- 545 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
bir gecelik tanıtım- ardahan öyküleri- 378
Benjamin Freedman İngiliz politikacısı ve yahudi kökenli bir insandır.
Ben bu şahsı Orhan Türkdoğan’ın "Hazarlar ve Karamanlılar" kitabından okudum.
Yazı yazmanın güçlüğü herkesin ortak malumudur. İnsan gördüğünü gösteremez yazısında.
Hissettiğini de.
İçinden duyduklarını ibareleyemez de ki!
"Çok mu çok" totojisiyle ibarattır söz.
Benjamin Freedman "Hazarlar çok muktedir insanlardır" diyor." Ütopist fikirlere açık bu topluluk kendini ve insanları ilerletmekte özlerine dair vehmedici bir kudretleri vardır."
Orhan Türkdoğan Hazarların devlet bayrağı cumhurbaşkanlığımız forsunda yedinci ibareyle düzenlendiğini söylüyor.
"Çankaya’da ki; devletimizin yedinci forsu Hazar devlet bayrağıdır."
Gezi olaylarında A. Gül Ardahan’a gelmişti. Bir akl-ı evvel arkadaşım bana " Hazarların son bakiyeleri Ardahan’dadır o yüzden cumhurbaşkanı Ardahan’ı sosyal psikoloji muavenecesiyle ziyaret etti." demiştir.
Orhan Türkdoğan’dan sonra ben de bildiklerimi yazmak istedim.
Esasında bildiklerimden ziyade hislerimi yazıyorum. Senelerdir bu konu ilgimi çeker. Ardahan bir zenginliğe sahip mi, biz mi abartıyoruz.
Yaşlıları dinledikçe bazı kanaatlere uzanıyordu fikrim. Daha ben ayağa kalkmadan zihnim bu imajları, çağrışımları unuturdu.
Bilimsel bir yayın birkaç on senelik zaman okumadım. İnsan sarf olmuş zamana hayıflansa kahırdır. Ülkemiz de en hovardası olunan zamandır!
Yazı yazarken şiirin tuzağına uğramamak istemişimdir. Şiir melanet şey, ibareyi fakirleştirip içeriği dımdızlak oracığa bırakıyor.
Yalçın Küçük, Rusların, İngilizlerin Hazarlar ve devamları hakkında bilgi sahibi olduklarını söyler.
Ardahan Kafkasya havzasında bir yer. Hazarlar Kafkasya devletiydi. Bu bilinmeyecek birşey değil.
Arthur Koestler’in kitabıyla ilk okumam gerçekleşmişti. Kitap bulamazdım, para tedarik edemezdim vs.
Arthur Koestler’in kitabı. Okumuştum. Neye oturtacağımı bilemedim. Okumak tahsil vs. bunlar disiplin işidir. Biz Ardahan lisesi mezunları disiplinli eğitim görmedik.
Eğitimci oldum hasbelkader. Eğitimi hala öğreniyorum.
İngiliz soyluları sanırım en iyi eğitimi alıyorlar. Veya gözü açık insanlar, ana- babalar, çocuklarına bunu disiplinle veriyorlar. Eğitim de bunu söyleyebilirim.
İyi hazırlanmamış kişi eğitsel yönden hayatı boyunca zorlanır.
Hazarların Kafkasyalı biz- Ardahanlılar olduğumuz söylenebilir mi? Ardahan bilmem şu kadar nüfus vs. Hazar kültürü yaşıyor mu Ardahan’da?
Hazar isimleri konusunda Cemal Yeşilyurt bana demişti: " Efraim, Mikail, İsrafil, İsrail, Semender, Fariz vs." isimler Hazar’dan gelmedir.
Bir hayal kursam hayalimde işin içinden çıkmağa çalışsam.
Ardahanlılar Gecesindeyiz...
Yazar da gelmiş geceye hiddetle bağırıyor:" Harziyan köyü ismi en büyük delildir."
Türkeşen köyün ismiyle beraber bu köyün ismini değiştirmişlerdi.
