Hac Kutsal Bir İbadettir
Milyonlarca Müslüman’ın ‘’Lebbeyk, Allahümme Lebbeyk ‘’ (Emret Allah’ım! Emret Allah’ım!) diyerek Beytullah’ın etrafında pervaneler gibi döndükleri görkemli manzara, muhteşem görüntü ve gönüllerin Allah’a yaklaştığı zamanların en ulvi mevsimi hac ayıdır.
Gözlerden süzülen gözyaşı ve dünyada ulaşabilecek olan mutlulukların en yücesi…
Bu gün Terviye günüdür. Milyonlarca hacı, Mekke’yi Mükerreme’den beyaz ihramlarıyla, Lebbeyk sedalarıyla, Mina’ya çıkıyorlar. Ya Rabbi haccımızı mebrur eyle, kabul eyle..
Sehl İbnu Sa’d r.a. anlatıyor: ’Resûlullah s.a.v. buyurdular ki:
* ’Telbiyede bulunan hiç bir Müslüman yoktur ki, onun sağında ve solunda bulunan taş, ağaç, sert toprak onunla birlikte telbiyede bulunmasın, bu iştirak (sağ ve solunu göstererek) şu ve şu istikâmette arzın son hududuna kadar devam eder.’ Tirmizî.
Allah bu mukaddes ibadeti yerine getirmeyi herkese nasip eylesin. İslam’ın beş şartından biri olan hac ibadeti, hayatın gayesini hatırlatır insana. Sabırla yürüyenlere ebedi mutluluğun kapılarını aralar. Hac, dünyanın her tarafından milyonlarca müminin bir araya geldiği külli bir ibadettir. Orada yapılan dualar, hem zaman ve mekânın kudsiyetinden hem de yönelişin külliyetinden dolayı kabul olur. Kısaca hac, aklını kullanabilen herkese ilâhi huzur verir. Hac’da günlük elbiselerden soyunup iki parça beze bürünerek ihrama giren Müslümanlar, ziynet ve servetle böbürlenmenin ne kadar boş olduğunu anlar, insanlar arasında ki eşitliği fark eder.
Sevgili Peygamberimiz s.a.v. hayatta imiş gibi O’nu ziyarete hazırlanmak, Özellikle Medine’de, Kurân la fethedilen kutsal şehirde ve Camisin de bulunduğumuz sırada bir sahabi gibi davranarak, sevgide ve saygıda kusur etmemek müminin şiarıdır.Yol göstericimiz, kurtarıcımız, Peygamberimiz s.a.v. şöyle buyurmaktadır:
* ’Kabrimi ziyaret edene şefaatim nasip olur.’
* ’Kim beni öldükten sonra ziyaret ederse, hayatımda ziyaret etmiş gibidir.’
* ’Kim hac yaparda, beni ziyaret etmezse bana katı davranmış olur.’
Bir diğer hadis-i şeriflerinde, efendimiz s.a.v.:
* ‘’Kim bana gelir de selam verirse Allah ruhumu cesedime iade eder ta ki o selamı alayım. buyuruyor. Buna göre demek ki, efendimize kabri başında selam vermek bizzat kendisinin o selamı alması demektir.
İhramın hiç çıkarılmamak üzere giyilen kefen olduğunu kabul ederek, nasıl ki ölenler kalanlara hiç zarar vermiyorsa, bu şerefli yolculuğa nail olan insan da melek gibi olmaya gayret etmelidir. Bu duyguları bir ömre yaymalıdır. Şair ne güzel söylemiş:
İhramlar giyilince, rütbeler, statüler tek tek düşer.
Bak, mahşeri canlandıran milyonlarca beşer.
Duymuyor musun Lebbeyk sedalarını Arşı titretiyor.
Ümmül Kura da, gönül coğrafyamız birbirine kenetleşiyor.
