- 1060 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
ANNEM ADIMI HATIRLAMADI
Bazı anlar vardır, bir mıh gibi çakılır insanın aklına. Yıllar geçse de unutulmaz. Aklına her gelişinde gözlerin dolar, için burkulur. Bir de tamamen tersi olaylar, günler, anlar vardır. Aklına her gelişin de yüzde bir tebessüm, yürek kıpır kıpır uzaklara bakarsın özlemle.
Anneler Günü yaklaşıyordu. Heyecanla hediyemi hazırladım. Gün saymaya başladım. Aklımda kardeşimin yarım bir dille okudu şiir, annemin gülen yüzü ve mutluluğu. Kim öğretmişti kardeşime o şiiri uçup gitti aklımdan ama şiirin yarattığı etki an gibi aklımda.
“Annelerin en tatlısı
Benim annem, benim annem
Melek gibi kanatlısı
Benim annem, benim annem”
Evet, benim annem gerçekten melek gibi kanatlıdır. Herkesin yardımına koşan, komşuların altları eskiyen çoraplarını bile yamayan biridir, annem. Bizim için, ailemiz için yaptıklarını saymak bile istemiyorum, çünkü aşağı yukarı her anne yapar bu fedakarlıkları.
Her zaman yanımızda, önümüzde arkamızda. Her zaman elimizden tutan, başımızı okşayan annem, maalesef kötü bir hastalığın pençesinde. Hem de en çok ihtiyacımız olduğu günlerde.
Anneler gününe bir gün kala düştüm yollara. İçimde bir heyecan, yüreğim kıpır kıpır, anneme hediyesini vereceğim ve kardeşimin şiirini okuyacağım. Yol boyunca neler düşündüm, neler hayal ettim… otobüs dursa yol boyundaki bütün kır çiçekleri annem için toplayacaktım. Unuttuğum bir gerçek vardı : annem durumu, hastalığı… Bu durum aklıma gelince biraz hüzünlendim ama “annem beni görünce mutlu olacak, şiiri duyunca gözleri dolacak, sarılacak boynuma” Çünkü böyle yapardı normalde.
Otobüsten iner inmez koştum anneme. Yolda bulduğum birkaç papatyayı da derlemeyi unutmadım. Kapı açıktı, içeri girdim, şiiri okudum… Yıkıldım, yere düşmemek, ağlamamak için kendimi zor tuttum. Annem yüzüme öyle boş boş bakıyordu ki içim acıdı. Koşup sarıldım boynuna, öptüm öptüm. Onunsa tepkisi “nerden geldin sen “oldu. Şiiri anlamadı, hatırlamadı ama çiçeklere sevinir gibi oldu. Sonra hediyemi verdim, “bana mı getirdin, çok güzelmiş, ben severim böyle şeyleri “dedi. Ama az ötedeki sehpaya koyduğu hediyeyi gün boyu defalarca sordu, “bu ne? Kim getirmiş bunu? “Ne bilmişler benim bunu sevdiğim?” her seferinde sabırla cevap verdim. Anneler Günü içimi çok acıtmıştı. Götürdüklerimle bir sofra hazırladım. Oturdu sofraya. Yüzüme bakıyor, gözleri gülüyor ama beni hatırlamıyordu, annem. Sorular sordu durmadan. Sonunda sözü “benim kaç çocuğuma var”’a getirdi. Uğurlarına kendinden vazgeçen annem, çocuklarını hatırlamıyordu.
Akşamüzeri ablam, kardeşim, yeğenlerim geldi. Onların da adını bilmiyordu ama kendilerini hatırlıyordu. Herkese beni gösterdi, “kızcağız benim için gelmiş” dedi. Artık gözyaşlarımı daha fazla engelleyemedim. Bahçeye çıkıp uzak bir köşede ağladım ağladım…Elden gelen bir şey yoktu ne yazık ki, günümüzde çok rastlanan bu acımasız, evladını anneye unutturan bu zalim hastalık annemi pençesine almıştı çoktan: ALZHEİMER…
İki gün kaldım yanında. Yanında olmamdan mutlu olsa da bir kez olsun adımı söylemedi. Annemi, bakıcısına ve kardeşime bırakıp dönmek çok zor geldi. Eve gelene kadar ağladım. O küçük şiir günlerce gitmedi dilimin ucunda. Ama ne yazık ki annem dinlememiş, anlamamış, hatırlamamıştı bizim olan, dünümüz olan o şiiri.
Okuyorum, çalışıyorum, çocuklarım küçük mazeretlerine sığınıp annemle daha çok zaman geçirmediğim için kendime çok çok kızıyorum. Gerçi her tatilde, her bayramda ona koşardık. İsterdik ki o bize gelsin. Önceleri babamı, daha sonra da evini, bahçesini, kedisini bırakıp gelmezdi. Şimdi doktorları mümkün olduğunca evinde kalsın diyor.
Biz, beş çocuk, annemizin kıymetini her zaman bildik. Belki kırdık zaman zaman, belki üzdük ama sonunda hep onu mutlu etmesini bildik. Yine her fırsatta “keşke sağlıklıyken, her şeyi biliyor, anlıyor, hatırlıyorken daha çok beraber olsaydık”, demekten de alamıyoruz kendimizi.
Annesi sağlıklı ve başlarında olan tüm evlatlar bunun tadını çıkarmasını bilseler keşke. Sonrasında ne kadar diz döverlerse dövsünler hiçbir şey geri gelmiyor.
(Bu küçük şiirin şairini bilmiyorum ama saygıyla anıyorum)
Şairin adını bulup bana ileten dostlara teşekkür. Şiir Şair Memduha Özyürek’e aitmiş.
YORUMLAR
Değerli Kırılgan, yazınızı öyle hızlı okudumki ve öyle bildik bir hastalık ki bu, şimdilerde, her evi ziyaret eder oldu,
benim de Annem son iki ay yemek yemeği bile unuttu, bir anneyi böyle görünce, ölmek istiyor insan, dayanamıyorr ,
Annem se sanki daha sakindi, nefsi ölmüş, sadece ruh konuşuyor gibiydi..yaşamı süresince çok asabi idi, artık değil, her gelene gülüyor, öpüyor, altmış sene öncelere gidip yaşıyordu, anlatıyordu...dikkat ediyorum da, asabi insanlarda, çok üzüntü çekmiş,kişilerde daha mı çok oluyor ne, gamsız, rahat yaşayanlarda pek görmüyoruz sanki..elbette, kişişi çok yakından tanımak lazım, her hastalık üzüntü sıkıntı, sinirden oluyor..bende bu vesile ile kendi anılarımı paylaştım, teşekkür ederim, böyle güzel bir yazı paylaştığınız için, selam ve saygılar...
Anneler kanatsız melek . Benim annem de öyleydi. Başka annelerde öyledir eminim. Annenin olduğu her yerde sevgi var. Sevginin özü onlar. İlgiyle ve de içim burkularak okudum zaman zaman. Yüreği ,kalemi güzel ve güçlü öğretmenim siz yazın bizler de okuyalım Daha sık bekliyorum ben yazılarınızı , şiirlerinizi. Kutladım canı gönülden