- 779 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
KORKU VE SEVGİ
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Hepimiz zaman zaman korku ve sevgi denen duygudan nasibimizi almışızdır ve yaşadığımız müddetçe de almaya devam edeceğiz.
Ortak sevgi ve korkularımız olduğu gibi kişiye göre değişen sevgi ve korku çeşitleri de vardır, fakat bu yazımda sevgi ve korku çeşitlerini sıralamaktan çok, korku ve sevgi insana neler yaptırır? sorusuna cevap bulmaya çalıştım.
Mesela; sınıfta kalmaktan korkan öğrenci dersine çalışır ve okuluna zamanında gidip/gelmeye gayret eder. Hem okulunu seven öğrenci de okuluna zamanında gider ve derslerine severek çalışır.
Eşinden korkan ve ya eşini seven, kadın/erkek eşlerse, davranışlarını bu korku ve sevgiye göre ayarlar, mesela evlerine vaktinde giderler, eşlerinden habersiz iş yapmamaya özen gösterirler.
İşini kaybetmekten korkan ve ya işini çok seven işçi, memur ve patronlar ise işine vaktinde gider ve doğru düzgün çalışmaya gayret eder.
Sevgilisini kaybetmekten korkan ve ya çok seven aşık, randevusuna zamanında gitmeye ve sevgilisinin bir dediğini iki etmemeye gayret eder.
Uzatmayayım malumunuz olduğu üzere sevgi ve korku duygusu da bir çok duygu gibi insan hayatında fiile dönüşür.
Fiile dönüşmeyen sözde kalan korku asılsız, sözde kalan sevgi ise ihanet sayılabilir.
Çünkü sevdiğini ve korktuğunu iddia etmeyen birinden bu duygulara has davranışlar zaten beklenmez.
Fakat bu iddiada bulunanlardan bu duyguları ispat eden davranışlar beklememiz doğaldır.
Düşünsenize biri sizi çok sevdiğini söylüyor, “sensiz yaşayamam, sana ihtiyacım var, hep senle olmak istiyorum” diyor. Siz de karşılık verip ihtiyaç duyduğu zamanlarda hep onun yanında oluyorsunuz.
Sonra bir gün o, artık size ihtiyaç duymadığını zannediyor, ve ya size gerçekten ihtiyacı kalmıyor. Siz ise onun aslında size hep ihtiyacı olduğunu biliyor ve ona merhamet ve sevgi duyuyorsunuz, aynı yerde onu beklemeye devam ediyorsunuz ve ona gel diye sesleniyorsunuz.
Sabah, akşam bütün vakitleriniz de onun size gelmesini bekliyorsunuz. Hem o gelir umuduyla, kapınızı hep açık bırakıyorsunuz.
Fakat o, sizi hiç duymuyor gibi davranıyor. Hatta kapının önünden bir başkasıyla mutlu bir şekilde geçip gittiğine şâhit oluyorsunuz.
O zaman kendimizi kandırılmış, ihaânete uğramış gibi hissederiz değil mi?
Evet fazla söze ne hacet, bunu yapan düpedüz ihânet etmiş olur.
Korkuda böyledir, inandırıcı olması için icraata dökülmesi gerekir, yani “ patronum çok otoriterdir, ondan, dolayısıyla, işimi kaybetmekten çok korkuyorum.” Diyen birinin işine geç gitmesi ve iş yerinde hiçbir kurala riâyet etmemesi, patronuna “sen istediğin kadar konuş nasılsa ben seni kafaya takmıyorum” gibisinden davranması, bu işçinin, işi ve patronu konusunda hissettiği duyguların, söylediğinin tam aksi olduğunu gösterir.
Yani sözlerdeki samimiyetsizliği ve yalanı, davranışlar açığa çıkarır.
Yani patronu bu insana "sen yalan söylüyorsun, beni ve çevreni kandırmaya çalışıyorsun" deyip defalarca uyarsa, fakat işçi bu tutumuna ısrarla devam etse sonunda kapıya konmayı hak eder değil mi?
