Barışmak
Dün Çubuk’un pazarıydı. Pazar alışverişi market alışverişi derken yorulduk. Ellerimizdeki pazar arabalarını evlerimize bıraktıktan sonra kardeşimle annemde gene buluştuk. Kardeşimle ikiz
gibi büyüdük. Annem ikimizi aynı giydirirdi. Daha sonra da kardeşimin zevki daha gelişmediği
için ben ne alırsam onu aldı. Neyse konu bu değil. Daha sonraları kendi zevkine göre aldı tabii.
Pazardan gelmiş, kanepelere serilmiş, dinleniyorduk. O bacaklarının ağrısından ben ise
giydiğim ayakkabının artık eskimesine rağmen hâlâ ayağımı vurduğunda konuşuyorduk.
Annemin evi alt kattı. Bu apartmana olduğu gibi karşı apartmana girenler de görülüyordu.
Pencerelerin perdeleri açıktı. Kardeşim Nazife erkek kardeşimizin kiracısının bu tarafa doğru baktığını, onun da ev kirası için bakıyor sanmasın diye bakışını kaçırdığını söyledi. Doğrusu
kardeşimin böyle yapmasını içimden alkışladım. Ne güzel bir duyguydu.
Ona gülerek:
-Benim bildiğim kiracılar kaçar ev sahibinden, kirayı geciktirdikleri zaman.- dedim.
-Bilmez miyim canım. Az mı kirada oturdum. Kira veremediğimiz günler oldu.
-Ben hiç kiracı olmadığım için bu duyguları bilmiyorum.Evliiliğimde de ev sahibiydim. Ama bak
kiracılara hiç bu gözle bakmadım. Onlar sadece benim komşumdu.
-Her ev sahibi öyle olmaz. Kapıya bile dayananlar var.
-Ayy, Allah etmesin. Ne kadar kötü.
- Hem sen de biliyorsun. Kaynanam ölünce neler yaşadığımızı. Bir evi kaç kardeş paylaştık.
Görümcem Seval kaynanamın evini üç kuruşa hem elimizden aldı hem de ölünceye kadar kira vermeden oturun dediği halde daha almamız gereken para miktarı sona ermeden bizi evden çıkardı.
- Evet. Bir keresinde ben de sizdeydim. Nasıl utanmadan çıkın dedi anlayamadım. O kadar birlikte kaldınız. Kardeş gibiydiniz. Valla ben kıskanırdım sizi.öylesine candan ve samimiydiniz.
Deniz’i ben büyüttüm. O da arayıp sormaz şimdi. Ona annesinden çok emeğim geçti..
-Neyse boşver, Allah bilsin.
Kardeşim balık burcu. Böyle olmasına rağmen bazen keçi gibi inatçıdır. Yıllarca görümcesine bu yüzden küstü. Son günlerde ona karşı biraz duygu ve davranışları biraz yumuşamıştı. Bu
konuşmamızdan bir kaç saat sonra eşi aradı.Seval’ı hiç aradın mı, nasıl olmuş dedi.İyiki aklıma
getirdin. Dur bir arayayım onu. Nasıl olmu, iyileşmiş mi? dedi. Telefonu kapatır kapatmaz Seval’i aradı. Televizyon açık olduğu için koridora çıktı konuşmak için.
"Nasılsın seval iyi misin?"
"İyiyim Nazife sağol, sen nasılsın?"
"Bizde iyiyiz canım."
"Beni daha önce aradınız mı?"
"Sen hastaneymiştin. Jülide aradı.Seni vermediler."
"Zira, aradığınızı söylediler."
"Valla yeniden hastalanmana nasıl üzüldüm. Hiç canını sıkma. Ne zaman istersen buyur gel.
Sen benim kardeşim gibisin. Bunalma sakın."
"Ne kadar iyisin Nazoş(Seval Nazife’ye genellikle Nazoş derdi.) Seni seviyorum."
" Ben de seni seviyorum. Üzülme sakın. Bak Naziğin annemin de çok selâmları var. Geçmiş
olsun diyorlar."
"Çok teşekkürler canım. Sen de Naziğe annene çok selâm söyle."
"Alaykümselâm."
Duyduğum kadar bunları konuştular. Böyle barışık olmalarına çok sevindim:
"Küslükten bir şey çıkmaz; ne güzel oldu. Her insanın senin gibi olmasını bekleyemezsin.
Hem kusursuz dost arayan dostsuz kalır. Her insan farklı karakterlerde."
Aradığıma çok memnun oldu. Seni seviyorum dedi."
-Duydum.
-Küslük, küsmek kin tutmak hiç iyi bir şey değil."
-Bencede.
- İnsan olmakla bir şey kaybetmez, çok şey kazanırız aslında.
- İnsanlardan çok şey beklememeliyiz.
-Aldığımızla yetinmeliyiz. Valla ne kadar rahatladım bilemezsin. Küsmekle ne kazanacaktık ki?!
Seval’le çok güzel günlerimiz oldu. O kocası ölünce yanımıza geldi. Yıllarca beraber yaşadık. Benim canım ne çekiyorsa o yaptı. Onun canı ne istiyorsa ben yaptım. Amaan! Aramızda ne
olduysa oldu. Yalancı dünyada küsüp durmanın alemi ne?
-Aynen, bence de..
11. 4. 2014 / Nazik Gülünay
YORUMLAR
Yazının ana konusu barışmak olmakla birlikte ben daha çok kiracıya ayıp olmasın diye bakışlarını ondan çeviren kardeşinizin o davranışına takıldım kaldım.
Gerçi benim ev sahibim de çok iyi bir insandır ama Allah her kiracıya kardeşiniz gibi ev sahipleri nasip eylesin. Onlardan o kadar az kaldı ki günümüzde.
Selam ve sevgilerimle.
glenay
bir bakışla bile incinmesini istememişti,
Allah herkese bizler gibi ev sahiplerii nasip etsin.
Babam da bu konuda ses etmezdi.
Aylarca kira vermeyip çıkan kiracımız oldu.
yorumunuza çok teşekkürler,
selâm ve sevgilerimle.
Sanırım kırılganlığımızın asıl sebebi beklentilerimizi hep yüksek tutmamız. O kadar çok şey bekliyoruz ki karşımızdakinden belki de bize göre sıradan bir dostlukta olması gerekenler kapsamında gerçekleşmesi gereken şeyler olmayınca unutuveriyoruz karşımızdakinin bizimle aynı şekilde düşünme zorunluluğu içinde bulunmadığını. Sonuçta da yaşanan küslükler, gereksiz uzak kalma birbirinden.
Hep yaşadığımız sosyal bir sorunu ne güzel ele almışsınız samimi bir dille.Hayat çok geçici zaten, kimseyi kırmaya değmez ya da küs durmaya da demişsiniz finalde. Bence de...:)
Yüreğinize, emeğinize sağlık
Sevgilerimle
glenay
sevgi hep vermek üstünedir,
bu yüzden sevilmek dost kalmak,
dost bulmak istiyorsak,
sevgiyle hep vermeliyiz..
Güzel yorumunuza çok çok teşekkürler İpek hanım,
sevgilerimle..