- 999 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Türk Edebiyatı’nda Doğu (osmanlı) Batı Mimarisinin Yeri ve İşlenişi
OSMANLI döneminde gelişen mimari yapının, özellikle de ev (konak) mimarisinin Türk Edebiyatı’ndaki yerine ve edebi eserlerdeki işlenişine göz atalım.
OSMANLI mimarisine özenti, OSMANLI döneminden günümüze kadar gelmiştir.Tanzimat’tan sonra batı mimarisinin değer kazanması ve OSMANLI mimarisinin azalması, OSMANLI’NIN mimari eserlerini değerlendirmiş ve onlara özlem duyulmuştur.Tanzimat sanatçılarından itibaren ev mimarisi Edebiyatımızda işlenmeye başlamıştır.Ünlü şairimiz Necip Fazıl’ın 1982 yılında yazmış olduğu, hatıralarla yüklü ’’Evim’’ şiirinde kendi konağını anlatmıştır.*1
Evi ahşaptır.Eski mimariyi temsil etmektedir.Ancak, evin durumunu vahim olarak görür ünlü şairimiz.Çünkü etrafı gökdelenlerle çevrilmiş ve Necip Fazıl’ın eski evi,onların arasında kefensiz bir ölü gibi kalmıştır.Bu durumu, şiirinde şöyle ifade etmiştir.
Kefensiz bir cenaze, çırılçıplak, ortada…
Garanti yok sen gibi faniye sigortada! *2
OSMANLI dönemindeki ve günümüzdeki sosyal hayatı yok eden batı mimarisini de şu sözlerle ifade etmiştir.
Komşuya hatır soran sıra, sıra terlikler
Ölçülü uzaklıkta yakın beraberlikler
Seni yiyip bitiren,kırk katlı ejder oldu,
Bir yeni nesil geldi,üst,üste binenlerden,
Göğe çıkayım derken boşluğa inenlerden.*2
OSMANLI kültüründeki mimari yapıya ve kendi evine özlemini ’’evim’’ şiirinin son mısralarında şu sözlerle anlatıyor.
Evim, evim, vah evim, gönül bucağı evim!
Tadım, rengim, ışığım,anne kucağı evim!*2
*1)Türk Edebiyatı dergisi , sayı 100, Şubat,1982,S.1
*2)Çile-sayfa,333-evim(1982) Necip Fazıl, Büyük doğu yayınları İst.
Yine OSMANLI mimarisindeki evlere olan özlemini ve onların artık tahrip edilişini, yakılışını şu sözlerle ifade etmiştir, Beşir Ayvazoğlu ’’Eski ev’’ adlı şiirinde.
Nerededir şimdi o sessiz güzel ev
Ya kürek, kazma, ya bir parça alev.*3
Deniz Coşkun ’’Ahşap Konak’’ adlı şiirinde, OSMANLI mimarisinden kalan tek hatıranın konaklar olduğunu ancak, günümüzde, milatlarını doldurduklarını, yaşlandıklarını, eskidiklerini şu sözlerle vurgulamaktadır.
Ha yıkıldı ha yıkılacak
Her bir pencerenin ardında
Başka bir hayat
Eski, virane,
Gövdesi ahşap.
Durur yerinde yıllardır,
Senelerle ahbap
Ah bir konuşsa neler anlatacak;
Kimler geldi, geçti
Neler gördü, geçirdi.
O da artık ihtiyar,
Bilir ki zaman dar
Şu fani dünyada
Konakların da ömrü var.*4
Yine necip Fazıl, ’’Ahşap Ev’’ adlı şiirinde OSMANLI mimarisindeki eski evlerinden taşındıklarını ve bu gidişin üzüntüsünü şu sözlerle ifade etmiştir.
Tek, tek kalktı eşyamız,ahşap ev bomboş kaldı,
Güneş gözünü yumdu, has odamız loş kaldı…*5
*3)Türk Edebiyatı dergisi ,sayı 404,Haziran,2007,sayfa,60.
*4) www.hikayeler.net / yazar Deniz Coşkun
*5)Çile – sayfa 462 Ahşap ev (1978) Necip Fazıl, Büyük Doğu yayınları İst.
