- 1042 Okunma
- 6 Yorum
- 1 Beğeni
HÜKÜMSÜZÜM
Emsalsiz sayısız düş var cebimde; kimi yenilgiye uğramış kimi yeni doğmuş bebek masumiyetinde…
Yalın, naif ve bir o kadar sonsuz.
Ve kırık parçalar savrulmuş oraya buraya. Bir araya gelmesi asla mümkün olmayan.
Sayısız insan öyle ki birbirlerinden sıtkı sıyrılmış her birinin. Oysa hiç biri cesur değil bunu ifade etmeye. Gerçek anlamda usta birer oyuncu her biri.
Yitip gitmiş onca anı. Beraber objektife poz verdiğim kim varsa her biri savrulmuş gitmiş çoktan. Her kimlerse ise ya da her neredelerse umurumda bile değil artık.
Sonuçta çalıntı rollerle yaşayan çalıntı senaryoların kahraman görünümlü oyuncuları.
Özgün senaryomun sadık oyuncusuyum ama bunun bir suç olduğunu yeni öğrendim. Ah, benim akılsız başım…
Bazen figüranlar sızmaya çalışsa da asla kaptırmam rolümü.
Ne çok şey var atacak. Ne çok şey birikmiş gerilerde, öylesine dolu ki çöp kutum. Üstelik bir tek çöp de değil boşaltılması gereken. Bir o kadar gereksiz veri saklı zihnimde. Kısaca bilgi kirliliği.
Her şey bellekte muhafaza edilmekte; kimi tanımışsam ya da neyi görüp öğrenmişsem hepsi tek tek kayıtlı.
Çoktan doldu kapasitesi beynimin ve işgalindeyken nöronların. Hala sıkıştırıyorum tüm gereksiz veriyi.
Sistem çöktü çökecek.
Keşke mümkün olsa beynimi resetlemek. Ne kolay olurdu her şey o zaman. Kim ya da ne varsa gerekli gereksiz yer işgal eden silerdim ve sıfırdan başlardım her şeye.
Ayrıntılar boğucu, yanılsamalar da cabası. Hele ki duygular da girdi mi işin içine buyurun ayıklayın pirincin taşını.
Algılar hali hazırda tüm duyarlılığı ile tetikte. Ne de olsa gelebilecek karşı bir atağa karşı donanımlı ve hazırlıklı olmalı.
Bakar mısınız yine alarm çalıyor. Belli ki kapsama alanıma sızmaya çalışan birileri var.
Ne vardı teknoloji ile bu denli içli dışlı olacak. Şimdi işin yoksa alarmı kapatıp baştan kur ve frekansı ayarla. Neyin frekansı mı? Tabii ki algıların ve zihnimin.
İşin kötüsü ne zaman neyin olacağı da belli değil. Ama gardımı almakta fayda var.
Teçhizatı da kurup dikenli tellerle kuşatmalıyım etrafı.
Nereye kadar mı? Belki de sonsuza kadar…
Ya telefon çekmezse… Ya acil durumda takviye güç gelmezse…
Bakar mısınız; şimdi de elektrikler kesildi. Neyse ki; birazdan jeneratör girer devreye.
Nedir bunca zorluk nedendir bu kadar limit aşımı?
Neden milenyumdayız?
Ne güzel yaşayıp gidiyorduk…
Seksenler, doksanlar; o yıllara bile ait hissetmezken kendimi neden buradayım?
Hani kırkbeşliklerim hani kasetçalarım?
Guguk kuşumu da öylesine özledim ki. Ne güzel her saat başı randevulaşıyorduk.
Değişen sadece teknolojideki devrimler de değil üstelik. Tüm insanlar prototip bir seyir izlemekte.
Ne karşılığını buluyorum yaptıklarımın ne de yaşadıklarımın. Ne yapsam boş…
Okul formamı özledim, anket defterimi ve walkmanimi. Hatta kız kıza yaptığımız o boş ve saf muhabbetlere ne demeli…
Hani nerede saklanmakta yitirilmiş masumiyetler?
Artık kimin eli kimin cebinde belli bile değil.
Sahi eskiden ‘’güven’’ denen bir mefhum vardı. Yoksa ben mi yanlış hatırlıyorum.
Ya ‘’mahremiyet’’ denen olgu nerelerde?
Şimdilerde her şey ayan beyan ortada ya da gölgeleniyor sahte resimlerle.
Sıfatlar da değişti, temel kavramlar da ve tüm duygular evrim geçirdi.
Peki, kim verecek tüm bu olanların hesabını?
Cevap mı arıyorsunuz? Tek suçlu benim oysa. Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir, diyen büyük hata etmiş. Zira değişime direnen zat-ı âlimi göz ardı etmiş.
