SEVGİLİ TORUNUM ALYA SERAY’A MEKTUPLAR -2-
Sevgili kızım.
İşte yine birlikteyiz.
Senin o ışıltılı gözlerinden ruhuma işleyen bakışlarına kavuştum yeniden.
Yüreğim bayram yeri adeta.
Sana ilk mektubumu yazarken, bu mektubun ilk ve son mektup olması ihtimalinden bayağı endişe etmiştim. Zira bir ameliyata girmem gerekiyordu. Olur ya, masada kalmak, uyuyup uyanamamak gibi bir endişe ister istemez insanın zihninin derinliklerine gelip yerleşiyor insafsızca.
İşte o nedenle biraz buruk, biraz ürkek bir halim vardı o satırları karalarken.
Yani senden bu denli erkenden uzağa düşmek ihtimali korkutmuştu dedeni.
………
Canım kızım.
Yüce Yaratan korktuğumuza uğratmadı hamdolsun. Ameliyatım olmasını umduğum ölçüde başarı ile sonuçlandı. Ameliyat öncesi endişeli iki gün ve ameliyat sonrası ağrılı, sancılı üç günü hesaba katmazsak, salimen kurtulduk bu badireden.
Bugün kendimi yokladığımda, işinin ehli bir insan-adam sayesinde istenilen sonuç gerçekleşti diye bakıyorum duruma.
Bu mutlu ve huzurlu sonucu bana sağlayan Prof. Dr. Mahir ÖZMEN’e sonsuz minnet ve şükran duyguları ile doluyum. Ve tabii Doç Dr. Tolga Bey başta olmak üzere tüm ekibine. Yanı sıra.bize gözü gibi bakan genel cerrahi servisi personeline.
Hep bilinir ki, insan hayatını direkt ilgilendiren işi sebebiyle bir doktor işinin ehli olmalıdır. Bu anlamda hastaya müdahale ettiğinde, veya vaziyete göre ona hiç dokunmadığında da müspet sonuçlara vesile olmalıdır.
Ancak şu çok önemli ki, bir doktor işinin ehli olmanın yanında, evvelemirde hümanizması yüksek iyi bir insan da olmalıdır.
İşte Prof. Dr. Mahir ÖZMEN’i bu yaratılış, karakter ve yüksek mesleki bilgi ve beceri seviyesinde tanımış olmaktan dolayı çok mutluyum. Kendisi bir bakıma hemşehrimiz olmak bakımdan da gururla bahsettiğim bir şahsiyettir artık.
Geçmiş yıllarda benzeri bir operasyonu yapan kimileri sayesinde edindiğim kötü tecrübe ile kıyasladığımda, Prof. Dr. Mahir ÖZMEN bir güneş parlaklığı ile aydınlatmaktadır hastalarının yüreğini ve de ruhunu.
Ameliyat öncesinde kendisine hitaben;
-Hocam, ellerinizden öper, dünya tatlısı bir torunum var ve daha çok küçük. Kendisi ile biraz daha ilave zamanım olsun istiyorum. Bunun için de size sonsuz güveniyorum
şeklindeki konuşmama karşılık, gayet sevecen bir hal tarzı ile
-Merak etme, ben gereğini yapacağım. Dolayısı ile de daha çook zamanın olacak inşallah,
ameliyatını bizzat ben yapacağım şeklinde karşıladı endişemi.
İşte bu güven ve rahatlıkla girdiğim ameliyat sonrası, yine bıraktığımız yerden kaygısız bir yaşam sürdürmek üzere birlikteyiz sevgili kızım.
Çok değerli Prof. Dr. Mahir ÖZMEN’in gayreti ve devamında senin yarattığın enerji ile iyileşme sürecini daha bir çabuk tamamladım.
………
Ancak bütün bunların yanında hala yüreğimde taşıdığım bir üzüntüm var. Sebebi ise her daim olduğu gibi yanıma koşarak geldiğinde,
-Dede kucak :(
dediğinde, seni kocaman kucaklayarak sarıp sarmalayamıyorum. Çünkü açık cerrahi müdahale sonrası bu operasyon, bugün için seni kucaklamama engel oluyor maalesef. Üzülüyorum bu duruma. Sana gereken şefkat ve sevgiyi veremiyormuş gibi bir suçluluk duygusu ile devinip duruyorum.