Seyredilmesi bile ibadet sayılan Kâbe gibi yüce bir makamda kul olduğunu idrak ederek, Mübarek Zemzem suyunu içerek, bu farzıyeti bu vecibeleri, Resulü Ekrem’in s.a.v. önerdiği gibi yaparak, iki cihan mutluluğuna erişe bilme gayesiyle, haccımızı yapmak ne büyük bahtiyarlıktır.. Orada konforu rahatı aramamak, Mekke ve Medine-i Münevvere’yi her hangi bir yerle kıyas ederek şikayetçi olmamak, na-hoş olaylara meydan vermemek asli görev ve vazifelerimiz arasındadır.
Hac İbadeti Üç Şekilde Yapılır
1- İfrad Haccı: Hac ayları içinde umresiz yapılan, farz olan Hac’dır. Bu hacca niyet edenler, ihramdan çıkmazlar. Kurban kesmeleri vacip değildir.
2- Temettu Haccı: Bu haccı, ihrama girdikten Umre ibadetini yaptıktan sonra ihramdan çıkıp, hac öncesi normal hayata dönmek ve Arafat çıkışına kadar serbest olmak isteyen insanlar yapar. Arafat çıkışından önce, yeniden farz olan Hac için ihrama girer ve böylece esas farz olan haccı yapmaya çalışır. Kurban kesmesi vacip olur. Bu hac şekli en kolay olandır.
3- Kıran Haccı: Kıran haccında Umre ve Hac aynı ihram elbisesi ve aynı niyetle, yapılmasıdır. Bu hacda ihramdan çıkılmaz. Kurban kesmek mecburiyetindedir. Bu hac zor fakat sevabı çok olan bir hac’dır.
Bu ibadetlerin kabul olması için, usulüne uygun ve Peygamber Efendimizin s.a.v. öğrettiği şekilde yapılması gerekmektedir. Sevgili Peygamberimizin diliyle ‘’Makbul hac için karşılık ancak cennettir.’’ Hac mevsimi geldiğinde, hacca gidip gelebilecek kadar parası, dönünceye kadar da aile efradının yiyeceği bulunanların, bir diğer tabirle, İslam’ın zengin saydığı kimselerin hacca gitmesi farzdır.
Cenab-ı Hak şöyle buyuruyor:‘’ Ona bir yol bulabilenlerin Beyti haccetmesi Allah’ın insanlar üzerine bir hakkıdır. Kim inkar ederse, şüphesiz Allah alemlerden müstağnidir.’’ Al-i İmran ayet:97
Haccın faziletini, Fahri kainat Efendimiz s.a.v. şöyle anlatıyor:
* ‘’Bir kimse hacceder ve hac esnasında fena lakırdı söylemez, büyük günahlardan çekinir, küçük günahları işlemekte ısrar etmezse, o kimse günahlarından arınarak annesinden doğduğu gibi hacdan döner.’’ S. Buhari
Hacca gitme imkanı olduğu halde gitmemenin cezası ise: Resulullah s.a.v. şöyle buyurdu:
* ’Allah’ın evine (Beyt’ül-Haram’a) gitmesine imkan veren azık ve bineğe sahip olup ta hacca gitmeyen kimse isterse Yahudi, isterse Hıristiyan olarak ölsün (fark etmez) . Zira Cenab-ı Hak c.c. Yoluna imkanı olan insanlar için Beytullah’ı hac etmek,Allah’ın bir hakkıdır>buyurur.’ Tirmizi.
Bu Vecibelerin Kabule Şayan Olabilmesi İçin…
Bu vecibeleri kabul eden ve bunları yaşayacağına dair Allah’a söz veren herkes hacı adayıdır.Her mümin elinden geldiği kadar hacca ilgiyi göstermelidir. Hacla ilgili bilgiyi öğrenmelidir. Müminlerin engin gönüllerinde haccın büyük değişikler yapacağına, Allah’ın rızasını kazanacağına inanarak bu yolculuğa çıkmak gerekir. Her Müslüman için, bir ömür boyu kalbini gönlünü bağladığı, yüzünü döndüğü Kâbe’yi görmek ve ziyaret etmek en büyük bahtiyarlıktır. Kâbe’de bulunan Hacer-ül esved taşı, Kıyamet günü büyük mahkemeye şahit olarak gelecek, bunda hiç kimsenin şüphesi olmasın.