Benden bu kadar…
Uzaklardan gelen şu melodiyi duyuyor musunuz? Ceiline Dion söylüyor: ’I am alive.’
Hatırladınız, değil mi?
Hay Allah, duymaz oldum şimdi de. Sanırım zihnim yine oynuyor benimle. Evet, kesinlikle sistem çökmek üzere. En iyisi bir an evvel format atayım.
Sırada hangi şarkı var acaba?
Sizce…
YORUMLAR
Ve İnsan Olduk
İnsan-! En değerli varlık-En güzel duyguları var eden. İnsan-! En değersizleşenlerden aşağılara koşabilen. En kötü duyguları var eden. Dünyada karmaşıkları andıran, yumak, yumak sorunlar üretip içinde kaybolan insan. Dünya! Al senin olsun derken bile ben, şaşkın. İnsan olduk binlerce kez. İnsan olduk yaşarken.
Senin serzenişin benim gülmeme nedense, ağlamaklı hale gelmeme neden senin gülmendir. Öteki yanın(sizin) gülmeniz bu yanın (bizim) ağlamamızla mümkünse, hepimizin mutluluğu için hangi yakanın (kimin)mutsuz olması gerek. İnsanlara mahkûm duygular, gazaba uğratılırsa hayatlara damga (iz) vurulursa, insan nerede insan? Kendini demir döver gibi şekillendirmenin ardını görmeden neye-kime çare? Savaşa inat barışa ses ver, ölüme inat hayata ses ver, kedere inat neşeye ses ver, kötüye inat iyiye ses ver. Bende de inatsa, o zaman insan olmak, insana rağmen. Çünkü insan olduk her şeye rağmen.
Garipsemedik laboratuarlarda kadavra yaptık hayatları, belki de insanı aradık, insan olamadığımızdan. Acizliğimizi tarihe devrettik, utanmadan, ona da geçmiş dedik, çünkü insanı aradık her defasında bilemedik belki anlamadan, insan olduk, katillere rağmen. Berşah (N.Dogrul)
Eğer bir gün erkenden gidersem, kokumu silin giysilerimden.Eğer ardımdan ağlayanlar olursa ,seslenin o kullara ; göz yaşlarına değmeyen bir faniyim.Musalla taşının üstüne konulduğumda ne güzel bir dilek tutun benim için, ne beddua edin azap günüm için...Yavaş yavaş çekilin ,sonlar başlayacak yine her birimiz için.Yine yığınla duygu bıraktım bir çoğunuz icin.Bir lisana gerek yok, ifadesi vicdan derdi için.
Ve yine caddeler karanlık, hani nerde o kalabalık? Demek gittiler birer birer...Ve ben yine umutluyum ardımdan gelecek daha çok ama çokça vicdanlılar !.(maybull)
Saygılar Sevgiler
Gülüm Çamlısoy
İşte her şeyin ve insanlığımızın özeti.
Bu değerli yorum üzerine derim ki: Yüreğiniz dert görmesin.
En içten teşekkürlerimle.
Saygımla...
Ah bu hükümsüzlük yok mu!
Hele bir de kendimizi kaybetmemiz.
Ben bu yazıyı okuyunca kendi rüyamı anımsadım öz önce. Ağlayan ve susturmaya çalıştığım bir çocuktu kahramanı. Sımsıkı sarılıp acılarımı, hüzünlerimi atmama yardım eden bir çocuk.
Sonra dediler ki rüyalar bazen hayatta ihtiyaç duyduğumuz şeylerin bilinçaltı yansıması falan filan...İnanmadım çünkü o rüyada anlam büyük. Kendimizle yüzleşmemiz ve öyle ki hiç karşılaşmamak istemediğimiz bir simayı görmemiz yok mu, o dayanılmaz işte...
Ne güzel yazdınız, tercüman oldunuz kalbime, eşlik ettim size.
Ve dedim ki ne mutlu ki yalnız değilim!
İyi ki okudum ve okuyorum sizi.
Kocaman bir teşekkür...
Gülüm Çamlısoy
Ama yine de tercüman olmak adına mutlu oldum. Zira sayısız rüya eşlik etmekte bizlere: Gözümüz açık ya da kapalı ne fark eder ki...
iyi ki siz de varsınız...
En içten sevgimle...
Bazı yazılar okundukça okunur. İnsan kendini bulur çünkü. Düşünür düşündürür... Merak eder ilerisini.
"Hani nerede sevdiklerim, çıkın gelin ve girin sıraya. Söz, yoklama yapmayacağım ne de sıra dayağından geçireceğim sizleri. Sadece dünya gözüyle görmek istiyorum sizi. Hadi çıkın da gelin."
