- 418 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Milada Bir Analiz 2
Elinizdeki veri neydi? Karşı grup totem eşlerin sizin totem eşiniz gibi olmaları için hiç bir gerekçeleri yoktu. İttifaklar nedeniyle karşı totemlerin sizin gibi oluşla sizden sayılmasının sosyal zorunluluğu ortaya çıkmıştı. İşte ilahi doğumlar ve ilahi süt emzirmelerle ilahların çiftleşmesi tam da bu gerekçeleri karşılamağa denk düşen sosyal kurumlaşmalardı.
Bu uygulamalar ve fikri oluşmalar İsa döneminde çoktan gerekçeleri unutulmuştu. Bu unutma ve gerekçesi bilinemez olma nedeniyle folklorik aktarım ve folklorik aktarımın korunması, ucube gibi görünüyordu. Bu tanrılar doğan, doğuran, evlenen, evladı vs.si olan ilah tanrılar gibi görülüyorlardı. Karşı totemlerin sizin gibi olmalarının ilk ittifakı dönemde temel bir mantığı ve bir gerekçesi vardı.
İlahi dönemde böceğin yaratanı yoktu. Böcek zaten vardı. İlahlar insanın dışında yaratma yapmamıştı. Üstelik bu yaratma "ilahlar kurulunun kararıydı. Varsayım sal bir sosyoloji kuralı oluşla düzenlemenin kendisiydi. Karşı gruptaki ile totem eş sayılmak; can, kan, cinsel birlikteliği oluş vizesiydi. Cinsel birliklerle oluşan can kan bağı temsilcileri olan MELEZLER imanı tevhidin ana esasıydı".
İlahlar var olanı düzenliyordu. Oysa İsa’cı dönem hal ve anlayışı içinde var olma geçerliliği ortadan kalkmış, sizin gibi olan bir ilahın; sizden ne üstünlüğü vardı? Siz, ilahi sayılmakla yaratan değildiniz, bir böceği dahi yaratamazdınız! Sizin gibi olan böceği dahi yaratamayan bir nasıl ilah olup ta yaratırdı?
Sizin gibi olan, size nasıl hükmeder? Sizin üzerinizde nasıl otorite sahibi olabilirdi? Düşünüp, akıl etmiyor muydunuz? İttifakı dönemin inşalaşıcı mantığına karşı, İsa döneminin tedavüldeki inşalaşıcı mantığı buydu! Şimdi eskiden doğmuş, doğurmuş olan, evlat sahibi olan, yiyen içen ilah oluşla söz sahibi otoritenin, İsa’cı (miladi) döneme göre alt boşlukları, yeni mantıklarla doldurulmalıydı.
İttifakı dönem ilahları, yöneten totem insan olduğundan; ittifakı dönemle ilahların birer anası babası vardı. Miladi dönemli yeni ilahın söz sahibi olması için insandan üstün oluşla, sizin gibi anası babası olmayacaktı. Eski ilahlar sizin gibi yiyip içmeyecek, doğurup, doğmayacaktılar.
Bu özellikler sizden üstün oluşun, size hükmedişin gerekçeleriydiler. Bunlar sizde olmayan güçtüler. Siz de güce boyun eğecektiniz. Yeni ilah bu güçle sizin üzerinizde otorite sahibi olacaktı. İlk ittifakların, ittifakı kuralı; her bir ittifakı kaideyi iman kılmaktı. İman kılınan şeyi akıl, bilgi kılıp; bu mantık ve bilgi üzerine düşünmeydi. Bunları düzenlemeye saygı ve yemin etmenin tevhidi imanıydı (yasasıydı).
Bu düşünceler içinde tarihi olan aşamaların bir bilgi süreci daha saklıdır. Bu İlah Meryem olmanın sembolizmiydi. İlah Meryem, geçmişin anısı olan üç özellik taşıyordu. Bir cinsellikle aidiyeti formda olmanın doğma doğurma özelliğiydi. İki yine gruplar sentezine bir aidiyet formu vermenin formu olan süt emzirme özelliği taşıması. Üçüncü teslis erken dönem ittifaklarının tapınak buluşmalarındaki tapınak görevi yapan kutsal görevdi. İttifaka gelen gruplara aidiyet vizesi veren bir kurum görevi oluşla, bu günkü dille söylersek ittifakın kadın memurluğuydu.
İki totem grupların ittifakı karşılaşması; temas edilmenin şartlarından oluşla gruplar cinselliği tapınak buluşmalarıyla gerçekleştiriyordu. Cinsellik aynı can, kan, soy birliği içinde olmanın mührüydü. Tevhit böyle cari oluyordu. Buna iman etmişlerdi. İman ittifakların sözleşme, bağlılık yemini oluşuyla, dinlerden çok önce vardı. Ve iman daha sonra dinin kullanım kalıbı olan soyut öznel alanıyla, dinlerin imanına dönüşecekti.