Hac da hatalı davranışlardan en önemlisi Tavafa başlarken yapılıyor:
Hacerül Esvet taşının, karşısında tavafa başlanır.Tavafını yerine getirip sevap kazanmış olmayı umarken, insanları itmek, sıkıştırmak, yol açmak için dirsekleri ile iterek acı vermek.Bu gibi uygunsuz hareketler neticesinde meydana gelen büyük izdihamlar, bazen hacıların elbiselerinin düşmelerine yırtılmalarına ve avret mahallerinin açılmasına sebep olurken, bazen de düşmelere ve ezilme tehlikesine sebep olmaktadır. Meydana getirilen izdiham ve bunun neticesinde yaralanma ve ölüme sebebiyet verilmesi, hacının Müslüman katili olarak Allah Telâ’nın huzuruna çıkacak olması ne acı bir durum?
İslam dinin prensipleri çok kolaydır, hükümlerini uygulamada hiçbir zorluk yoktur. Sorunlar kendi cehlimizden kaynaklanıyor.
Hacer-ül esved denilen taş, Cennetten gelmiştir. O taşı oraya Allahü Teâlâ koydurdu.
Hacer-i esvedi öpmek sünnettir. Hz. Ömer r.a. tavaf ederken, Hacer-i esvede karşı, ‘’Sen bir taşsın, bir şey yapamazsın! Ama Resulullah s.a.v. öptüğü için ona uyarak seni öpüyorum.’’dedi.
Fahri Kâinat Efendimiz s.a.v. Hacer-ül esved taşı hakkın da şöyle buyurmuşlar:
’’Hacer-ül esved, Cennet yakutlarındandır. Kıyamette, iki gözü ve bir dili olduğu halde getirilir. Tazim ve sıdk ile selamlayanın lehinde şahitlik eder. Riya ve alay ile istilam edenin de aleyhine şahitlik eder.’’ Tirmizi
’’Hacer-ül esvedi hayırlı işlerinize şahit yapın. Çünkü o, kıyamette şefaati reddedilmeyen bir şefaatçidir. Dili ve iki dudağı olacak ve ona elini sürene şahitlik yapacaktır.’’ Taberani.
’’Resulullah s.a.v. Hacer-ül esvedi istilâm ettiklerinde, onu öper ve yüzünü sürerdi.’’ İbni Mâce.
’’Hacer-ül Esvede cahiliye zamanı adamlarının manevi pislikleri bulaşmasaydı, ona dokunup da iyi olmayan dertli kalmazdı.’’ Beyhâki.
’’Hacer-ül Esved kardan daha beyazdı, insanların günahları onu kararttı.’’ Taberani.
Hacıların diğer bir hatalı davranışları:
Mina’da şeytan taşlama noktalarında, Cemrelerde şeytan olduğunu düşünen insan cemrelere hışım, öfke ve kuvvetle gelir. insanlara eziyet eder, öfkeli bir deve gibi öne atılır bir halde bulursunuz. Bu da bir yığın tehlikeyi beraberinde getirir. İnsan bu taşlama ile Allah Teâlâ’ya kulluk ettiğini hatırlamaz. Onu bu zanna binaen meşru ibadetin yerine meşru olmayanını yaparken görürsünüz. Büyük taşları, odun ve terlikleri, hatta eline ne geçirirse şeytan zannettiği cemreye atar. Bu davranışlar mümini kâmile yakışmaz.
Hac da hatalardan bir diğeri ise:
Kurban kesiminin vaktinin dışına tehir edilmesi. Bazı hac organizatörleri hacılarının çokluğu ve kesim elemanlarının azlığı nedeniyle bayramın altıncı, hatta daha sonraki günlere kadar kurban kestikleri olmuştur.
Bazı hacıların kurbanlarını kendi beldelerinde veya başka beldelerde kestirmeleri! Hacı kurbanını ancak ve ancak, Mina’da kesebilir. Kurban, bayramın birinci, ikinci ve üçüncü günü kesilir. İmam Şafiî’ye göre bayramın dördüncü günü gurup vaktine kadar da kurban kesilebilinir.