Size biri bu ihâneti yapan eşten, ya da bu yalanı söyleyen işçiden daha acımasız olanını her gün yaptığınızı söylese ne dersiniz?
Biz insanlar, yani hayatı boyunca hep ihanete uğradığını düşünen, yada bir vefâlı yâr, bir vefâlı dürüst dost, işçi, patron, öğrenci, öğretmen bulamadığını düşünen ve ya çok az bulunur diyen herkes, acaba kendi en büyük ihânet ve yalanın içinde olabilir mi?
Yani bir yalanın ve ya ihânetin büyüklüğüne ve çokluğuna ve buna karşı alınacak cezanın büyüklüğüne karar verebilmek için kime ihânet ettiğinizi bilmemiz gerekir.
Bir bebeğe ihânet etseniz, o kalkıp kendi kendine sizi cezalandıramaz. Ya da bir kadına ihânet etseniz o kadın kolayca sizden intikâm alamayabilir.
Fakat güçlü nüfuslu birine ihânet etseniz, dilediğinde intikâm almakta zorlanmayacaktır.
O nedenle samimiyetsiz sözleri, kime söylediğinize, yada kime “seni seviyorum” deyip aldattığımıza dikkat etmeliyiz.
Şimdi asıl konuya gelelim : Allah’tan Korkmak, Allah’ı Sevmek.
Biz Müslümanlara sorsalar, “Allah’tan korkuyor musun?” ya da “Allah’ı seviyor musun?” diye
Hiç tereddütsüz ikisine de cevap olarak “evet, Elhamdulillah çok şükür” deriz.
Hatta bu konuda samimiyetimizi sorgulamak ve sorgulatmak dahi istemeyiz.
Fakat düşünemeye hâlâ fırsat varken sorgulamalıyız.
Acaba biz samimiyete bu kadar önem verirken Rabbimiz ne kadar önem verir.
Kuluna vefayı, doğruluğu ve samimiyeti öğreten ve emreden Allah (c.c) kulundan vefâ, doğruluk, samimiyet beklemez mi?
Acaba dar zamanımızda Allah’a yalvarıp, mesela “Rabbim sana ihtiyacım var, ne olur bu şu işim olsun” Rabbim ne olur beni kurtar, tek dostum sensin, ” diye yalvarıp, sıkıntılardan kurtulunca bir daha huzuruna gitmememize, adeta O’nu unutup yüz çevirmemize Rabbimiz ne diyor:
Bismillahirrahmanirrahim
Ey iman edenler! Yapmayacağınız şeyleri niçin söylüyorsunuz?
Yapmayacağınız şeyleri söylemeniz, Allah katında büyük bir nefretle karşılanır. Saf Sûresi:2,3
İnsana bir zarar dokunduğu zaman bize yalvarır. Sonra, kendisine tarafımızdan bir nimet verdiğimiz vakit, "Bu bana ancak bilgimden dolayı verilmiştir" der. Hayır o, bir imtihandır, fakat çokları bilmezler. Zümer Suresi:49
İnsana bir zarar geldiği zaman, yan yatarak, oturarak veya ayakta durarak (o zararın giderilmesi için) bize dua eder; fakat biz ondan sıkıntısını kaldırınca, sanki kendisine dokunan bir sıkıntıdan ötürü bize dua etmemiş gibi geçip gider. İşte böylece haddi aşanlara yapmakta oldukları şeyler güzel gösterildi. Yunus Suresi: 12
Peki Rabbimize göre O’ndan korkmamızın hem O’na sevgi ve saygı duymamızın alametleri nelerdir?
Sabır ve namaz ile Allah’tan yardım isteyin. Şüphesiz o (sabır ve namaz), Allah’a saygıdan kalbi ürperenler dışında herkese zor ve ağır gelen bir görevdir.