Türkeşen’e Yiğit konağı, Harziyan’a ise Sütlüce ismi vermiştiler.
Herkes konuşuyordu. Kim söyledi dikkat edemiyorum. Bu köy isimler meselesini eskiden beri duyarım. Şimdi masamızda ki gençler bu meseleyi konuşuyorlar.
Salinger olayöykü tekniğiyle olay anlatıyormuşum gibi anlatmamızı söylüyor. Olay söyler gibi yapmak veya becermek sadelik olacağı gibi tarza hizmette mesafe aldırır.
Salinger’in " Çavdar tarlasında ki çocuklar" romanı ne güzel bir anlatış allahım.
Yazar sade anlatımını olay-öyküyle anlatmış.
Hayaller olay-öyküye benzerliktir.
Harziyan köy ismi Hazar kültürüne dalalet eder mi?
Yazıyı uzatmanın pek anlamı yok.
Uzundan ise kısa yazı bahtiyarmış bunu yazarlar öğütler gençlere.
Hazarlar Ardahan’da değil ki salt. Bir uygarlık olmaları sebebiyle devamlarını göreceğimiz sahalar münferittir. Hunların kalıtlarını Kalmukya’da, Macaristan’da vs. vs. görmek gibi. Slavların eski Yugoslavya’da Rusya’da... Arap uygarlığını düzine devletlerde görmek gibi...
Dinsel hoşgörülükleri Hazarların, araştırmacıların ortak kanaatleridir.
Okuma- yazmayı sevmeleri yine.
Çalışmak, zengin olmak bir yine örnektir.
Yer isimleri, insan isimleri, antropolojik analizler.
Hikayeler, söylenceler, tabirler, atasözleri velhasıl edebiyatın herşeysiyle. Bunları Ardahan’da görüyor muyuz?
Harziyan köyü HAZARİYAN yani HAZARLILAR’ın kısaltılmışıdır. Orhan Türkdoğan keşfiyle bunu söylüyor. Köy insanları meskun nüfus Borçalı’dan Rus çarı tarafından zorla göç ettirilmiş Karapapaklardır. Kamerli, Koçlu, Işıklı köyleridir mahaller.
Hazarlar kavimlerden oluşmalıdır sanımızca. Kafkasya kavimleri yanında Sümerlilere değin giden zaman zarfında ve kavimler artsüremde bir hasıladır.
Şahsi kanaatimiz, Dilthey’in belirtiği ile tarih anlaşılmak noktainazarından, bilimse açıklamakla nazariyeleştirilebilinir.
Anlamak nazarıyla Hazarlar hakkındaki diğer kestirişlerimiz.
Hazarların Türk cumhurbaşkanlığı forsunda ki yedinci yıldızla işaret edilmesi teoriye delalet eder.
İsrail Topçu, kızakçı, fotoğrafını Yusuf Kaya face’e atmış. Bu ismi genel Hazar isimlerini çalışırken gördüm. Yusuf Kaya şiirlerinde sezgileriyle Ardahan-Şavşat kökenlerine çok projeksiyon açmıştır. Bu onlardan birisidir.
Şavşat’ın Hazarya içinde yer aldığı tarih kitaplarında vardır. İzet yaylası isim yani toponomi olarak Hazarya’ya iyi bir misal teşkil eder.
Gürcüstan’da Hazar isimlerinden HATUN/ HATUNA kadın ismini Orhan Türkdoğan’dan öğreniyoruz. Gürcüstan’da Hatun/ Hatuna Ermeniler de, Gürcüler de, Çerkesler de, Azeriler de, Karapapaklar da, Kıpçak- Kumanlar da, Karsaklar da görüyoruz.
Sekizinci yüzyıl da Ruslarca yıkıldığı kabul edilir Hazarların. Hazar coğrafyası Anadoludan bir hisse almıştır. Kafkasya terminaliyle Ukrayna hissesiyle, Trans Kafkasya hattında bir konfederasyon olma olasılığıyla tartışmaya açıktır.