Diğer bir hata Terviye günü Mina’ya uğramamak:
Terviye günü, Zil Hicce’nin 8 ‘de hacıların öğle namazında orada cem olmaları gerekirken, genellikle Türk hacıları buraya uğramıyor.Bu Peygamberimizin açık seçik bir sünnetidir.
İbni Abbas r.a. anlatıyor:
*’’Resulullah s.a.v. Terviye günü Mina’ya geldiler. Orada Öğle, İkindi, Akşam,Yatsı ve Sabah namazlarını kıldılar, sonra Arafat’a geçtiler.’’ İbni Mâce.
Mina’da, Enbiyaların bineklerini bağladıkları bir yer var.Yanı başında Mescidi Hayf yer alır. Allah’ın Rasülü yüz binleri aşan ashabıyla Veda Haccında, zikredilen mescide geldiler 5 vakit namaz kıldılar. O gece Mina da yattılar. Sabah namazını kıldıktan sonra Arafa’ta yol aldılar. Ama biz ne yapıyoruz. Mekke’de ki otellerin, atlas döşeklerinde mışıl mışıl uyur sonra uyanır, kestirme yoldan hemen Arafat’a çıkı veririz. Peki nerde bu hacın sünnetleri? ömürde bir defa geliyorsun değil mi?
Kurban İbadetinin Fazileti:
Kurban, Allah’ın insanlara verdiği nimetlerine karşılık, kulun şükrünün ifadesidir. Aynı zamanda kurban, insanın Rabbine olan vefa borcunu ödemesidir. Bu iş takva ve gönül meselesidir. Kurban kesmek imanın gereğidir. Kurban da zekât gibi hicretin ikinci yılında emredilmiştir. Kurban hakkında Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurulmuştur:
’Rabbin için namaz kıl ve kurban kes.’ Kevser sur: 2
Kurban kesmenin ve kurban bayramında bayram namazı kılmanın vacip olduğuna bu ayet delil gösterilmiştir. Ayrıca Sevgili Peygamberimiz s.a.v. de kurban kesmiş ve kurban kesmeyi öğütlemiştir.
Allahu Azimu Şân c.c. Kur’an da şöyle buyuruyor:
‘’ Kurbanların ne etleri, ne kanları hiçbir zaman Allah’a erişmez. Fakat sizden O’na yalnızca takva ulaşır.’’ Hac sur: 37
Hz. Aişe r. anhâ anlatıyor:
* ’Resûlullah s.a.v. buyurdular ki: ’Hiç bir kul, kurban günü, Allah indinde kan akıtmaktan daha sevimli bir iş yapamaz. Zîra, kesilen hayvan, kıyamet günü boynuzlarıyla, kıllarıyla, tırnaklarıyla gelecektir. Hayvanın kanı yere düşmezden önce Allah indinde yüce bir mevkiye ulaşır. Öyle ise, onu gönül hoşluğu ile ifâ edin.’ Tirmizî, İbnu Mâce.
Kurbanı, hür, Müslüman ve zengin olan kimseler kesmekle mükelleftir. Zenginliğin ölçüsü şudur:
Zaruri ihtiyaçlarından sonra, Kurban Bayramının bulunduğu ayda kurban kesebilecek kadar veya yaşayabilecek kadar parası olanların kesmesi vaciptir. Kurban edilecek hayvan hastalıklı veya sakat olmamalı, sürünün en iyilerinden olmalıdır.
Kusurlu Hayvanlar Kurban Edilemez:
1- Bir gözü görmeyen.
2- Topal olup yürüyemeyen.
3- Dişlerinin Yarı yok olan.
4- Kulağının veya kuyruğunun ekserisi,
ön veya arka ayağı kesilmiş olan.
5- Çok zayıf olan.
Bu Hayvanları Kurban Olarak Kesmede Bir Sakınca Yoktur:
a- Boynuzunun bir kısmı kırık veya doğuştan boynuzsuz olan.
b- Dişi hayvanda,erkek hayvanda kurban edilebilir.
c- Koyun ve Keçinin bir yaşını,
d- Altı ayını geçmiş koyun, semiz iri ise,
e- Sığırın iki yaşını,
f- Devenin Beş yaşını geçmiş olması gerekir.