Tapınak buluşması ile babalı ama babası belli olmayan, babasız doğumları yapmak; dönemin kutsal, dokunulmaz saygın bir göreviydi. Zaten totem dönem doğumları da babası belli olmayan, totem eşlerden doğum oluşla; babalık analık tüzel bir görevdi. Evlat, çocuk sahipliği de; grup tüzelliğinin karşıladığı bir görev oluşla, bu türden düşünen anlayan mantığın bir haz ve tat doyumuydu.
Tapınaklar buluşmasında doğan melez kişi, her bir totem gruplar görünüşünde (suretinde) oluşla yaratılan "insandı". İnsan tanımı dahi bu dönemde, miladi dönemdeki insan tanımına göre çok farklıydı. "Nefilim" insandı. "Titan" insandı. Bu sosyal hafıza değişe dönüşe var oluş sosyo toplumsa geçmişini unutuluşla, tapınak kadınlığı mesleği; tapınaklar uhdesinde anlamı değişmiş, gizli (ökültizm) öğreti oluşla İsa dönemine kadar gelmişti.
Tapınak buluşmaları döneminde evlilikler yoktu. O dönem uygarlıkları evlilikleri bilmiyordu. Oysa İsa dönemi evliliklerin olduğu, evliliklerin bilinip, biçimlendiği; nesep ayrımlarının yapılıp, soy oluşun hukukileştiği dönemdi.
İsa dönemindeki tapınak görevi, eski tapınak buluşmalarının bir uzantısıdır. Bu uzantı içinde ilki anlam değişip unutulmuş; şimdiyse birçok şey söyleniyordu. Bu söylentiye neden olan ana nedenlerden biri de evlilikler mantığının oluşturulmasıdır.
Artık nesepler bellidir. Tapınak buluşmasının uzantısı olan İsa dönemi kadın tapınak görevi kutsal iken bu kutsallıkta olan doğumlar nesep belli ligi nedenle, artık dışlanan tiksinilen gayri meşru görülen bir durum düzeyine doğru çoktan geriletilmişti.
Artık tapınak kadınlarının çocuk doğurmalarının sosyo toplumsa gerekçeli kurum işlevleri ortada kalmamıştı.
Temel nedeni ortada olmayan tapınak doğumları, artık dışlanmaktadır. İğrenç bulunmaktadır. Tartışma budur.
Bu nedenle anlamı çarpıtılmış ve ökülte dediğimiz inisiye (gizli öğreti) olmuş sembolik bir Meryem (tapınak kadınlığı) gelenek anlayışı da, tapınaklarda hala sürmektedirler. Kimi bakire oluşla adanmış Meryemler, tapınak görevi nedenle hep bakire sayılmağa başlanmıştı.
Giderek te kadın ve kimi kez de erkek bakirelik esas kılınmıştır. Gelenek olarak tapınak kadınlığına devam eden Meryemler şeklindeki eski kurumsak gelenek, dallanıp budaklanıp, anlam çarpıtmalarına (soyutlamasına) uğramışlardı.
İşte monofizitçilerle, diofizitçilerin fikri çatışmaları; bu süreç kavşaklarında oluşup, olgulanışla; yoluna devam etmektedirler. İlahlar fikrinden, ilahlar görevinden; yepyeni bir "tanrı anlayışı" olan görevler doğduruluyordu. Bu yepyeni anlayışla ittifaka değil, evrene dek bir yaratma göreviydi.
İlahlar döneminden beri özelliklede köleci ilahlar dönemiyle "yaratan ilahlar"; "tanrı ilahlar" olmakla hiç bir zaman "tek tanrı" olamamışlardır. Ne Marduk tektanrıcı anlayış olmakla, ne Bahtunnasur (Nabukadnezer) tek tanrı anlayışı, tek tanrı olmakla, tek tanrı değildirler.
Esasen Tek tanrının ne olduğu ittifakı zamanlarda biç bilinmiyordu. Bu düşünceler ilerleyen süreç içinde oluşuyordu. Bu nedenle Marduk ve Nabukadnezer anlayışı kendisinden öncesine göre bir dallanma ve yarılmanın başlangıcı oluşla ilk örnek ve tek tanrı anlayışıdırlar. Kendisinden sonranın somut soyut şartlarına göre Marduki ve Atoncu anlayış elbette ki bugünkü bir tek tanrı anlayışı olmayacaktılar.
04.06.2014
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.