- 865 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Parlak Bir Gökyüzüdür Gözlerin
Aşkın yırtılan yelkenlerini uzaklara götüren rüzgâr sarmalındayım
Onulmazlığa atılan tüm anlar silik bir düş, ben yağmur altındayım
Sen kokuyor üstüm başım, nicedir yoksul ellerimde karanfil çığlığı
Sana doğruluyorum düştüğüm yerden, say ki yeni bir bahardayım
Derinlere gömdüğümüz Ankadır bizi o şuh mevsime taşıyan, bu yüzden bedenimiz harlı, gönlümüz tavlı ve yüreğimiz isyanlıdır. Onulmaz payelerle sarmalanan aşk ağrısı, gerçeğin sancısı ve derinlerden düze çıkarmaya çalıştığımız hayat çığlığıdır sözünü ettiğimiz. Hepimizde olan ve hepimizin yüreğinde sevdalısının yolunu gözleyen.
Bir göl kıyısı dinginliğinde rüzgâr ve su şırıltısının raksını dinlemekti an, ben gözlerinin uzak şehirlerini kendime yakın ederken. Ellerin cakalı bir vefaydı, ben uzaklardaki bir bozacının heybesinden dudağıma anlatılamaz hazzını boca eder iken. İhtimali yalnızlığa çıkan bir düşünüş ruletine tutundum yanı başında. Kıraç kayalarda yağmurun izi ve o izlerde zıplayarak seni uzaklara, çok uzaklara götürmeyi diledim, umudum kadar vakit, yakarım kadar dakikti o yalvarıyla baktığım anlar.
Birden sarıldık, uçarı bir vakte bölünmüştü yalnızlığımız. Dudağın dudağımda gezinirken ellerin bir bohçacı kadının hoyrat bakışları gibi arsız, duygularımın tarifi inadına imkânsızdı. Kanayan bedenimde dilin, ürperen tenimde hislerin gezinirken ben kulağına seni ne çok sevdiğimi, ne çok asil bir resim olduğunu fısıldıyordum.
Geceye tutunup, yokluk yongalarıyla doldurup kucağını bir gün karşıma gelsen, ilk kez kapımı çalsan, ne yaşını, ne yaşanmamışlıklarını sormasam, sana kendimi anlatsam, çocukluğumun o sarı tozlu sokaklarında dolaştırsam. Ya da, bir gün karşıma aşk olarak gelsen, yüreğimin yörüngesini sana göstermeden seni dinlesem. Senli vakitlerin o alaca şafaklarında hep seni özlemeye saatlerimi kursam. Hep senli günlerin terkisinde aşkın yeşil denizlerini geçsem, sana mavi umutlar biriktirirsem. Senli tutkuların dalgalarında yaşanası kulaçlar atsam.
Bir nefes olup alsan beni derinliklerine. Götürsen beni o yoksul çocukların oynadığı sefil, ama özgür bahçelere. Bir nefes gibi çeksen beni yüreğinin derinliklerine, şiir olup dokunsam kadın tenine ve yuvarlansam aşkla bakan o sığ denizlere. Bin nefes olsa zaman, nefesinde karanlıklar ışısa, gönlünün derinliklerindeki efsane gömütlüklerde ölüler huzura erse ve seninle her yer cennetim olsa.
Dardır gövermiş gönüllerin düğün alanı. Ne çiftetelli, ne hidayda, gönül sargılı bir beden, ne melhem iyileştirir yarayı, ne kara sevda. Yara kana âşıktır, gönül yaraya, umarsız sarılışlar tuz serper halaya. Vur davulcu vur, dökülsün tuzu yüreğin, tenimizin teri karışsın en asil vedaya. Uçuşsun gül yaprağı semaya, yar sarsın gönülü, yaşamla sobelenen musallada.
Kaybedilmiş şansların bıkkın yakasında sevin var, kırılmış bekleyişlerin ruletini çeviren o kalabalık duruşmaların kayıklarıyla arşınlarken biz denizleri. Öfkeli vakitler sağar bir kadın aşkın memesinden, dumur gözlerde ağlayışlar birikirken. An seni gösterir ve her bekleyişin yelkovanı inadına özlemi gösterir.
Ne olursa olsun, sana her odaklandığımda başka bir düşün içine atıyorum kendimi ve başka bir kadının ıslak teninde gezdiriyorum ellerimi. Üşüyor parmaklarım, yanıyor yürek savaklarım ve dökülüyorum sana ateşlerle, buzlarla, tuzlarla, hazlarla ve avaz avaz aşkın şarkılarıyla.
Gövdesiz düşünüşlerin sessiz dualarıyla her gün yeni bedeller büyütürüz aşka, gökyüzünün ılık odalarının perdelerini geceye çekerken. Dilaltımızdaki o hüzzam çığlıktır dünleri bugünlerle buluşturan köprü, hicrandır bekleyişin adı, biz onulmaz gülüşlerin resmini yüreğimizin en müstesna yerlerine sevdayla çizer iken.
O yorgun deminde bir şiirin, gül eker bir kız gönlümün kırlarına, hicaz alevlerden üşür gövdem. Şarkılar ömrümüzün en elem kar yoldaşı olur, yangın söner, alev göğümüze tohumlarını serper. Sözler anlamın saçaklarından yağmurla toprağa düştükçe, su derinlere iner, aşk kekre bir yalnızlık davası gibi gövdemizin kıraçlarını mesken eyler.
O derinden çağlayan kaynağın en yüreğinde seviler toplamak bir şiire. Yorgun, mağrur, ama aşina resimlerden gülücükler toplayıp onarmak yüreği içten içe sevgiyle. Poleni ve tozu ayrı ayrı dallarda biriktiren o hayat muammasında inciler dizmek gerdana ve bir başka köşede, boş bir dalda o kutsal tozla bile mutlanmak.
Ne çok saklanma yerlerim var bir bilsen. Bir bilsen seninle oynayacağımız körebeleri, sen ebe olmayı istemediğin anlarda sana yürek sende dediğim o menekşe kokulu baharları. Yaprakları çimenlerle seviştirdiğimiz, gövdemizi üzerine atarak yepyeni sevgiler derlediğimiz o vaktin tenceresine aş, yüreğindeki yaşanmamış günlere masum bir yaş olabilmeyi istedim bir an seninle.
Anla ki sevgili, bir nebze de olsa gönlünden düşen parçalara yeni halkalar ekleyebildimse ne mutlu bana. Ama biliyorsun ki bütün düşler sevginin damarlarında yürür ve gün gelir belki de bizi bulur.
Selahattin YETGİN
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.