Kurban Kesilirken Dikkat Edilecek Hususlar:
1- Önce bir çukur kazılır.
2- Hayvan Kıbleye dönük olarak yatırılır.
3- İki ön ve bir arka ayaklarının uçlarından bir araya bağlanır.
4- Besmele çekerek,niyet ederek, Bayram tekbiri getirerek..
5- Hayvanın boğazında: a) ‘’Merî ‘’ adı verilen yemek borusu, b) ‘’Hulkûm ‘’ denilen hava borusu, ‘’Evdâc’’ adı verilen, iki yanda birer kan damarı,
6- Bu dört borudan üçü bir anda kesilmelidir.
7- Keseninde kıbleye dönmesi sünnettir.
8- Hayvan soğumaya başlamadan, yani çırpınması durmadan, kafasını koparmak, derisini yüzmek mekruhtur.
9- Kesmesini bilenin, keskin bıçakla kesmesi müstehaptır.
10- Kesmesini göze alamayan, vekiline kestire bilir.
Kurbanın Ve Her Helal Hayvan Etinin Yedi Yerini Yemek Haramdır:
1- Akan Kan.
2- Bevl aleti.
3- Hayaları (Koç yumurtası) .
4- Bezleri.
5- Safra kesesi.
6- Dişi hayvanın önü.
7- Dişi hayvanın bevl kesesi.
Kurbanın Eti:
a- Kurbanın etinin üçte biri evine.
b- Kurbanın etinin üçte biri komşulara.
c- Kalanını da fakirlere vermek müstehaptır.
Dilerse:
a- Kurban etinin hepsini fakirlere sadaka olarak verebilir.
b- Etin hepsini kendi evine bıraka bilir.
İnsan, Allah’ın ‘’Kurban kes’’emrine uyarak, Hz. Peygamberin s.a.v. ve dedesi Hz. İbrahim’in a.s. sünnetlerini yaşatmış olur.
Rasülü Ekrem s.a.v. Kurban hakkında şöyle buyurmuştur:
* ‘’ Kurbanın kanından yere düşen ilk damlalarıyla kurban kesen müminin günahları bağışlanır.’’ Ettergip Vetterhip.
* ‘’ Kim gönül rızası ile kurban keser, sevabını Allah’tan beklerse, kestiği kurban onu cehennemden korur.’’ Ettergip Vetterhip.
Peki ya maddi durumu müsait olup da Kurban kesmeyenlerin durumlarıyla ilgili olarak sevgili Peygamberimiz ne buyuruyor:
* ‘’ Kim Kurban kesebilecek kadar imkana sahip olurda kesmezse, camimize gelmesin.’’ A.g.e. S:155, S. Buhari. Ebû Hüreyre r.a.
Görüldüğü gibi, hadîs’te, maddî durumu müsait olanın kurban kesmesi şiddetle emredilmektedir. Bu durumdaki kimselerin, kurban kesmezlerse, her türlü namazları ve ibâdetleri Allah tarafından kabûl olunmayacağı, ’mescidimize yaklaşmasınlar’ ifadesinden anlaşılmaktadır.
Enes r.a. de, Resûlüllah Efendimizin s.a.v. bizzat kendi elleriyle iki koç kurban ettiğini beyan etmektedir. Kurban kesmenin uhrevî mükâfat ve faydasına bir diğer rivayette şöyle işaret edilmiştir:
* ’Kurbanlarınızı büyük büyük kesin. Muhakkak ki onlar, Sırat’ta sizin binek hayvanlarınızdır.’
Bu hadîs-i şerîfte, deve, inek gibi büyük baş hayvanları kurban etmeğe teşvik vardır.
Mihnef İbnu Süleym r.a anlatıyor: ’Resûlullah s.a.v. ’ı işittim şöyle buyurmuştu:
* ’Ey insanlar, her aile sâhibine her sene bir kurbanlık, bir de atîre borç olmuştur. Atîre’nin ne olduğunu biliyor musunuz? O, recebiye dediğiniz şeydir.’ [Tirmizî, Ebu Dâvud, Nesâî, İbnu Mace.
