu kanıya varabilirdim: Romalılar İskender’le bizim çayırlardan uğratmıştılar. Bu yönelim fenemonoloji yöntemidir ki onunla açıklamaya çalışacağız: "SARI DUVAR" diye objektivite ederek seslendiğinizde artık nesneyle- öznel arasında bağ inşaa oluyor.
Yani biz senelerdir:
MİRO!
İSO!
HÜSO!
TELLO!
KITTO!
İBO!
YALÇIN! YALÇINO!.. dediğimizde.
Roma söyleyişin fenemonolijik- yönlemeyi yapıyormuşuz. Bu fenomenin EPOKHE’si de:
"O" harfi oluyormuş:
" O "
Bütüno kerameto "O" harfio... duro!
yalçıner yılmaz
08-08-2014
çanakkale-kepez
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.