Onlar, kesinlikle Rablerine kavuşacaklarını ve O’na döneceklerini düşünen ve bunu kabullenen kimselerdir. 45,46 Bakara.
Yani sabırla namazı kılmaya devam etmeyenlerin Allah’tan korktuğunu söylemesi Rabbimiz katında samimiyet arz etmiyor.
Hem bizler nasıl ki sevdiklerimizle yaşadığımız evlerimizde sevdiklerimizi görmek isteriz ve onları davet ederiz, kapım sana hep açık deriz. Hem sevdiklerimizle aramızı bozan evimizin viran olmasına çalışan kimseleri sevmeyiz, hatta onlara düşman oluruz.
Ya da bir zamanlar sevdiğimiz değer verdiğimiz ve bizi seven değer veren bize ait olduğunu bildiğimiz insanın bizi başkasıyla aldatması zorumuza gider. İşte Bizde, Çağrıya kulak vermediğimiz, Allah’ın evine, Allah’ın huzuruna gitmediğimiz zaman, ihanet ediyoruz. Hem de günde beş kez, hem de, tahmin edemeyeceğimiz, aklımızın alamayacağı kadar nüfuslu büyük bir zata ALLAH’a (c.c) ihanet ediyoruz ve yalan söylemiş oluyoruz.
Bizde farkında olmadan, O’nun evini viran etmeye çalışanlara, düşmanlarına yardım ve ortaklık ediyoruz,
Allah’ın mescidlerinde O’nun adının anılmasına engel olan ve onların harap olmasına çalışandan daha zalim kim vardır! Aslında bunların oralara ancak korkarak girmeleri gerekir. (Başka türlü girmeye hakları yoktur.) Bunlar için dünyada rezillik, ahirette de büyük azap vardır. Bakara:114
Rabbimiz “Allah’tan korkarım! Allah’ımı çok seviyorum” sözünün içini doldurmayı ve iman ve İslam’ın farzlarıyla yaşamayı cümlemize nasip etsin. Amin!
Hem bizleri bu ihanetlerin farkına varıp tövbe etmeden ve Allah yolunun yardımcıları olma şerefine erişmeden öldürmesin İnşallah.
Ey iman edenler! Allah’tan, O’na yaraşır şekilde korkun ve ancak Müslümanlar olarak can verin. ÂL-İ İMRÂN: 102
Kulluk elbet kolay bir vazife değildir, ancak her zorluk Allah’ın yardımı ve dilemesi ile aşılır.
Bunu düşününce; samimiyetimizi, samimi bir şekilde sorgulayıp kapasitemizi bilmemiz gerekir ve kulluk vazifesi için elimizden gelen gayreti gösterirken, bu görevi en iyi şekilde icra edebilmek için yine O’ndan Yani Allah’tan yardım istemeliyiz, diye anlıyor insan. En iyisi bol bol dua etmek...
Allah’ım...! Sen bizim Rabbimizsin... Senden başka İlah yoktur.. Sen bizi yarattın. Bizde Senin kulunuz. Gücümüz yettiği kadar Senin vaadin ve Ahdin üzereyiz. Yaptıklarımızın şerrinden Sana sığınırız. Senin bizlere verdiğin nimetlerini itiraf ediyoruz. Günahlarımızı da itiraf ediyoruz. Bizi mağfiret et! Çünkü günahlarımızı ancak Sen bağışlarsın. Amin! İnşallah.
YORUMLAR
korku sevgi ile çok tezat görünsede koruduğumuz sevdiklerimiz için korkarız rabbımızı sever kusur günah işlemekten korkarız kırmaktan korkarız yani korkusuzluğu korkarak yaşarız ...
nil gölge tarafından 6/15/2014 12:50:28 AM zamanında düzenlenmiştir.
Leyla Gülsüren
Tüm dualarınıza yürekten aminler.İçten,samimi,huzur veren bir yazı.Kaleminize bereket.