Câbir r.a. anlatıyor:
* ’Hz. Peygamber s.a.v. ’le musallâda hazır bulundum. Hutbesini tamamlayınca minberinden indi. Kurbanlık koçunu, gelip kendi eliyle kesti. Keserken: ’Bismillahi vallahu ekber. Bu benim adıma ve ümmetimden kurban kesmeyenlerin adınadır! ’ dedi.’ Tirmizî.
Hz.Ali r.a. anlatıyor:
* ’Resûlullah s.a.v. kurbanlık olarak keseceğimiz hayvanın göz ve kulaklarına dikkat etmemizi, ’Kulağı önden delinmişi veya arkadan delinmişi veya ortadan yarılmışı, veya yuvarlak delinmişi kurban yapmayın’ diye emretti.’ Tirmizî, Ebu Dâvud, Nesâî, İbnu Mâce.
Enes r.a. anlatıyor:
* ’Resûlullah s.a.v. ’Namazdan önce kurban kesmiş olan bilsin ki, kestiği kurban değildir, ailesine et takdim etmiştir, yeniden kessin! ’ buyurdu.’ Buhârî, Müslim, Nesâî.,
Kurban bayramının özellikleri:
Kurban Bayramını Ramazan Bayramından ayıran kendine has özellikleri vardır:
1. Teşrik Tekbirleri: Arefe gününün sabah namazından başlayarak bayramın 4. günü İkindi namazına kadar, her farzdan sonra tekrarlanması gereken tekbirlere ‘’Teşrik Tekbirleri’’ denir. Her Müslüman, toplam 23 vakit namazda erkek ve kadının teşrik tekbirlerini getirmesi vaciptir.
Teşrik Tekbirleri şöyledir: ‘’ Allahü Ekber, Allahü Ekber, La ilahe İllallahü vallahü Ekber, Allahü Ekber ve lillahil’ Hamd.’’
2. Gücü yetenlerin Kurban kesmesi.
3. Zengin olanların Kurban bayramı döneminde haccetmesi.
4. Şayet ihya edilirse, insanı Allah’ın rızasına götüren ve cenneti kazandıran beş mübarek geceden üçü Kurban Bayramından önce ki üç gecedir. Bunlar:
Terviye, Arefe ve Kurban Bayramının geceleridir. Terviye, Arefe gününden bir önceki güne denir. Terviye günü oruç tutmak çok faziletlidir. Terviye denmesinin sebebi, hacca gidenler umûmiyetle bu günde susuz bir sâhayı katetmeye hazırlık olmak üzere hayvanlarını bol bol suladıkları, zemzem suyundan çok içip kandıkları, yanlarına gerektiği kadar su aldıkları ve böylece Minâ’ ya hareket ettikleri içindir.
* Allah’ın Rasülü s.a.v. Buyurdular ki:
‘’ Beş gece vardır ki, bu geceleri uyanık kalarak ibadetle geçiren kimse Allah’ın rızasını kazanır ve cennete girmeyi hak eder. Bu geceler, Zilhiccenin Terviye gecesi, Zilhiccenin Arefe gecesi, Zilhiccenin bayram gecesi, Ramazan Bayramı gecesi, ve bir de Şaban’ın 15. gecesi olan Berat gecesidir.’’ Ettergip Vetterhip.
Akla Takılan Sorular
* Kurban bayramında yerine getirilmesi emredilen Teşrik tekbirleri nereden kaynaklanıyor?
- Hz İbrahim, a.s. Oğlu İsmail’i kurban etmek üzereyken, Allah’u Teâla Cebrail’i kurbanlıkla gönderip, Hz İsmail’i kurban edilmekten kurtarmıştır. Cebrail a.s. kurbanlıkla gelirken ‘’ Allahü Ekber, Allahü Ekber’’ demiştir. Bu tekbirleri işiten Hz. İbrahim a.s. ‘’ La ilahe İllallahü vallahü Ekber’’ diyerek cevap vermiştir. Bunun üzerine kurban edilmeyi bekleyen Hz. İsmail a.s. ‘’Allahü Ekber ve lillahil’ Hamd’’ diye karşılık vermiştir. Coşkuyla okuduğumuz Teşrik Tekbirlerinin sebebi budur.