Ancak bu noksanlığımı, yanına diz çöküp, sana kocaman bir şekilde sarılıp, yanağını ellerini, saçlarını okşayıp, öperek gidermeye çalışıyorum. Senin de bu anlarda bana olan yaklaşımın, sımsıcak sarılmaların ve o küçücük yaşından beklemediğim şefkatli bakışlarınla;
-Dede sen hasta mı oldun, ameliyat mı oldun
deyişin ve akabinde sanki bir yerlerimi ağrıtmaktan, incitmekten korkar gibi anaç bir tarzdaki dikkatli hal ve hareketin çok etkiliyor beni.
Henüz iki buçuk yaş seviyesinde bile değilken, bu minik yaşına rağmen yetişkin bir insan davranışını ifade eden bu halden anlar tavrın, seni emsalsiz kılıyor gözümde.
Gerçek anlamda halis bir insan, pırlanta bir yürek var gözlerimizde ve de hanemizin içinde.
Hele babaannen benim hasta ve ameliyat olduğumu söylediğinde;
-Canım dedem, kıyamam.. kıyamam..
deyişini söylediklerinde, üzüntüden mi yoksa mutluluktan mı bilemem, göz yaşlarıma hakim olamadım prensesim.
Senin o duyarlı yüreğin, insancıl tavrın, cevheri son derece güçlü, değerli bir kişilik olacağını müjdeliyor bizlere. Bu durum ise ailemiz için müthiş bir mutluluk kaynağı.
……..
Ameliyat sonrası nekahat dönemini izleyen on günlük süre içerisinde birlikte geçirdiğimiz zamanın bir benzerini hatırlamıyorum can kızım. Bu süre içerisinde hep seninle olmak, park ve bahçe dolaşmak, birlikte kahvaltı yapmak, yemeğe gitmek hayatımın en güzel anları idi.
Senin oyun alanlarındaki salıncak ve kaydıraklar üzerinde sergilediğin neşe ve mutluluk anlarını izlemek bile bir başka bahtiyarlık benim için.
…….
Canım kızım;
Sonunda istirahat sürem de doldu. Artık işe başlamak zorundayım. Sen babaanne ile yine keyifli zamanlar yaşayacaksın. Ancak ben, seni sabah-akşam aralığında çok özleyeceğim. Gözüm saatimde kulağım senden gelen telefonda olacak daima.
Her akşam bir telaşla eve gelip senin yine kapıda beklerken, merdivenden aşağıya doğru;
-Kim oo ???
diyen seslenişini duyacağım. Bir koşu yukarıya çıktığımızda saklandığın kapı arkasından aniden çıkarak sürpriz yapacaksın bizlere. Sohbet edeceğiz seninle. Sonra da senin o güzel lisanın ve tatlı dilinle söylemekte olduğun;
-Atatürk ölmedi yüreğimizde yaşıyor,
-Arap kızı camdan bakıyor,
-Ali babanın çiftliği,
-Kalbim kırıldı,
-Yağ yağ yağmur,
ve diğer şarkılarına daha neleri eklediğini öğreneceğiz bir büyük keyifle. Sen söyleyeceksin, biz hep birlikte alkışlayacağız seni heyecan ve gururla.
……
Seninle birlikte daha nice güzel günlere mutluluk ve sağlıkla ulaşmayı hayal ediyorum prensesim.
Deden seni çok seviyor.
YORUMLAR
Öncelikle çok geçmiş olsun...Sizin ve torununuza uzun ömürler dilerim. Umarım torununuzla nice güzel günleri dolu dolu geçirirsiniz...Bu içten yazılmış mektubu okuttuğunuz için teşekkür ederim...
En derin saygı ve selamlar...
AYDINK
ömrünüze bereket olsun
selam ve saygımla