Hazar zamanında ne yaşandı? Ne oldu bitti? Tanrıya ayan bize karanlıktır!
İnsan yaşadıklarından hisse alayım diyince, Ardahan’da gördüğüm duyduğum işittiğim herşeyi kültür olarak impresyon dairesinden inceleyerek dışarladıkça sezgim vizyonları çağrışım- çıkarımla sonuçlanıyor.
"Kara" kelimesi üzerinde Orhan Türkdoğan çok duruyor. Hazarlardan tevdil olma kelime Çıldır ilçesi Bayrahatun köyünde erkek çocuklara verilmiş isimdir. Kaç tane tanıdığım" Kara" isimli kişi vardır.
" Kara" ve " Beg" yazar, beg için de Hazar kalıtı demektedir. Bu isimler Trabzon’a değin çocuklara verili isimlerdir: Alaybey, Karabey, Saimbey, Tazebey vs.
Hazarların bilinmesi Rusların İngilizlerin çarpıtma mücadeleleriyle orantılarsak bu fenomenin ehemmiyet şiddeti ortaya çıkar.
Bunca tarihsel bilinmeler olup biterken Hazarların bilinmemesi için önleyici tedbirler Türkiye’de SARAZİNLER, KRİPTO, BEYAZ TÜRKLER gargarasıyla dezenforme edilebilmiştir.
Çünkü İnternet yaygınlaşacaktı ve Baudrillard’nın Simülasyon teorisinde öngördüğü gibi biliş kaçınılmaz olanaksallığa kavuşacaktı.
İngilizlerin hassasiyetleri ve yeteneksel önleyici çarpıtma tasarrufları çok başarılı olmuştur.
Kafkasya politikaları ve hegemonizmleri Aldous Huxley’in "cesur yeni dünya" ütopya kitabı sipariş etmeleri kapsamında düşünen beyinleri açıklayıcılığın vizyonlar armağan eder.
Hegemonizm bilginin üstünlüğüdür, en azından karşı tarafın bildiği ile bu taraftaki muhatabının o bilgiyi düşünmek için zaman bulamamasıdır.
Alvin Toffler bilgiyi en büyük ikame aracıdır diye nitelerken Hegemonizmin ne olduğunu açıklamıyordu.Bilgi gücü, güç bilgiyi var ediyor.
Foucalt, Gramsi’nin Kültürel tam hakimiyete karşı tam bilgilenme özgürlüğü ve serbestisini önermiyor muydu Sovyetler Birliğine?
Foucalt bilginin gücüyle güçlüye karşı uyanma, tedbir almakla iyimserlik umudunu serpmedi miydi?
Bilgi ümittir.
Bilgi iyimserliktir.
Bilgi seçim yapmak çeşitliliğiyle özgürlüktür de!
Eğitim ve kültürel bilgiyi İngilizler bu yüzden önemseyerek kendi ülkelerinde yaygınlaştırarak ve ikame ederek diğer ülkelere bunun ihatasını tavsiye ettiler. Kendileri lehine makası açtırmışlardı.
Ruslar binlerce bilim ve sanat adamlarını topraklarından kovmuştur.
Hemen İngiltere ve Amerika bu bilim insanlarına kuçak açmışlar.
Bazı üçüncü sınıf ülkelere ise bilim insanlarını bunlar o ülkelere kovdurtmak marifetiyle daveten ülkelerinde ikamet ettirmişlerdir. Kovan üçüncü sınıf ülkeler "Ya bunlar tehlikeli vs. idiler de niye kabul ediyorsunuz. Bak sizi de bozarlar..." dememişlerdir.
Bu konu da teorik süslemenin özeti, bilmekten, eğitimden zarar gelmediği gibi az, biraz bilgi, eğitim olmaz, azıcık eğitim iyiyse İngilizler kendi akademilerinde, enstitülerinde uygulasınlar...
İran, Fransa, Almanya, Macaristan, İsrail bu iğvaya asla itibar etmemişlerdir.
Bir gecelik tanıtım... bir delile dalalet etti mi bilmem?
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.