Necip Fazıl, ’’Apartman’’ şiirinde, batıdan ithal edilen mimari kültürün,sosyal hayatımızı nasıl yozlaştırdığını şu mısralarla anlatır.
Üst, üste insan türü
Bu ne hayat, götürü!
Yakınlıktan ötürü
Kaçıp gitmiş yakınlık.*6
Yine Gülten Akın’ın Ağıtlar ve türküler adlı kitabında yer alan ’’ Yüksek evde oturanın türküsü’’ adlı şiiri, apartman hayatının insana, neye mal olduğunu anlatan, önemli ve güzel şiirlerden biridir. Mısralar şöyledir.
Evleri yüksek kurdular
Önlerine uzun balkon
Sular aşağıda kaldı
Aşağıda kaldı ağaçlar.
Evleri yüksek kurdular
On bin basamak merdiven
Bakışlar uzakta kaldı
Uzakta kaldı dostluklar.
Evleri yüksek kurdular
Cama, betona boğdular
Usumuzdaydı unuttuk
Topraktan uzakta kaldı
Toprağa bağlı kalanlar.*7
Ve balkon. Balkon, Türk mimari kültürüne Doğudan değil, bilakis Batı kültüründen, Batı etkisiyle (Tanzimat’tan sonra) girmiştir. Bu durumu en güzel ifade eden eser, ünlü düşünürümüz Peyami Safa’nın Cumbadan Rumbaya adlı romanıdır.Cumba,Doğu mimarisini ve eski hayat tarzını,Rumba,(Balkon) ise Batı mimarisini, alaturka’dan alafranga’lığa doğru yozlaşmış hayat tarzımızı temsil ederek anlatmaktadır.
*6)Çile – sayfa,169,Apartman(1973),Necip Fazıl.Büyük Doğu Yayınları,İst.
*7)Ağıtlar ve Türküler- ’’Yüksek evde oturanın türküsü’’,sayfa,27,1991.İst.
Balkonu (Batı mimarisini) benimsemeyen ünlü şairimiz Sezai Karakoç, ’’Balkon’’ adlı şiirinde,Batı mimarisini eleştirmiş ve balkonu,tabuta.Balkona asılan çamaşırları, kefene.Şezlonga uzanmış insanları, ölüye.Ve şezlongu, musalla taşına benzetmiştir.OSMANLI mimarlarını kast ederek,şu kıtayı söylemiştir ’’Balkon’’ şiirinin son mısralarında Sezai Karakoç.
Bana sormayın böyle nereye
Koşa, koşa gidiyorum,
Alnından öpmeye gidiyorum
Evleri balkonsuz yapan mimarların.*8
Aydınılar, Batının mimari kültürünü eleştirmekle durumu sembolleştirmişler ve bu yolla, Batı kültürünün tamamını eleştirmişlerdir.
Yazarlarımız, Batı kültürüne geçişi ve onu kabullenişi anlatmışlrdır. Yine sembol olarak Batı mimarisine geöişi ve yerleşim arzusunu aydınlarımız eserlerinde işlemişler ve Doğu kültürünü ret ederek,Batı kültürünü benimseyen Türk halkının resmini çizmişlerdir.
Örneğin:
Reşat Nuri Güntekin, ’’Yaprak dökümü’’ adlı romanında,ailedeki çocukların hiç birisinin konakta değil,apartmanda yaşamayı tercih edip evden birer, birer ayrılması, Doğu kültürünü ret edişin ve Batı kültürünü benimseyişin resmidir.
Yine, Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun ’’Kiralık Konak’’ adlı romanında, yozlaşmış, Batılı bir hayat tarzını seçen Seniha ve ailesinin konak-ı terk ederek apartmana yerleşmeleri, Batı kültürünü benimseyişlerinin örnekleridir.
Türk edebiyatı bu konuyu çok geniş ele almasa da,o dönemin zihniyeti hakkında bizleri bilgilendirecek yetkinliktedir.Edebiyatımız,mimari konuyu, bakış açılarıyla ve örneklerleriyle değerlendirme imkanı sunmuştur okurlarına.
*8)Balkon,Sezai Karakoç.