O KADAR DUYGULANDIM Kİ...
Çok sürükleyici anlatımıyla duygu yüklü olan yazınız tek kelimeyle muhteşemdi...
TEBRİKLER.
Gülüm Çamlısoy
bir anda çıktı bu mektup; tek bir kelimeyle başladı ve yol aldı.
Aslında diğer yazılarımda da aynı şey oluyor. Planlamadan sözcükler sıraya diziliyor.
Çok çok teşekkür ederim değerli katkınız için.
Mutluluk bu işte...
En içten sevgimle...
Bir büyük haykırış.
İsyan, nefret, yakarış.
Çok tuhaf bir çalışmaydı.
Cümleler arsından yuvarlanırken,
birdenbire kendinizle karşılaşıveriyorsunuz.
Her şeyiniz ile.
iyi yönleriniz, kötü yönleriniz.
samimiyetiniz, iki yüzlüğünüz.
Dününüz, anınız, yarınınız.
Sözlerinizi görüyorsunuz yazıda, henüz sarf etmediklerinizi,
yarın hayata geçireceklerinizi.
Yazıda,
her birimizi tek tek gizlemiş yazar birer kelime ardına.
Sırıtıp duruyoruz işte,
tüm sevimsizliğimiz ile.
İnsan yanımızla.
Güzeldi.
Bir tutam hayat tarafından 5/5/2014 9:27:52 PM zamanında düzenlenmiştir.
Gülüm Çamlısoy
Nasıl dilerdim insan yanımızın tüm ama tüm çıplaklığıyla yansıtmamızı.
Sizce de hala ümit var mı bizlerden yana?
Hiç de belli olmaz oysa; kim bilir hangi kuytu köşede saklanmış ulaşılamamışlar ve ulaşılamamışlıklar vardır.
Sıcak ve içten yorumunuz ile sizi ağırlamaktan mutluluk duydum diğer dostları da tabii ki. Hoş bir duygu misafir ağırlamak.
Selam olsun...
Bir tutam hayat
Düzenledim bir bukle.
Maskelerimizi kastetmiştim o cümlede.
Gülüm Çamlısoy
Gayet anlaşılırdı yazdıklarınız.
Muhabbet bağını çözen sen olmuşsan,Yar: Söyle neden görmezden geldin beni? O kadar mı çok nefret ediyorsun?
Çok sıkıldım. İsyanım tam da dilimin ucunda ama korkuyorum isyan etmeye. Edemem etmemeliyim de…
O çocuk kim bilir nerelerde hani rüyamda gördüğüm?Kim bilir kimler nerelerde saklanıyor?
İyi de ben saklambaç oynamak istemiyorum artık. Yeteri kadar oynadım. Ne de körebe oynamak
istiyorum.dur:Elim sende oyun arkadaşım. Hadi tut elimden ve çıkar beni bu dipsiz kuyudan. Çok karanlık
ve o kadar sessiz ki. Bilirsin korkarım ben karanlıktan. Hadi gel ışığım ol hatta ben de ışığın olabilirim. Ya o çocuk…Tenine sinmiş sevdiğinin kokusuyla,Kendi mahşerinde yanar durursun,
Anlarsın ki
Kaçmakla dil lâl olsa da
Aşk
Soğumamış yürekte Kesiyorsan geçmişle olan bağını,Yüzleşmekten kaçamazsın,bilirim Ağır olur geceler
kasa tutmaz Hesabı kapatamazsın,Açılır sinende yâr boşluğu,Yüzüne gözüne bulaşır onca anı
Boğazına takılır hıçkırık,Kapatamazsın gönül kapısını:saygı ve hürmetlerimle...
Gülüm Çamlısoy
Gülüm Çamlısoy
Devamı...
Yüzleşmek gerçeklerle ve bir o kadar korkularla ya da akla gelen her ne ya da her kim ise...
Ne çok şeyi de bulaştırırız yüzümüze gözümüze. tam da benim cevabı yazarken yanlış tuşa basmam gibi.
Çok anlamlı bir yorumdu okuduğum kaleminizden bir o kadar düşündürücü.
Yanlışlık için kusura bakmayın.
Güzellikler dilerim teşekkürlerimin eşliğinde.
mesut YİĞİT
bir hata yok
olabilir insandir şasar beser
yeri geldimi hatalarda yapar.olgunluk yada yaşamak bu dur.
işte
kalem güzel insan güzel düşünceler yalın ve temiz olunca yaşanılıyor yaşatılıyor . an bu demek galiba..utuntunuz galiba tskre gerek yok .)))
Gülüm Çamlısoy
Değerli bir kalemden bunları duymak benim için büyük onur.
Var olun.
sevgiler, selamlar...