* Bazıları, kurban kesen kasaba ücret yerine kurbanın derisini verdiklerini görüyoruz.
Kurban derisi satılır mı?
- Kesilen kurbanın deri, et, yün, baş, yağ gibi parçalarının satılması mekruhtur. Kurbanı kestirmek için tutulan kasaba ücret olarak kurbanın derisini ve bar-sağını vermek doğru değildir.
Kurban etinden kasap ücreti verilmez. Kurbanını kendisi kesmeyip başkasına kestirene, ücret yerine et veya kurban derisi vermek caiz değildir.Ancak kurban kesen kimse fakir ise kesme ücretiyle birlikte bir miktar et verilebilir. Kurban derisi kesinlikle ücret olarak verilmez. Çünkü Peygamber Efendimiz s.a.v. şöyle buyurmuşlar:
‘’Kim kurban derisini satarsa o kimse kurban kesmemiş demektir.’’ S. Buhari
Kurban derisini satmakla, deriyi ücret olarak kasaba vermek aynı şeydir. Sünnete uygun olan kurbanın etini ve derisini tasadduk etmektir. Allah’ın Resulü’nün Veda Haccın da 100 adet kurbanlık devesi vardı. Bunlardan 63’ünü bizzat kendisi kesmiştir. Geri kalanların kesilmesi için ise Hz. Ali ‘ye r.a. vekalet vermiştir. S. Buhari.
Bu konuyu Ali r.a. şöyle anlatıyor:
‘’Hz. Peygamber Veda Haccında bir kısım kurbanlarının kesim işiyle beni görevlendirmişti.
Benden kesilen kurbanların etini, derisini, hatta develerin üzerinde ki çullarını tasadduk etmemi emretti. Ayrıca bana kesilen kurbanların kasap ücretini de vermemi emrederek buyurdu ki:’’Kurban kesme ücretini ayrıca biz vereceğiz.’’ Et Tac, C. 2, S. 109
* Hacı baba, hacı teyze gibi.. “Hacı! ” ifadesini kullanmak doğru mudur?
- Hacca giden insanlara bu şekilde hitap etme geleneği vardır. Ancak bu, İslami açıdan doğru değildir. Zira hac da diğer ibadetler gibi, Allah’ın kullarına bir emridir. Namaz kılana “Musallî”, oruç tutana “Sâim” denmediği gibi hac ibadetini yerine getiren insana “Hacı” denilse de böyle hitap etmek uygun düşmez. Bu tarz hitabın insanları gurura ve riyaya sevk etme ihtimali olduğundan kullanılması sakıncalıdır.
Hacda kazanılan manevi hazla, Allah’ın emirlerine daha sıkı sarılma şevki gelir. Şu kısa aklımızla Haccın hikmetlerini düşünürsek, bizlere sabrı ve Allah’a olan şükrü öğretir.Çünkü orada hem sefer hali var, hem nefisle mücadele var. Birbirimizi Allah rızası için sevmeli, yanlışlar içinde birbirlerimizi ikaz ve irşât etmeli. Allah gönüllerimizi kendisine yaklaştırsın.Yolunda attığımız her ihlaslı adımda bizi güçlendirsin. Allah bu hac ibadetimizi kabul eyleye Haccımızı mebrur eyleye..Bu vesile ile Kurban Bayramınızı tebrik eder, hayırlara ve kurtuluşa vesile olmasını Cenab-ı Hak’tan dilerim. Kurtarıcımız, yol göstericimiz, iki cihan güneşi Muhammed Mustafa’ya salat ve selam olsun.
Kaynaklar…………………..
Kur’an-ı Kerim,Hadis Kaynakları, Sahih Buhari, Ebu Davut, Nesai, M. Gümüş, B. Dergisi s.1133, Ettergip Vetterhip.Et – Tac.C.2, S.109, M.M. Okçu.
Ali Kılıç Kakiz
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.